“Küresel büyücülerin/sihirbazlarlar”, medyayı, onların da ferd, aile ve toplumları ve bilhassa siyasetçileri sihirleyip farklı mecralara yönelttiklerini teşhis ve deşifre eder Bediüzzaman Şuâlar isimli eserinde.
Felâk Sûresi’ni, günümüze bakan veçhesiyle tefsir ederken, “Enneffaseti fil’ukedi/düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden” âyetinden, “sihirbazların, küresel büyücülerin” medya vasıtasıyla sübliminal telkinle, nasıl sihirlediklerine dikkat çeker.
Mübalâğa ile tekrarlanan ya- lan, asparagas, uydurma haberler, beyin yıkama ve iğdiş etme faaliyeti sürdürürler.
“Maddî ve mânevî şerlerini, siyasî diplomatların, radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli plânlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyâne mahveden şerlerin…” (Bediüzzaman, Şuâlar, s. 243.)
Başta okul kitapları, kitle iletişim vasıtalarının (gazete, dergi, radyo, tv kanalları, internet) saçma sapan hezeyanlarıyla dolu ve onları her tarafa yayıp zihinleri bulandırıyor, büyülüyorlar!
Müslümanlar, siyasî boğuşmalarla meşgul edilirken bilhassa yeni nesiller zehirleniyor:
“Bu zamanda merakla radyo (tv, internet, vs.) vasıtasıyla ciddî alâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır, manevî bir divane olur; ya kalbini dağıtır, manevî bir dinsiz olur; ya fikrini dağıtır, manevî bir ecnebî olur.” (Bediüzzaman, Beyanat ve Tenvirler, s. 177)
Kalp iman ve duygu mahallidir. Manaların çıkış noktasıdır. Kalp Allah’ı anmaktan mutmain olur, huzur bulur. Medyatik ve diplomatik sihirbazlar, öylesine propaganda ederler ki, kalp Allah’ı zikirden uzaklaşıyor. Belgeselleri izleyerek adeta Darwinist bir düşünceye sahip oluyor.
Medyatik, felsefik ve siyasî sihirbazlardan kurtulmanın yolu, herşeye iman, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye hakikatleri penceresinden bakmaktır. Yani, Risale-i Nur’u çokça okuyup, müzakere ve mütalâa etmektir.