"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla Lâhikası’nda ilginç tabirlerden - 5: Hizbü’l Kur’ân âlimlerine arkadaş olmak

Ali Demir
08 Ağustos 2021, Pazar
Risale-i Nur Külliyatı’nın bir çok risale ve mektuplarında, Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin talebe, kardeş ve dostlarına muhtelif hitapları mevcuttur.

Üstad Hazretleri mektuplarının giriş cümlelerinde, 50 civarında farklı sıfatla talebelerine hitap etmiştir. Bunlardan bazıları; “aziz, sıddık, çalışkan, fedakâr, gayyur, yorulmaz, usanmaz, yılmaz, faal, azimkâr, müştak, meraklı” şeklinde olup, bunların içinden bazıları daha da takdir edilerek, “müdakkik, mütefekkir, müteharri” gibi hitap kelimelerine muhatap olmuşlardır. Bunlardan “aziz” ve “sıddık” kelimeleri ile “kardeş” kelimesi hemen hemen bütün mektuplarında kullanmıştır. Bir de “arkadaş” kelimesini ise, genellikle “kardeş” hitabından sonra kullanmıştır.

Üstad Hazretleri’nin lâhikalarda kullandığı hitaplar içinde özellikle arkadaş hitabına, çok özel manalar yüklediği ve İman-Kur’ân hizmetinde omuz omuza hizmet ettikleri için bu hitabı kullandığını görmekteyiz. Ve aynı zamanda arkadaş tabirini “ders arkadaşlığı” sıfatıyla kullandığında ise çok daha farklı manalar yüklemiş olduğu müşahade edilmektedir. Meselâ; “Kardeşim Hüsnü, Lütfü, Rüştü; size üstad ve talebeler ve ders arkadaşları içinde faide verecek bir fikrimi beyan edeceğim. Şöyle ki: Sizler -haddimin fevkinde- bir cihette talebemsiniz ve bir cihette ders arkadaşlarımsınız ve bir cihette muin ve müşavirlerimsiniz.” benzeri iltifatlı gibi görünen hitap cümlelerinde Üstadımız, mesleğinin gereği bir hakikatı ifade etmiş, zamanın şahıs zamanı değil şahs-ı manevî zamanı olduğuna vurgu yapmış ve şahs-ı manevinin teşekkül etmesindeki sırrı da istişare olarak vaz etmiştir. Ve en yakın talebeleri için müşavir yani istişare edilecek arkadaş olduklarını beyan etmiş ve öylece de uygulamıştır.

Üstadlarından bu eğitimi alan talebeler de hangi seviyede olursalar olsunlar talebelik şerefini kazananlara arkadaş olmanın mutluluğunu yaşatmışlardır. İşte bunlardan birisi de; önemli bir hastalığı olmasına rağmen iman hizmetinde üstün gayret ve fedakârlık gösteren ve Bediüzzaman’ın “samimiyette en ileri safta” övgüsüne mazhar olan talebesi Vezirzâde Küçük Mustafa’dır. Barla Lâhikası’nda (155 sıra numaralı mektup) ümmî olduğu halde zamanın mühim âlimleri olarak gördüğü Nur Talebelerine arkadaş olma lütfuna mazhar olduğundan dolayı şükür ettikten sonra, duygularını şu şekilde ifade etmiş: “Hesapsız hamd ve şükür, ol Hâlık-ı Mennân Hazretleri’ne ki, ben ümmî olduğum halde, hissiyat ve emellerimi, şu fâni ve âfil olan hayat-ı dünyadan tecritle, Risale-i Nur Talebeleri içine girdim ve hizbü’l-Kur’ân âlimlerine arkadaş oldum. Hizmet-i neşriyede ve ilimde onlara yetişemiyorum. Fakat inşaallah irtibat ve muhabbet ve ihlâsta yetişmeye çalışacağım. Ve duâyla onların kalemlerine yardım ediyorum.”

İhlâs Risalesi’nin sonuna derç edilen malûm mektupta; “bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir.” tarifiyle Ahirzaman’ın âliminin nasıl olunacağının şifrelerini vermiştir.

Diğer taraftan Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin teşekkül ettirdiği ve helâket ve felâket asrı olan Ahirzaman’ın dehşetli fitne ve tuzaklarına karşı sağlam bir koruyucu vasfına sahip Risale-i Nur Talebeleri arasındaki “şahs-ı mânevî” zırh ve kalesine samimî ve sâfiyane dahil olmanın usûl ve esaslarını ders veriyor ümmî Vezirzade Küçük Mustafa Abimiz. “Fakat inşaallah irtibat ve muhabbet ve ihlâsta yetişmeye çalışacağım.” diye ifade ettiği, cemaatin şahs-ı manevisine dahil olmanın basit usûlü olarak sırasıyla; irtibat, muhabbet ve ihlâs tabirlerini kullanmıştır. Ve bu üç kavram Risale-i Nur mesleğinin en esaslı düsturlarındandır. Kastamonu Lâhikası’nda Üstadın bahsettiği birbirimize âlî makam vermek yerine “müfritane irtibat” tavsiyesi ile birebir örtüşen ifadeden bizler için ders mahiyetinde olacak ölçü, irtibatımızı sağlamlaştırmak için, irtibat vazifesi gören gazetemiz ve sair neşriyatımız vasıtasıyla sağlıklı haberleşme ile meşveret zeminlerin de ise fikrî birliğimizi sağlayarak zamanın şartlarına uygun irtibatımızı devam ettirmeliyiz.  

Osman Yiğit kardeşin tarifiyle; rivayetlerde haber verilen, zaman-ı Adem’de ona karşı milliyet dâvâ etmiş ve tarihî insaniyette ademoğullarına adüvv-ü şedid olan iblisoğullarından daha tehlikeli olan ve nifak cereyanının başına geçecek olanların ortaya çıktığı, enbiyaların vazifelerinin devamiyetine halef olanlara şiddetli muhalif olan ve bütün ümmetin şerrinden Allah’a sığındığı dehşetli şahısların zamanı olan Ahirzaman’da, birbirimizi Allah için severek, ihlâslı bir hayat çizgisinde müfritane irtibat halinde devam edebilmek duâsıyla…

Okunma Sayısı: 1396
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı