Hakikî ve samimî bütün dindarlara, müezzinlere, imamlara, vaizlere, müftülere, ilahiyatçılara, tefsir, hadis, kelâm, tasavvuf, fıkıh, ahlâk ve sair İslâm ilimleri ile İslâm tarihi uzmanlarına, psikologlara, sosyologlara, pedagoglara, eğitim- cilere, manevî, sosyal, fen ilimleri uzmanlarına, akademisyenlere, gazetecilere, yöneticilere...
Hülâsa ehl-i ilim ve ehl-i tefekkür, ehl-i insaf ve ehl-i vicdana Bediüzzaman’ın şu çağrısını hoparlör ile çok yüksek perdeden nida edip hatırlatıyoruz:
“Madem şimdi ehl-i imanın tabakatını, avamdan havassa kadar, maruz kaldıkları evham ve şübehattan kurtarmak çaresini bulduk; o ulema ya daha kolay bir çaresini bulsunlar veyahut bu çareyi iltizam edip ders versinler, taraftar olsunlar. Ulemâü’s-sû’ hakkında bir tehdid-i azîm var; bu zamanda ehl-i ilim ziyade dikkat etmeli.” (Bediüzzaman, Mektubat, s. 413.)
Ki, bazıları, “Medeniyet krizini Bediüzzamanla aşacağız!” diye koronadan önce o noktaya gelmiş ve aşmış bile! (Prof. Dr. Yusuf Kaplan, vd.)
Bediüzzaman’ın Risale-i Nur ile bulduğu kolay çare nedir? Özetle;
● Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki iman, ibadet, ahlâk, ukubat hakikatlerini, bütün alt başlıklarıyla ispat ve izah etti.
● Sosyal hayat düsturlarını ispat ve izah etti.
● Ferd olarak çocuk, genç, kadın, ihtiyar, hasta, müttakilerin, aile ve toplumların bütün ruh / duygu ve nefis terbiyesini (ma’rifetü’n-nefsi) bütün boyutlarıyla ortaya koydu.
● Tefsir, hadis, kelâm, tasavvuf, ahlâk, fıkıh, İslâm ilimleri literatüründeki bütün kelime, mefhum ve kavramları kullanarak hakikatlerini ispat ve izah etti.
● İslâmın ve insanlığın en muğlak, zor, çetrefilli meselelerini gayet net bir şekilde ortaya koydu.
● Bütün suallerimizi cevaplandırdı.
● Ahirzamanın dehşetli şahısları Deccal / Süfyan’ı, beklenen en büyük müceddidi ve mehdi meselelerini ispat ve izah ile tanıttı.
● Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki içtimaî, siyasî ölçü, prensip, strateji ve hizmet metotlarını izah ve ispat etti.
O halde, “Ya daha kolay bir çaresini bulun veya Risale-i Nur’a taraf olun!” çağrısına uymak gerekmiyor mu?