Seçim bitti ama spekülasyonları devam ediyor. Aslında Obama’nın Türkiye’ye gelişi öncesinde Ankara’nın karşı karşıya kalacağı emr-i vakilerin müzâkeresi yerine kamuoyu hâlâ seçim tartışmalarıyla, kavgalarıyla meşgul ediliyor.
Ankara’nın terör örgütünün tasfiyesine karşılık, mâruz kalacağı oldubittilerin, muhtemel tâvizlerin hiçbiri tartışılmıyor. Yeni Amerikan Başkanı’nın çantasında nelerin olacağı, bunların ne kadar Türkiye’nin ve bölgenin millî menfaatleriyle uyuştuğu ya da uyuşmadığı soruları geri plânda bırakılıyor. Ankara’nın hangi bedelleri ödeyeceği ele alınmıyor…
Diğer yandan Başbakan’ın bizzat seçim gecesi iktidar partisinin seçimi kaybettiği bazı illeri tek tek sayıp peşinden altı yılı aşkındır devam eden kabinenin bazı üyelerinin değiştirileceğini, Londra gidişine bazı bakanları kapı dışarı edebileceğini söylemesi, seçimin başta ekonomik kriz olmak üzere halkın gündemi ve talepleri doğrultusunda derinlemesine değerlendirilmesini gölgeliyor.
Bu arada “yandaş” ve “karşıt” medyanın mârifetiyle iktidar partisinin sekiz puan oy düşüşünün analizi yerine, hangi bakanın kalıcı hangisinin gidici olduğu gibi “bakan toto” oyunu oynanıyor. Kabine revizyonu haberleriyle Türkiye’nin gündemi bulandırılıyor.
Ve bu yüzden seçim değerlendirmeleri de doğru dürüst yapılmıyor, yapılamıyor. Ülkenin geleceği, demokratikleşme, ekonominin en az zâyiatla düze çıkması gibi devasa gündemler, dış politikadaki önemli konular “elbirliği”yle âdeta “teğet geçiliyor.”
BÜTÜN MANİPLASYONLARA
RAĞMEN…
Toplum dengelerinin altüst olduğu bir ortamda, Türkiye’nin gerçek gündemi yine savsaklanıyor. Görünen o ki gündemin “geçim”den “seçim”e kayıp saplanması, siyasî iktidarın da işine yarıyor…
Gerçekten, daha sonra altı doldurulamazsa da, hatta İsrail’le ilişkilerin daha da derinleştirilip işbirliğinin genişletileceği ve başta savunma sanayii anlaşmaları olmak üzere silâh alımı ihâlelerinin süreceğinin Bakanlar Kurulunda kararlaştırıldığı bizzat hükûmet sözcüsü Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı tarafından açıklansa da, Başbakan’ın Davos’ta yaptığı “çıkış”ın geniş halk kesimlerindeki etkisine rağmen…
Yerel seçimlerde fevkalâde âmil olan bütün iktidar imkânlarına; Başbakan’dan Adalet Bakanı’na kadar birçok bakanın halka karşı açık açık “yerel seçimlerde oy yoksa hizmet de yok!” söylemine, “belediye başkanını iktidar partisinden seçmezseniz projelerinizi Ankara’dan geçiremez!” açık tehdidine rağmen…
Daha önce isâbetli tahminlerde bulundukları halde, hiçbir anket ve araştırma mantığına sığmayan 13 puan yanılmayla AKP’yi yüzde 52’lerde gösteren ve bir nev'î manipülasyon olduğu açıkça ortaya çıkan anket şirketlerinin saptırmalarına rağmen…
Seçim öncesinde hummalı bir surette dağıtılan yüzbinlerce tonluk kömür poşetlerine, hatta buzdolabı, çamaşır makinesi ve para dağıtımına; endâzesi kaçmış, yer yer skandala dönüşen uçuk yardımlara rağmen…
SEÇİMİN DOĞRU
ANALİZİ YAPILMIYOR
Keza son genel seçimler öncesindeki e-muhtırada ve Anayasa Mahmekesi’nin Meclis’in Cumhurbaşkanı seçimdeki “367 icâdı”nda olduğu gibi iktidar partisinin hesâbına geçtiği bütün gözlemcilerce tesbit edilen “Ergenekon soruşturması”nın “ek iddianâmesi”nin seçimden dört gün önce medyada bol bol yer almasına ve istimaline rağmen…
Seçim gecesi trafoların sabotajlanmasıyla kesilen elektriklere, peşinden çöp tenekelerinde bulunan oy pusulalarına, iktidar partisinin bütün gücüyle seçime asılmasına ve abanmasına, Başbakan’ın aylar öncesinden başlayıp her açılışı bir seçim şovuna ve propagandasına dönüştürmesine, 62 yerde mitingler yapıp memurların otobüslerle, trenlerle bu açılışlara götürülmesine rağmen…
En çarpıcısı, aynı kulvarda yarışan partilerin kayda değer bir oy almamalarına rağmen…
İktidar partisinin mahallî seçimlerde bâriz bir biçimde oy kaybetmesinin, birçok yerde zorlanmasının ciddî bir tahlili yapılmadı yapılmıyor. Seçim sonrası sun’î gündem ve spekülasyonlarla asıl gündem gözden kaçırılıyor.
Varsa yoksa bazı mahallerde kördüğüme dönüşen sandık ve oy sayımı kavgaları ve hangi bakanın değişeceği, yerine kimin geleceği gibi bir işe yaramayan dedikodularla kamuoyu oyalanıyor. Türkiye, bir defa daha gerçek gündeminden alıkonuluyor.
Peki neden? Bazı dahilî ve hâricî projelere ve dayatmalara daha kolay gelmesi için mi?
04.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|