Memleket bitti, memleket satıldı… Peynirin kilosu 70, elma, armudun 20 lira olur mu, bunlar burada yetişmiyor mu? El insaf! Yani herkes anladı ki, bu iş din ile yürümüyor. Bu iş bilimle yürüyor. Din senin ahlakındır, din senin yaşantındır. Senin kıldığın namazın bana ne faydası var? Namaz kılıyormuş!”
Bugün iktidarın uyguladığı iç ve dış politika, dindarı dindara, cemaatleri cemaatlere kırdırıyor! “İfsat, ahlaksızlık, dinsizlik komitelerinin”, Kemalist sistemin, rejimin, çıkar gruplarının eseri; din ile, dindarlıkla ne ilgisi var? Ki, 10 Mart 2014’te cezaevinden tahliye edilen İşçi Partisi Genel, “Türkiye’yi bölmek için bizi Ergenekon’a hapsettiler. Şimdi Ergenekon’dan çıkıyoruz, cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız” demişti. Şimdi iktidarın borozanı güya dindar, ona övgüler diziyor kimi zaman!
Çocuklarımızı Deccalizm/Süfyanizm ve kolları “ifsat, ahlaksızlık, dinsizlik komitelerinin, tv, internet, telefon, sosyal medya, “yalancı, gaddar, canavar siyaseti” bir proje olarak ellerine tutuşturdukları “siyasal dinciler/dindar siyasalcılar” ve “siyasetli cemaatler”in yaptıkları zulümler, ihaleli, ihalesiz tüm yolsuzluklar, rüşvetlerle “dinin ve dindarlığın içini boşaltarak” işte bu zihniyetin işidir!
Bugünkü ekonomik politika kapitalizmin faizci, ezici, güçlünün kazandığı, zayıfın ezilip sömürüldüğü bir ekonomik politikadır! Taşeronluğu, “dindar siyasalcı-siyasal dindar” AKP’ye yaptırılmaktadır! Keza, eğitim politikası, tamamen Kemalist, kapitalist, materyalist, Darwinist sistemin eseri. Dindar diye lanse edilen iktidarla yürütülüyor!
Bugün iktidar olan tam hürriyetçi, demokrat değilse, deccalizmin/süfyanizmin/Kemalizmin kurguladığı “yalancı, gaddar, menfaatperest” siyaset uygulamak zorunda kalır! Dini ve mukaddes değerleri hasis emellerine, çıkarlarına alet ederek kötü örnek olan, dinin dindarlığın içini boşaltan iktidarın kötü icraatları nasıl dine, dindarlığa mal edilebilir ki!
İşte Bediüzzaman bunun için yüzde 60-70 tam mütedeyyin (takvalı) olmadıktan sonra iktidara geçmeye çalışmamalı demiştir. (Emirdağ Lâhikası, s. 386) Zira, toplumun ve devletin dinamiklerini ancak yüzde 60-70 sürükler. Şu prensibi de unutmayalım: Tam dindar tam siyasetçi, tam siyasetçi tam dindar olamaz!
(Tarihçe-i Hayat, s. 131)