"Gerçekten" haber verir 11 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

Hayatî tehlike ve Hz. Ammar (ra) örneği



Bediüzzaman, İhlâs Risâlesi’nde, “Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır”1 tesbitiyle mü’minlerin, özellikle Nur talebelerinin hizmette gerek dahilî, gerekse hâricî birçok sıkıntı ve problemlerle karşılaşacağına dikkat çeker. Bu mânileri ihlâsla ve imandan alınan cesaretle bertaraf etmek gerektiğine vurgu yapar.

Aslında sıkıntıları, imtihan ile Rabbimizin Darr isminin bir yansıması olarak görmeli, kabul etmeli. Darr, “her türlü zarar, ziyan veren unsurları takdir eden ve onlarla kullarını imtihan eden” demektir. Ancak, gerçekten çok ağır şartlarda ve durumlarda ne yapmak gerekir?

İlâhî rehber de hayatî bir tehlike ile karşı karşıya kalanlara, zorlananlara cevaz verir: “Kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr ederse—kalbi iman ile dolu olduğu halde inkâra zorlanan müstesna—kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah’ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.”2

Bilindiği gibi müşrikler, Hz. Ammar (ra) ile babası Yâsir ve annesi Sümeyye’yi (ra) dinlerinden dönmeleri için zorlamışlar, baskı, zulüm ve işkence etmişlerdi. Yâsir ile Sümeyye hazretleri, bunu kabul etmeyince, fecî şekilde işkenceye uğratılmış ve şehid edilmişlerdi. Hz. Ammar (ra) ise son anda, onların istedikleri sözü söyleyerek kurtuldu. Ve iki gözü iki çeşme Resûlullah’ın (asm) huzuruna geldiğinde, “Ammar kâfir oldu” diyenlere karşı, “Ammar tepeden tırnağa imân doludur; imân onun etine ve kanına kadar işlemiştir” buyurarak, mübarek elleriyle gözyaşlarını sildi. Ve yukarıdaki âyet-i kerîme bu hâdise üzerine inerek, Resûl-i Ekrem’i (asm) tasdik etti.

Ancak, Nahl Sûrenin 110. âyetinde meseleye açıklık getirilir: “Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır. Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir.”

Demek bu bir ruhsattır, bir izindir, zayıf ve zorda kalan insanlara bir çıkış yoludur. Âyet de, Metin ve Sabur olan Rabbimizin, “sabır ve sebat” ile “cihad” edenlerin yanında olduğunu müjdeler.

Kesin olarak hayatî tehlike ve ağır yaralama sözkonusu ise, ancak bu ruhsat kullanılabilir. Yani, din, iman, hizmet, şeair-i İslâmiye sair emir ve nehiyler gizlenilebilir. Yoksa, dünyevî, maddî çıkar ve makamlar için asla! Bu dünya bir imtihan meydanı olduğuna ve zorluklarla da imtihan edildiğimize göre, basit durumlar ve çıkarlardan ötürü kaçış yolu tercih edilmemeli.

Bediüzzaman, “Dünya için din feda olunmaz. Gebermiş istibdadı muhafaza için, vaktiyle mesail-i Şeriat rüşvet verilirdi. Dînin meseleleri terk ve feda edilmesinden, zarardan başka ne faydası görüldü? Milletin kalb hastalığı, zaaf-ı diyanettir; bunu takviye ile sıhhat bulabilir”3 değerlendirmesinde bulunur ve “Muhakkak bir maslahat, mazarrât-ı mevhume için fedâ edilmez”4 der.

Baskı ve sıkıntılara maruz kalan bir mü’min şöyle düşünmeli: Hz. Âdem’den (asm) Hz. Muhammed’e (asm) kadar gelmiş geçmiş bütün peygamberler çok büyük sıkıntı ve baskılara maruz kalarak imtihan edilmişlerdir. Ve kezâ, büyük zâtlar, evliyâullah da şiddetli baskılara maruz kaldılar. Hemen her peygamber, birçok muîbet ve sıkıntılardan sonra huzûra, feraha ulaşmıştır. Hz. İbrahim’in (as) Nemrut tarafından ateşe atıldıktan sonra kurtuluşu, Hz. Eyyûb’un hastalığı ve sabrı, Hz. Musâ’nın (as) Firavun ile mâcerası, Hz. Yusûf’un çocukluğunda başlayan zahmetli ve maceralı hayattan sonra  Mısır’a aziz olması…

Tohumun sümbül vermesi için, mutlaka toprak altında, karanlıkta, zor şartlarda kimyevî muameleye tâbi tutulması gerekir. Sıkıntı anında mealini verdiğimiz şu âyete sığınmalı: “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.”5

 

Dipnotlar: 1- Lem’alar, s. 164. 2- Nahl Sûresi: 106. 3- Tarihçe-i Hayat, s. 51. 4- İnşirah Sûresi: 5-6. 5- Sözler, s. 659.

11.11.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.11.2008) - İman hizmeti ve şeâir-i İslâmiyeyi gizlememek

  (09.11.2008) - Bediüzzaman'ın sivil itaatsizliğe dair prensip ve formülleri

  (08.11.2008) - Pasif direniş, Gandhi; müsbet hareket ve Bediüzzaman

  (07.11.2008) - Korkutarak hizmetten alıkor, taraftar toplarlar

  (06.11.2008) - Hizmet stratejisi belirleme vazifesi Bediüzzaman'ın

  (05.11.2008) - Hizmet ehlini bağlayan prensipler (3)

  (04.11.2008) - Hizmet ehlini bağlayan prensipler (2)

  (03.11.2008) - Hizmet ehli fertleri bağlayan prensipler (1)

  (02.11.2008) - Nur talebesinin birinci vazifesi Nurlara hizmettir

  (01.11.2008) - Ehl-i hizmet Nur Talebesinin özellikleri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır