"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Zaman her şeyin ilâcıdır’ doğru mu?

Ali FERŞADOĞLU
11 Mart 2022, Cuma
S. Ersoy isimli bir okuyucumuz, “Zaman her şeyin ilâcıdır sözü doğru mudur?” diye soruyor.

“Zamanın her şeyin ilâcı” olması izafidir. Birçok mesele zamanla anlaşılır, gerçeği ortaya çıkar, aşılır demektir. Ki, “Zamana bırak, göreceksin ki hallolacak” diye teselli ederiz biri birimizi.  

Hayat iniş-çıkışlarla doludur. Bu söz bize, “hadiselere takılmadan” hayatın akışına uymak gerektiğini ifade eder. Meselâ başımıza bir belâ ve musîbet v.s., hazır zaman penceresinden bakıp değerlendirirken çirkin görürüz. Halbuki, zamanla bunlarda birçok güzellikler olduğunu görür ve rahatlarız. Ki, sıkıntı ve problemler hem bir imtihan sebebi, hem de gelişmelerin itici güç ve yakıtlarıdır. Gelişme, ilerleme buna bağlı. Kilolarca altın külçesi ateşe girip eridikten sonra takıya dönüşmezse işe yaramaz. Keza, demir cevheri de ateşte yanması, erimesi gerekir! Dolayısıyla “Musîbet şerr-i mahz olmadığı için, bazan saadette felâket olduğu gibi, felâketten dahi saadet çıkar.” (Sünûhat, s. 56) Bu da zamanla ortaya çıkar, anlaşılır.  

Meselenin bir diğer boyutu, her şey tekâmüle tabidir, zamanla gelişir. “Zaman herşeyin ilâcıdır” deyip tekâmül ve tedricilik kanununa uymayı gerektirir. 

Aslında zaman herşeyin ilâcıdır sözü, “Zaman bir büyük müfessirdir; kaydını izhar etse, itiraz olunmaz.” (Münâzarât, s. 70) hakikatini de açıklar. Yani, anlaşılmayan meselelerin gerçeği veya yapılan hataların doğrusu zamanla anlaşılır. “Her zamanın bir hükmü var. Zaman dahi bir müfessirdir. Ahval ve vukuat ise, bir keşşaftır. Efkâr-ı âmmeye hocalık edecek, yine efkâr-ı âmme-i ilmiyedir (kamuoyunun genel düşüncesidir).” (Muhakemat, s. 19) Yani, zamanla bazı şeylerin sırlı yönleri ortaya çıkar; zaman dahi iyi bir müfessir olur. Meselâ, Bediüzzaman, 1911’lerde, henüz SSCB kurulmadan Rusya’nın üç dehşetli inkılâp geçireceği; bolşevik ihtilâline maruz kalacağı ve çöküp dağılacağı…” (Sünûhat, s. 84) tesbitini okur, geçerdik. 1989’da SSCB’nin dağılmasıyla zaman bunu tefsir etti. 

Şimdi, “Kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha (barışır) veya tâbi olabilir.” (Emirdağ Lâhikası, Enstitü/internet, s. 311) tesbit ve hakikatini zamanın nasıl tefsir edeceğini gözlemleyip bekleyebiliriz. 

Okunma Sayısı: 2168
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı