"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kuveyt lehçesindeki Türkçe kelimeler

Suna DURMAZ
06 Kasım 2013, Çarşamba
Prof. Dr. Süleyman Tülücü, “Arapça ve Farsça’nın Türkçe’ye Tesiri” başlıklı çalışmasında, Araplarla Türklerin tanışıklığını milâdi 4. yüzyılın sonlarına kadar götürmekte ve delil olarak da, Câhiliyye devrinin meşhur şâirlerinden olan Nâbiğa Zübyâni’nin Ğassani hükümdarı Nu’mân bin Hâris’e yazmış olduğu mersiyedeki şu beyitleri vermektedir:

“Ğassân, Türkler, yabancı halklar ve Kâbil oturmuş onun dönmesini ümit ederler”1
Şurası tarihî bir gerçek ki, Araplarla Türklerin kuvvetli bir şekilde iletişim içinde olmaları Abbâsiler Döneminde başlamıştır. Semerkant, Buhâra ve Taşkent gibi Türk illerinin İslâm’ı kabul etmeleri ile Arap ve Türk milleti kaynaşmaya başlamış; bu kaynaşma Emeviler, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde daha da derine inerek günümüze kadar gelmiştir.
İki halkın kaynaşması, dillerin de birbirlerinden etkilenmesini sağlamıştır. Yapılan istatistiklere göre, Arapça’dan Türkçe’ye 6.463 kelime girmiştir ve bu kelimeler artık dilimizin  vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Türkçe’nin Arapça’dan etkilenmesi oranında olmazsa da, Arapça da Türkçe’den etkilenmiştir. Ancak; Türkçe’den Arapça’ya giren kelimeler daha çok konuşma dilinde kullanılmaktadır. Yazı dili olan fasih Arapça ise asâletini korumaya devam etmektedir.
Suriyeli ve Mısırlılarla konuşurken; yavaş yavaş, doğru, dosdoğru, köprü, abla, abi, hanım, tencere, kaşık, zor, kamyon, bey, haznedâr, efendim, efendi, arabacı, yaka, cevherci, ütü gibi Türkçe veya Farsça’dan Türkçe’ye girmiş kelimelerin kullanıldığını sıklıkla görmüşümdür.                                                                                                   
Bu konuda geçtiğimiz günlerde bir tecrübe daha yaşadım. Hastalandığımı duyan Ümmü Hüda adındaki Suriyeli komşum elinde bir tabak pilavla ziyaretime geldi.  Kûzi dedikleri (Kuzu etiyle pişirdiklerinden dolayı olsa gerek) bizim ‘perde pilav’a benzeyen yemeği anlatırken “Tuzunu az koydum. Tuzsuz yemeğe çâre var, ama tuzlu yemeğe çâre yok” dedi. Arapça “Hal” sözcüğü yerine “çâre” sözcüğünü kullandığını duyunca, “Biliyor musun Ümmü Hüda “Çâre” kelimesi Farsça’dan Türkçe’ye geçmiş olan bir kelimedir. Demek siz de kullanıyorsunuz?” diyerek şaşkınlığımı dile getirdim. Komşum benden daha fazla şaşırdı ve, “Aaa gerçekten mi? Bu kelimeyi Suriye’de sadece Halepliler kullanırlar. Ben de Arapça olduğunu biliyordum” dedi.
Ural-Altay dil ailesine mensup olan ve dünya’da 300 milyon insan tarafından konuşulan güzel Türkçemiz, Arapça’nın Suriye, Mısır, Filistin, Irak ve Cezayir lehçelerine kelime verdiği gibi Kuveyt lehçesine de tesir etmiştir. Kuveytli araştırmacı yazar Talal el- Cuvey’id, “Kültür Haftası” münasebetiyle Kuveyt Edebiyatçılar Derneğinde verdiği seminerde, Türkçe ve Arapça arasındaki kelime alış verişinin tarihini ve sebeplerini serd ettikten sonra Türkçe’den Kuveyt lehçesine giren kelimeleri aktardı.
İşte bunlardan birkaçı: Boya (bôye), çul (cûl), zincir (zencîr), bohça (bokca), usta, kepçe (gebce), mezura (masûra) armut, çanta (canta) terzi, çizme (cizem) kundura, boş, turşu (turşi), kaşık (haşûk) ahır (cahûr) düğme (dugma), peşkir (beşkîr) kör (kor) çekiç (şakûş) toz (tôz), top (tôb) kuzu (kûzi) döşek, nargile (narcîle), abla. 2
Son olarak şunu söyleyeyim: Uzun yıllardır Araplarla iç içe yaşayan ve ana dilini çok seven bir Türk olarak, Araplarla konuşurken, onların Türkçe kelimeler kullandığını  görmekten büyük haz duyuyorum!
“... Ben Türkçe’nin ezeli bir âşığıyım. Hepimiz öyle değil miyiz? Ben Türkçe’yi muhtelif devirlerinde muhtelif şekillerde gördüm ve sevgilimi o şekiller ve libaslar altında kendi cevherinde sevdim..”                                             (Halid Ziya Uşaklıgil)

Dipnot:
1: http://e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/ilahiyat/article/viewFile/4374/4198
2: Parantez içindekiler; Türkçe kelimelerin Kuveyt lehçesindeki söyleniş hâlidir.

Okunma Sayısı: 3972
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı