"Gerçekten" haber verir 03 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Sevmek fiili



Ankara’dan okuyucumuz: “Mü’minler arası uhuvvetin önemi nedir? Bazı sevgisizliklere ve titizliklere rastlıyoruz; hattâ bunların karşı tarafa hissettirildiğini görüyoruz. Oysa mü’minlerin birbirlerine kırıcı veya itici olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu hatırlatarak yumuşak davranması için uyardığımızda, Hazret-i Ömer’in ‘Herkesi sevmek zorunda değilim! Kalp herkesi sever mi?’ sözünün nakledildiğini ve sevgisizlikte haklılık arandığını görüyoruz. Bu konuyu işler misiniz?”

Hayatta en çetin şekliyle imtihan olduğumuzda hiç şüphe yok. Mü’minler arası sevgi, muhabbet, kardeşlik, husûmet, kin, nefret, adâvet... vs. duyguları sergilemekte ve ibrâz etmekte çok hassas ve büyük sorumluluklarımız var. Kur’ân’ın, “Mü’minler ancak kardeştirler; kardeşlerinizin arasını ıslâh ediniz!”1 emrinde, âdetâ mü’minler arası ıslâh edilmesi gereken bir şeylerin hep bulunduğunu da vurgulamış olmaktadır. Bu ıslâh edilesi duygular, hiç şüphesiz, yukarıda bir bölümünü saydığımız menfî duygular olsa gerektir.

Kur’ân kötü duygulara tamamen kapalıdır. Kötülük gördüğümüz birisine aynı oranda da olsa kötülükle cevap vermek istesek, Kur’ân’dan aslâ onay bulamayız. Davranışlarında tutarsızlık, çelişki, samimiyetsizlik, dengesizlik, ölçüsüzlük ve akılsızlık gördüğümüz bir mü’mini kınamamızı Kur’ân aslâ tasvip etmez. “İyilikle kötülük bir değildir. Kötülüğe, iyiliğin en güzeliyle karşılık ver! Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluvermiştir”2 âyeti bize hem iyilik, hem de kötülük karşısında âdetâ bir “iyilik meleği” olmamızı emreder. “Takvâ sahipleri öfkelerini yutanlar ve insanları bağışlayanlardır. Allah iyilik yapanları sever”3 âyeti de, insanları sevmesek de, öfkemizi yutarak hissettirmememizi ve mutlak sûrette bağışlamamızı teşrî kılar.

Hiç şüphesiz herkesi eşit oranda sevemeyiz. Hiç şüphesiz hiç kimse takvâda, hizmet anlayışında, kâbiliyette, görgüde, insanlıkta, incelikte, estetikte, nezâkette, saygıda, sevgide bir değildir. Her yiğidin bir farklı yanı vardır. Hiç kimse bizim pergelimiz ve gönyemizle ölçülüp yaratılmış da değildir. Herkesin birden fazla kusur ve hatâlarının bulunması muhtemel ve hattâ tabiatı gereği olduğu gibi; sevdiğimiz ve değer verdiğimiz insanlar da hatâsız değildirler, dahası bizler de hatâsız değilizdir. Herkesi elbette sevmek zorunda değiliz. Fakat, bir mü’min olarak, sevmediğimiz kimselere, sevmediğimizi hissettirme lüksüne de sahip değiliz. Söz gelişi selâmı sabahı kesmek, sırtımızı dönmek, alaycı ve hafife alıcı tavırlar sergilemek veya yüzümüzü ekşitmek Kur’ân’ın tasvip ettiği davranışlar değildir. Hiç şüphesiz kardeşlerimizin hatâlarını kendilerine yapıcı bir üslûpla söylemeliyiz. Ama kınayıcı ve aşağılayıcı tavırlardan şiddetle kaçınmalıyız. Uhuvvet Risâlesini sırf kendi nefsimizi muhatap alarak okumalıyız. İhlâsta ikinci düsturumuzun da, “Bu hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde fazîlet füruşluk nev'înden gıpta damarını tahrik etmemek”4 olduğunu unutmamalıyız.

Hazret-i Ömer (ra) günün birinde, “Ben falancayı sevmiyorum!” der demesine; ama daha sonra olanları kısaca arz edeyim: Bu söz adama ulaştırılır. Adam bu lâfı duyar duymaz soluğu Hazret-i Ömer’in (ra) huzurunda alır. Hazret-i Ömer’in (ra) dairesinde misafirleri bulunduğu halde içeriye dalar ve: “Ey Ömer! Ben İslâm Dîni aleyhinde herhangi bir harekette mi bulundum? Ben bir cinâyet mi işledim? Ben çirkin bir şey mi yaptım?” diye sorar. Her sorusuna Hazret-i Ömer “Hayır!” diye cevap verince, adam: “Sen bana buğz etmişsin! Oysa Cenâb-ı Hak, ‘Mü’minleri yapmadıkları bir şeyden ötürü incitenler, şüphesiz açık bir yalan ve günah işlemiş olurlar’5 buyurmaktadır. Günahsız olduğum halde beni incitmen revâ mıdır? Allah seni affeder mi?” der. Kur’ân’dan âyet okununca, Koca Ömer’in (ra), dizlerinin bağı çözülüverir. Yanındakilere: “Vallahi adam doğru söylüyor! Ne İslâmiyet aleyhinde bir harekette bulunmuş, ne cinâyet işlemiş, ne de bir çirkin şey yapmıştır!” der ve adamdan özür diler, affını ricâ eder. Adam affeder.6

Demek, bazen özür dilemek de bir fazîlet ve erdem olarak hayatımıza girmelidir.

Dipnotlar:

1- Hucûrât Sûresi, 49/10, 2- Fussilet Sûresi, 41/34

3- Âl-i İmrân Sûresi, 3/134, 4- Lem’alar, s. 164, 5- Ahzâb Sûresi, 33/58, 6- H. Sahabe, 2/635.

03.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.03.2009) - Elli beş lisan - 2

  (28.02.2009) - Elli beş lisan - 1

  (27.02.2009) - Bid'at üzerine

  (25.02.2009) - Hz. İbrahim’in imtihanı

  (24.02.2009) - Günlük dilimizde tesadüf kelimesi

  (23.02.2009) - Hayat ve kâinat

  (21.02.2009) - Kırkıncı yılın kutlu olsun Yeni Asya’m

  (20.02.2009) - Uğursuzluk inancı

  (19.02.2009) - Salavât ve salât-ı tefrîciye okumak

  (18.02.2009) - Adam öldürmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır