"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bitlis’in sukutu ve Bediüzzaman’ın esir düşmesi

Abdülbakî ÇİMİÇ
29 Eylül 2022, Perşembe
Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tesbitler-222

Bediüzzaman Hazretleri’nin Birinci Harb-i Umûmî’deki hizmetlerinin bilfiil şahidi ve bizzat yaşanan hadiselere yakînen vâkıf olan talebelerinden Hacı Ali Çavuş, Bitlis’in sukutu ve Bediüzzaman’ın esir olmasını hatıralarında detaylı olarak anlatıyor. O hadiseleri Ali Çavuş’un hatıralarından takip edelim: “Bir haftalık şiddetli bir mukavemet sonunda, Bitlis’e giremeyen Ruslar, Bitlis-Tatvan yolu üzerinde bulunan Papşin Hanı’nı tahliye edip geri çekildiler. Ermenilerin rehberliği ile, Bitlis’in güneyindeki Güzeldere yolundan Simek nahiyesi üzerinden, Bitlis-Siirt yolunu kestiler. 

Bitlis’in Araplar Köprüsü’nü tuttukları görüldü. Gece yarısından sonra Bitlis’e taarruza geçtiler. Şiddetli muharebeler cereyan etti. Bu arada Üstad’ın çok sevdiği yeğeni Übeyd ve birçok kıymettar talebeleri şehid oldular. Ruslar, şehirde bulunan üç köprüyü de tutmuş olduklarından Hz. Üstad şehrin karşı tarafına geçmek istedi. Şimdiki Kazımpaşa İlkokulu’nun yanında, büyük bir binanın üstünde yapılmış bulunan bir su kemerinin üstünden aşağı atladık. Su üzeri tamamen karla kaplı olduğundan, vaktinde gece oluşu sebebiyle, yeri tam tahmin edememiştik ki, bu arada Üstad’ın sağ ayağı bir taşa çarpıp kırılmıştı. Bana, kemerin içerisinde daha münasipçe bir yer göstererek “Ali, beni oraya oturt. Sana izin veriyorum, git inşâallah kurtulursun” dedi. Ben kendilerini o yere götürüp oturttum. Bana ısrarla gitmemi söylediyse de gitmeyeceğimi ve beraberce ölmeyi arzu ettiğimi söyledim. Bunun üzerine başımı eliyle sıvazlayarak “Dayı hayran, kader bizi esir etti” dedi. Ben de kadere teslimiyetimi izhar ettim. Su içerisinde 36 saat kadar kaldık. Bu arada su kemerinin üstündeki binayı da Ruslar işgal etmişlerdi, sesleri aşağıdan işitiliyordu, oradan çıkmak için tedbir almakla meşgul iken birden, kaldığımız yeri 50 kişilik bir Rus müfrezesi bastı. Hepimizi çıkarıp, aslında han olan o zaman Rusların ikinci taburunun yerleşmiş bulunduğu bir binaya götürdüler. Bir odaya yerleştirdiler. Bizi bir alay kumandanı ile bir tabur kumandanı karşıladılar. İki Rus kumandanı Üstad ile konuşmaya başladılar. Bilahare Üstad Hazretleri’nin bacağının kırık olduğuna vâkıf oldular ve sıhhiye memuru çağırıp, ayağını alçıya koydular. İki buçuk saat orada kaldıktan sonra, bir müfreze refakatında Hükümet Binası’na götürüldük… Hükümet konağında kalışımızın birinci haftası idi ki, konağa bir yaver geldi. Hz. Üstad’ı sordu ve General’in çağırdığını söyledi. Hz. Üstad ayağı kırık olduğu için, sedye ile mahalle başındaki, General’in ikamet ettiği yere götürüldü. Bizi salonda bıraktılar. Üstad içeri girdi. General bazı sualler sordu. Bu suallerin esas noktası Abdülmecid isminde İran’a giden ve oradan Afganistan’a geçip oradaki Müslümanları teşkilatlandırıp, Ruslarla ve İngilizlerle muharebeler yapmayı düşünen Teşkilat-ı Mahsusa’dan olan bu ma’ruf ve meşhur zat hakkında malumat almaktı. Hz. Üstad sorulan suallere icab eden cevapları veriyordu. Rus generaline bu gidip gelmeler 15 gün kadar devam etti. Biz salonda olduğumuz için bu konuşmaları dışarıdan duyabiliyor, Üstad’ın şiddetli cevaplarını, ara sıra masaya inen yumruğunun sesini işitiyor, heyecan duyuyor, bu şiddetli mukabelenin bizi her an kurşuna dizdirme ihtimali ile ürperiyor ve dışarıya çıktığında bu sert çıkışlarından dolayı serzenişte bulunmayı da ihmal etmiyorduk. Hükümet konağında kalışımızın yirmi yedinci günü, şimdiki adliye binası olan o zamanın jandarma binasına bizi götürdüler… Hz. Üstad’dan bizi ayırıp 19 Şubat 1331 tarihinde Rusya’ya sevk ettiler.”1

Dipnot:

1-Rahmi Erdem, Davam, Timaş Yayınlaları-1998, s.222,22

Okunma Sayısı: 2077
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    29.9.2022 10:30:31

    Allah razı olsun Abdulbâkî ağabeyim.. Üstadın hayat serencamını yazılarınız vesilesiyle okumuş oluyoruz..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı