İnsanı en çok “hastalıklar, tedavi metotları ile ilaçların” bulunmaması korkutur.
Sosyal, siyasi, ekonomik krizler peşpeşe dağ gibi yığılmış! Ümitvar olalım ki, Bediüzzaman, “skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası” değil; bir müceddid ve müçtehid olarak, İslam medeniyetini yeniden ihya formüllerini ortaya koymuş. “Bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hâzır fen ve felsefesiyle meşgul” olmuş; seküler felsefeleri yerle bir etmiş. Tüm insanlığa, ehl-i ilme, ehl-i imana yapılan şu duyuru basit değil, dünya çapında:
Kur’ân-ı Hakîmin kuvvetiyle, sizin dinsizleriniz dahil olduğu halde bütün Avrupa’ya meydan okuyorum. Bütün neşrettiğim envâr-ı imaniye ile, onların fünun-u müsbete ve tabiat dedikleri muhkem kalelerini zir ü zeber etmişim. Onların en büyük dinsiz filozoflarını hayvandan aşağı düşürmüşüm. Dinsizleriniz dahi içinde bulunan bütün Avrupa toplansa, Allah’ın tevfikiyle, beni o mesleğimin bir meselesinden geri çeviremezler, inşaallah mağlûp edemezler. (Mektubat, s. 74.)
Evet, Bediüzzaman, insan ve İslam aleminin tüm problemlerini ispat ve izah ederken manevi boyuttan da kuvvet almış: İman, ibadet, ahlak mevzuları kalbine ihtar edilirken içtimai, siyasi meseleler de hatırlatılıp ilham edilmiş:
Risale-i Nurların İmanî hakikatlerini yazmaya şiddetli bir ihtar-ı gaybî hissettim. (Lem’alar, s. 364.) “Bu makamda perde indi, yazmaya izin verilmedi. Başka zamana tehir edildi. (Şualar, indeksli, s. 426.) Sosyal ve siyasi meseleler için de “Bu içtimaî, siyasî mesele mücmel olarak ihtar edildi. (Emirdağ Lahikası, s. 386) der:
“Ehl-i siyaset ve cemiyet-i beşeriyeye hamiyetle çalışanlar için bana mânevî bir ihtar edildi:
“Kalbe ihtar edilen içtimaî hayatımıza ait bir hakikat. Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır.” (Emirdağ Lâhikâsı, s. 386.) Yine, Reis-i Cumhura (Celal Bayar) ve Başvekile (Adnan Menderes’e), “Sizlerin Pakistan ve Irak’la gayet muvaffakiyetkârâne ittifakını tebrik için kuvvetli bir ihtar ile bunu yazmaya mecbur kaldım” diye ifade eder.
Şu halde manevi, imani meseleleri aklen, ilmen izah ve ispat ettiğine, ayrıca siyasi meseleler ihtar ile hatırlatıldığına ve “siyaset tabiblerinin reçetesini” yazdığına göre tereddütsüz ona güvenebilir, Nur’u anlayarak ve kabul ile müzakere, mütalaa ve herkese tavsiye edebiliriz.
Öyle ise, ümit, aşk ve şevkin şahikalarına çıkabiliriz! Ümitsizliğe paydos!