"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur kelime öğretir (1)

Ali FERŞADOĞLU
16 Aralık 2019, Pazartesi
Risale-i Nur’u dikkatle okuyanlar şuuruna vararak, düz okuma yapanlar bile farkına varmadan okudukları Türkçe cümle içinde Arapça / Kur’ânca kelime ve mefhumlar da öğrenirler. Şuuraltları, İslâm harsının / kültürünün kelimeleriyle süslenir.

Dolayısıyla, "Risâle-i Nur, ekseriyet itibariyle kendi kendine ders verip, muallimlere ihtiyaç bırakmadığından, bu tedris vazifemde bana istirahat ve tebrik nevinde bir ihsân-ı İlâhî olarak...” verilmiştir. 1 Meselâ,

● Mün’im-i hakikî, bizden o kıymettar ni’metlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikir...

“Başta ‘Bismillah’ zikirdir. Ahirde ‘Elhamdülillâh’ şükürdür. Ortada, bu kıymettar harikâ-i sanat olan ni’metler; Ehad, Samed’in mu’cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir... 2

Bu cümledeki “yabancı” değil; ancak bizim “yabancısı!” kaldığımız kelimeler daha fazla gibi. Peşinen, “Ağırdır, anlayamıyoruz!” itirazı yaparsak, anlayamayız.

Cümlenin akışına bakıp, kelimeleri dikkatle incelediğimizde bilinmeyenlerin mânâsının açıklandığını görürüz.

“Mün’imi hakikî”nin, zikre, fikre, şükre lâyık olanın, nimetlerin hakikî vericisi Allah’ü Teâlâ olduğu anlaşılır.

“Ahirde” kelimesinin anlamını da üslûbundan çıkarmamızı sağlar: “Başta” Bismillâh zikir, “ortada” fikir, olduğuna göre, geride “âhirde” kelimesinin, “sonunda” demek olduğu otomatikman ortaya çıkmaz mı?

● Bu arada zihnimizde kodlanmış, formatlanmış olan “Ehad, Samed”i de kullanarak İhlâs Sûresi'ne gönderme yaparak zihnimizde canlandırır:

Demek; herbir zîhayatta bir sikke-i Ehadiyet, bir turra-i Samediyet vardır. Evet, herbir zîhayat, hayat lisâniyle, “De ki: O Allah birdir, Samed’dir’i 3 okuyor. 4

● Kâinata iman gözlüğüyle bakılırsa, Cenâb-ı Hakk'ın, Hâlık, Rahmân, Rahîmin insanlara ihzar ettiği çeşit çeşit nefis, leziz, me'külât ve meşrûbata zarf olan bir mâide ve bir sofra-i Rahmânî şeklinde görünecektir. Ve binlerce "Elhamdü lillâh" okutturarak tekrar ettirecektir. 5

Burada da yabancısı olduğumuz “me’külât” kelimesinin peşine, “meşrûbat”ı ekleyerek onun “yiyecek” olduğuna işâret eder.

Ayrıca bunu, “mâide/sofra”da sıraladığı ni’metlerden de çıkarmak mümkün. Her halde meşrûbatın yanında, bulunması gereken temel unsur, “me’külât” olması gerekir.

“Mâide”nin sofra olduğunu zaten açıklamıştır.

Bunun yanında, “rızık, sofra” ile ilgili Rahman ve Rahîm isimlerini de zikrederek zihnî bağlantılarımızı güçlendirir. Kur’ân’daki tertibe göre, 5. Sûre “Mâide”nin de “sofra” olduğunu öğretir. Bunun yanında, bu kelimeyi başka yerlerde de sıkça zikrederek bu kelimelerin mânâlarını zihnimizde pekiştirir.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikâsı, s. 198. 2- Sözler, s. 13. 3- İhlâs Sûresi, 1-2.  4- Sözler, s. 269. 5- Şuâlar, s. 650. 

Okunma Sayısı: 3105
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mürsel

    16.12.2019 14:49:35

    Harika harika maaşallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı