Dünyada bazı olumsuzluklar yaşanırken, bir taraftan da güzel gelişmelere sahne. Singapur gibi ülkeler, çarpıcı örneklerden birisi…
Herkes bu şuurla eğitilerek büyüdüğünden ceza ve müeyyideler de gerçekten caydırıcı:
Cadde boş olsa bile kırmızı ışıkta geçmenin cezası, birincide ise 20 dolar, ikincisinde 1000, üçüncüsünde ise 3 ay hapis. Alkollü araba kullananlara 2000 dolarla 10.000 dolar arasında para veya 12 ayı geçmeyecek şekilde hapis cezası ve iki yıl trafikten men.
Halka açık bütün yerlerde sigara içilmesi kesinlikle yasak; cezası 1000 Singapur doları. Sigara içme yerleri var. Dışarıdan gelen ancak bir paket sigara getirebilir.
Kötü kokan meyve veya başka bir şeyin kafe veya alış veriş merkezlerine sokulması yasak. Hatta bir insan kötü kokuyor ve insanlar rahatsız oluyorsa ona da ceza veriliyor.
Birisine veya birşeye bilerek ve isteyerek zarar vermenin cezası hapis ve kırbaç. 1994 yılında 18 yaşındaki ABD’li bir gence kamu malına zarar verdi gerekçesiyle hapis yanında kırbaç cezası da verildi. 2015 yılında iki Alman genç sokaklarda grafit yaptı diye aynı cezayı aldılar.
Toplu taşıt, kafelerde çantaların açık olması normal. Kimse başkasının özel eşyasına dokunmaz.
Aslında Singapur’da da âdil, temiz, refah düzeyinin yüksek olmasının temel sebebi ileri demokrasi, kaliteli eğitim, cezaların ve müeyyidelerin caydırıcılığı, yasaklara karşı sıfır tölerans ve otokontrol. Singapur veya diğer demokratik ülkelerde yere çöp atarken kim görecek, diyebilirsiniz. Her yerde bulunan kameralar ve halkın ulaşabileceği Whatsap şikâyet hatları…
Malezya’dan ayrıldığına ve Endonezya ile de komşu olduğuna göre, bu müsbet ve vasat kuralların ne kadarını onlardan almış; ayrı bir araştırma mevzuudur. Şu kadarını nazara verelim:
“Mehasin-i medeniyet denilen emirler (medeniyetin güzel işleri), şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesidir.” (Muhakemat, s. 39) “Maatteessüf, güzel şeylerimiz gayr-ı müslimler eline geçtiği gibi, güzel olan ahlâklarımızı da yine gayr-ı müslimler çalmışlar. Güya bir kısım içtimaî ahlâk-ı âliyemiz yanımızda revaç bulmadığından, bize darılıp onlara gitmiş. Ve onların bir kısım rezâili, kendileri içinde çok revaç bulmadığından cehaletimizin pazarına getirilmiş. (Münâzarât, internet, s. 100)