"Gerçekten" haber verir 09 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Darbeli siyaset



Koca orduyu hasis emellerine âlet eden bir cunta, zalimane bir müdahale ile Demokrat Parti (DP) iktidarını devirdi.

27 Mayıs 1960'ta yapılan bu darbe, esasında milletin huzuruna ve ülkenin menfaatlerine vurulmuş bir ihanet darbesiydi.

Bu kanlı vahşetin vatana, millete, hürriyet ve demokrasiye vermiş olduğu zararın ne derece büyük olduğu, ancak yıllar sonra—kısmen—anlaşılabildi.

Darbe günü DP mensubu yüzlerce kişi tutuklandı, göz altına alındı ve çoğunlukla Ankara Harp Okuluna götürülüp orada işkenceden geçirildi.

Yapılan işkenceler sonucu durumu ağırlaşan ve ölüm derecesine gelen İçişleri Bakanı Namık Gedik—görgü şahitlerinin de şehadetiyle—pencereden aşağı atılarak katledildi. Ancak, bu cinayete intihar süsü verilerek üstü örtülmeye çalışıldı. Tıpkı, ilk askerî darbenin yapıldığı 1876'da tahttan indirilen ve iki bileği de kesilerek katledilen Sultan Abdülaziz'in ölüm şekline de intihar süsü verilmesi gibi.

27 Mayıs darbesini yapan cuntanın Demokratlara uygulamış olduğu bir yılı aşan işkence, hapis, sürgün ve idamların ardından, önce "61 Anayasası" referanduma götürüldü, ardından da genel seçim takvimi yürürlüğe konuldu.

Bu arada, Demokrat Parti askerî mahkemece kapatılmış, yerine ise emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala öncülüğünde Adalet Partisi kurulmuştu.

Darbeciler, seçimden önce parti başkanlarını toplamış ve Demokrat Partiden hiç söz etmemeleri hususunda onları tehdit etmişti.

Cuntacıların asıl maksadı CHP'yi tek başına iktidara getirmek olduğundan, Demokratların oy potansiyelini bölüp parçalamayı netice verecek bazı tedbirlerin alınmasını da sağlamış bulunuyordu. Meselâ, eski Hürriyet ve Millet Partisinin renkli simalarından biri olan Ekrem Alican'ın başkanlığındaki Yeni Türkiye Partisi ile aynı damarın milliyetçi kanadını temsil eden Osman Bölükbaşı'nın başında bulunduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin de seçimlere iştirak ettirilmesi gibi.

Böylelikle, CHP'nin oyları hiç bölünmeyip tek parça kalacak, DP'nin oy potansiyeli ise tam üç parçaya bölünmüş olacaktı.

Nitekim, netice öyle oldu. 1950'lerde Yüzde elliyi aşan DP'nin oy potansiyeli, 1961 seçimlerinde üç parti arasında taksim olundu. Ancak, buna rağmen Halk Partisi toplam 450 üyeli Meclis'te tek başına iktidara gelme şansına yine de sahip olamadı.

Genel tablo şu şekilde netleşti:

Parti oy yüzdesi mv sayısı

CHP 36.74 173

AP 34.79 158

CKMP 13.96 54

YTP 13.73 65

Bu parçalanmış tablodan, tek başına bir iktidarın çıkmayacağı açıktı. Bir koalisyon hükümetinin kurulması kaçınılmaz olmuştu. Cuntacıların ağır baskıları sonucu, CHP'nin lideri İsmet Paşanın başbakanlığı altında Türkiye'nin ilk koalisyon hükümeti kurulmuş oldu.

Ne var ki, bu tarihten bir sonraki seçimlerin yapıldığı tâ 1965 senesine kadar, Türkiye adeta yerinde saydı. Ülke ve millet menfaatine yarayacak hemen hiçbir hizmet yapılamadı. Zira, ortada bir uyum olmadığı gibi, vatandaşlar arasında bir huzur ve barış havası da yoktu.

Bir başbakan ile iki devlet adamının zulmen idam edildiği, Yassıada'da ayrıca dokuz siyasetçinin türlü işkencelerle öldürüldüğü ve yüzlerce vatan evlâdının haksız yere ağır cezalara çarptırıldığı bir Türkiye'de, huzur ve barış acaba nasıl yaşanabilirdi?

Evet, Türkiye'de cuntaların, komitacıların hükmettiği, koalisyonlu hükümetlerin el değiştirdiği 1960–65 yılları, ne yazık ki kayıp yıllardır. Üstelik, mevcut darbe ile yetinmeyerek, yine askeriye içinde, öncekinden daha vahşi ve daha acımasız darbe plan ve teşebbüslerinin de vaki olduğu derbeder bir dönemin adıdır, bu yıllar.

Darbe ve idamların ardından

Kanlı darbe ve idamlardan sonra yapılan anayasa referandumu gibi genel seçimler de son derece buruk ve hüzünlü bir atmosferde geçti. Halkın yüzü bir türlü gülmedi. Kimileri de, şair Faruk Nafiz'in tabiriyle gülmeyi adeta unutmuş gibiydi.

Ancak, bütün bu acı ve feci hadiselere rağmen, hayat devam ediyordu. Partiler kurulacak, seçimlere gidilecek, hükümetler teşkil edilecek, ülkemiz yönetilmeye devam edecekti.

Hayatın bu kaçınılmaz gerçeği istikametinde hareket eden iki büyük parti, AP ve CHP, kerhen de olsa biraraya geldiler ve Türkiye'de ilk kez olmak üzere bir koalisyon hükümetini teşkil ettiler. O tarihte haftalık AKİS dergisini yöneten kişi, İsmet Paşanın damadı Metin Toker idi.

Kurulan koalisyon hükümetini kapak konusu yapan Toker, siyasî dengelere istinat eden bu koalisyonun "millî huzur"u temin edeceğini temenni suretinde aynı derginin kapağına illustre ederek yansıtmıştı. Kapak kompozisyonuna göre, koalisyonla adil bir denge sağlanmış, dolayısıyla huzur da avdet edecekti.

Ne var ki, gözardı edilen çok önemli bir husus vardı. Darbe ile indirilen ve bilâhare idam edilmek suretiyle kanlarına girilen Adnan Menderes ve dâvâ arkadaşları, millet tarafından seviliyor, içtenlikle takdir ediliyordu.

Yaptıkları maddî–mânevî hizmetleri sebebiyle, onları sevmemek mümkün olmadığı gibi, onları unutmak da mümkün değildi. Dolayısıyla, bu millet yine onları, hiç olmazsa onların yolunda gidecek bir iktidarı istiyordu. İsmet Paşanın başında bulunduğu bir koalisyon hükümeti, böylesi bir talebi karşılamaktan fersah fersah uzaktı.

Milletin acısını bir derece dindirecek, onun istediği bir hükümeti ortaya çıkacak bir fırsat, ancak 1965 seçimlerinde mümkün olabildi.

Seçim meydanlarında DP'nin devamı, hatta "tâ kendisi" olduğunu haykıran Adalet Partisi, genel oyların yüzde 52'sini alarak tek başına iktidara geldi ve Demokrat misyonun takipçisi olduğunu bilfiil gösterdi.

09.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.03.2009) - Siyasette efsane isimler

  (05.03.2009) - Siyasetteki büyük vazife

  (04.03.2009) - Demokratlara iki müthiş darbe

  (03.03.2009) - Yarma harekâtı

  (02.03.2009) - Dostlarla siyasetteki yol ayrımı

  (28.02.2009) - İlk icraat, ezanın serbest oluşu

  (26.02.2009) - İnönü, kurduğu tuzağa düştü

  (25.02.2009) - Namuslu seçim sistemi

  (24.02.2009) - Demokrasiye kerhen geçiş

  (23.02.2009) - Desteksiz atışlar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla