Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Zafer AKGÜL

İlm-i siyasetin mızraklı ilm-i hali



Bir kahve masasında veya bir ev ziyaretinde oturup, bir-iki saatlik sohbet içinde günlük siyaset meselelerini konuşmakla memleketi kurtarmak en çok bizim ülkemizde görülmektedir. Herkesin tıptan, inşaattan, san'attan, bilimden anlamadığı durumlarda uzmanına, ustasına sormasına, danışmasına rağmen, iş siyasete gelince kırk yıllık uzman gibi anlayan, konuşan insanlar bizim coğrafyamızda bulunmaktadır.

Kabul edelim ki, siyaset başlı başına bir uzmanlık ve san'at alanıdır. Bir netice alma san'atıdır. Bir birikim, bilgi ve altyapı gerektirir. Diğer mesleklerin aksine olarak siyasetin sabit ve kalıcı kuralları yoktur. Daima değişen şartlarda, başkalaşan ortamlarda, kuralların su gibi akıp gittiği bir dünyada inisiyatifini kullanarak, zamanlamasını ayarlayarak, manevralar yaparak sonuca ulaşmaya yönelik bir meslektir.

Bu ister padişahlık/sultanlık döneminde olsun, isterse meşrûtiyet, cumhuriyet demokrasi döneminde olsun fark etmiyor. Neticede bir yönetme, idare etme ve ferdi/toplumu sevk etme işidir. Siyaset sadece yönetimde kullanılan bir metodoloji de değildir. Yapmasını bilenler için her alanda kullanılan bir yöntemdir. Eğer bu aleti kullanmayı öğrenmişseniz, ülke çapında da kullanabilirsiniz, bir tavuk kümesi çapında da. Tavuk kümesi örneğini aşağıda anlatacağım bir kıyas ölçeğini belirtmek için seçtim.

Adamın biri sürekli kendi bahçesine giren ve çiçekleri mahveden, ortalığı kirleten komşusunun tavuklarıyla başı derttedir. Bir kaç kez komşusuna ricada bulunur, tavuklarına sahip olması konusunda. Ne var ki, umursamaz komşusu pek oralı olmaz. Tavuklar da bahçeyi işgale devam ederler. Komşusuyla kavga-dövüş yapmadan bu beladan kurtulmak isteyen adam, sonunda ince bir çareye başvurur. Bakkaldan aldığı birkaç yumurtayı hafiften çamura bulaştırıp, akşam evine gelen komşusuna bitişik duvardan uzatarak “Komşu, senin tavuklar benim bahçeme yumurtlamışlar al şu yumurtalarını” diye seslenir. Umursamaz komşu gözlerindeki sevinç pırıltılarıyla yumurtaları hemen alır ve içeriye dalar. Ertesi gün adam, komşusunun bitişik duvar üzerine boydan boya tel örgü çektiğini ve tavuklarının öte yana geçmesini engellediğini memnuniyetle ve müstehziyane seyreder. Adam bahçe ve kümes çapında bir siyaset yaparak sonunda tavuklardan kurtulmuştur. Bu örneklere benzer daha çok mesel var, ama kanaatimce bu kadarı yeterlidir. İşte siyaset böyle bir şey…

Şimdi seçimler sath-ı mailinde siyasîlerin ne yapacağı kadar ne yapmayacağı, ne söyleyeceği kadar ne söylemeyeceği önemlidir. Ancak şurası unutmamalıdır ki, siyasetin kendi mizacındaki esneklik, değişkenlik, oynaklık ve çok amaçlı tetkiklerin yanında Türkiye’deki siyasal ortam ve siyaset yapısı da bir o kadar önemlidir. Sabahtan akşama değişen dengelerin yanında, bugünden yarına değişik yorumlanabilen yasalar, kurallar da hesaba dahil edilmelidir. Aksi takdirde, “Galip sayılır bu yolda mağlûp” darb-ı meseli yine hükmünü icra edebilir. “Cumhurbaşkanını halka bırakırsanız ya Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’i seçerler, ya da Said Nursî’yi “ diyen bir bakış açısının olduğu, bize has bir siyasal ortamda halkın büyük çoğunluğunun desteğini almış, tek başına iktidar olduğu halde Mendereslerin, Demireller’in alaşağı edildiği, Erbakanların, Çiller gibilerin siyaset sahnesinden indirildiği bir süreç yaşamış olan bize özel demokrasi ortamında hiç kimse, elindeki formüllerin sebep-sonuç bağlantısı içinde netice getireceğini sanmamalıdır. Bu, mızraklı ilmihallerde geçtiği gibi farzı, vacibi, şartları, erkânları kesin bir ibadet metodoloji değildir. Bu, belki de örnekte geçtiği gibi yumurtaların gerçek olmasına rağmen, kime ve nereden getirildiğine ve ne amaçla yumurta verildiğine yönelik apayrı bir mızraklı, belki de oklu-kazıklı bir ilm-i haller ve de ilm-i muhaller bilgisidir.

Erbabına duyurulur.

05.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.04.2007) - Demokrasi sınavı

  (21.04.2007) - Kutsal kefen

  (15.04.2007) - Çayeli, ben ve deniz...

  (14.04.2007) - Çayeli, ben ve deniz...

  (10.02.2007) - “Anlayana laiklik,” anlamayana zurna!

  (25.01.2007) - Direktman Dink mi?

  (18.01.2007) - Uzağı görememek

  (11.01.2007) - Asya münafıkları

  (04.01.2007) - Dünyevîleşme hırsı

  (03.01.2007) - Cumhurbaşkanını halk da seçebilir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004