Teknolojinin gelişmesiyle bir şekilde bu tabloya şahid olan çocuklarımıza Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı, duanın gücünü, Selahaddin Eyyubi’yi, Nureddin Zengi’yi, şefkati, merhameti, hakkını savunmayı, gayretli ve ümitli olmanın, hedefe yönelik çalışmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmanın tam da sırası. Bu konuda yardımcı olabilecek alanında uzman kişilerin hazırladığı boyama kitaplarından tutun da, oyunlara, oyuncaklara, çizgi filmlere, farklı çocuk kitaplarına kadar uzanan zengin bir liste var gördüğümüz kadarıyla… Çocuklara yönelik bu materyaller daha da zenginleştirilmelidir elbette, onlar Hollywood kahramanlarına, Walt Disney’in  karakterlerine hapsolmamalı.

MESCİD-İ AKSA’NIN MİNBERİ

Büyük Selçukluların Halep Atabeyi olan Nureddin Zengi (1118-1174) Kudüs Haçlıların işgali altındayken ünlü marangozlarına üzerinde hutbe okutmak üzere muhteşem bir minber yaptırır. Büyük bir sanat eseri olan minber en kıymetli ağaçlar kullanılarak hiç çivi çakmadan yapıştırıcı malzeme kullanılmadan, türlü çeşit süslemeyle  fildişi ve sedef kakma teknikleri kullanılarak yapılır. Her tarafına ayetler nakşedilir. Minberin güzelliği dilden dile ulaşır. Minber niçin yaptırılmıştır? Nereye yerleştirilecektir? Halk arasında bu sorular yayılır. Cevap şöyledir. Kudüs fethedildiğinde Mescid-i Aksa’ya yerleştirilecektir. Yapıldıktan sonra tam 20 yıl bekler minber. Selahaddin Eyyubi böyle bir ortamda yetişir. 

Bir gün Nureddin Zengi’nin başyardımcısı olan Selahaddin Eyyubi hutbedeyken bir genç bağırır: “Ey Selahaddin! Kudüs işgal altındayken sen gelmiş burada konuşuyorsun.” Cevap vermez Selahaddin Eyyubi. Ertesi gün sabah namazında, “O genç nerede?” diye sorar. Genç namaza gelmemiştir. Selahaddin Eyyubi cemaate dönerek: “Cuma namazına gelen Müslümanlar sabah namazına gelmediği müddetçe Kudüs fethedilemez” der. Böylece namaz seferberliği başlar…

Kudüs fethinde muhteşem bir sanat eseri olan minberin Mescid-i Aksa için yapılmasıyla başlayan bir gaye ve hedef belirleme, namaz seferberliği en az ilmi ve askeri deha kadar önemli olmuştur. Kudüs fethedildiğinde minber Halep’ten getirilir ve  Mescid-i Aksa’ya yerleştirilir. Hedef gerçekleşmiştir.

Yıl 1969’dur. Kudüs işgal edilmiştir. Mescid-i Aksa’daki namazlara sanki Müslümanmış gibi uzun zaman iştirak eden fanatik bir Yahudi her gelişinde yanında getirdiği yanıcı maddeleri mescidin bir yerinde biriktirir. Bir sabah namazı vakti cemaatin az oluşunu da fırsat bilerek yangın çıkarır. İtfaiye nedense geç kalır yangını söndürmek için… Minberden geriye ancak birkaç tahta parçası kalır. 

İsrail’in ilk kadın Başbakanı Golda Meir bu olayı şöyle anlatır: “O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannediyordum ki Müslümanlar dört bir taraftan İsrail’e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki biz dilediğimizi yapabiliriz. Zira bu ümmet uyuyan bir ümmettir.”

Mescid-i Aksa bir müddet minbersiz kalır. Sonra demirden bir minber yapılır. İlerleyen zamanlarda ahşaptan aslına uygun yeni bir minber daha yapılır ve 2007 yılında yerine yerleştirilir. Türkiyeden ahşap ustalarının da büyük emekleri vardır bu yeni minberde. (https://mescidiaksaarsivi.com/)

Bombardımanın devam ettiği bugünlerde şimdi ne haldedir Mescid-i Aksa?

HÜLASA

Kudüs’ün fethi Müslümanlar olarak kendimizi manen yeniden inşa etmek ile yakından ilgilidir. Bu işin anahtarı ise namazda gizlidir. Mirac hadisesinin yaşandığı o mukaddes toprakların işgalden kurtuluşu Mirac’ın hediyesi olan namaz sırrı ile yakından alakalıdır.