İnsanların kimi deniz, kimi dağda tatilini yaparken, kimisi de bu günlerde sıla-i rahim niyetiyle sılasına giderler, bir yandan da, yurt dışından vatanına gelenler vardır.

Ne var ki, her gelişin bir gidişi; her gidişin, bir dönüşü olacak.

Tatilcinin de arkada bıraktığı işi gücü var elbet. Devletteyse, mesaisinin; özelde ise, iş gününün varlığı bir an evvel dönme duygusunu akla getiriyor ve dolayısıyla, aceleyi tetikliyor.

Yollardaki yoğunluk, sürücülerdeki yorgunluk ve hız merakı büyük riskler taşıyor. 

Giderken de böyle; dönüşte de böyle... 

Öyle olduğu içindir ki, Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Daire Başkanlığı tarafından şu mesaj yayınlandı: 

“Ölümle sonuçlanan her üç trafik kazasından birinin aşırı ‘hız’dan kaynaklandığını biliyor musunuz?” diye sorduktan sonra,  “Sevdiklerinizden ‘hız’la uzaklaşmayın!” ikazında bulunuyor.

Daha başka ne desin?

“Acele giden, ecele gider” sözü, halk dilinde yaygın olan bir deyim.

Hız, acelenin acıtıcı meyvesi! Sebep ne olursa olsun, acele, hiçbir işi olmasından daha evvel neticelendirmez. Ya kırar döker, ya da kırılır dökülürüz, acelenin sonunda!

Hız denen şey, böyle bir şey.

Sürücüler bilmeli ki, araçların altlarından yel geçer!

Kullandığımız aracın lastiği patlayabilir, freni tutmayabilir; ortaya, beklenmedik teknik bir arıza çıkabilir; sürücü, aşırı hızdan dolayı, gerekli refleksi zamanında veremeyebilir.

Allah korusun, ön tekerlerden birinin patlaması; yolda, önüne hiç hesapta olmayan bir cismin çıkması -taş, kaya, heyelân, ağaç gibi-; ya da bir hayvanın atlaması hâlinde, bir de  kurallara uymamışsan, ne yapacaksın?

Velhasıl; bir aracın hızı, daima, sürücüsüne itaat edecek seviyede olmalıdır. 

Uygulamadaki trafik kuralları, yüzlerce vakıadan arda kalan tecrübenin kanunlaşmış hâlidir.

Sadece mevsim yoğunluğu ile sınırlı olmayan uyarılar; senenin her anında uyulması mecburî olan kurallar, çizgiler, işaretler, levhalar.

Bizler için düşünülmüş tedbirler.

Hız ve hızın sebep olduğu ölümlü kazalar ile ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan tablo şu: Aşırı hız, gelişmiş ülkelerdeki trafik kazalarının % 30’unda etkili durumda iken, bu oran, az gelişmiş ve geri kalmış  ülkelerde ise % 50 seviyesinde.

“Herkes yola çıkar da; his, heves, heyecan; 

Bilir misin, akabinde heder olur, nice can?

Tatlı geçen günlerimiz, tatsızlığa dönmesin; 

Ter ü taze insanımız, “hız” uğruna ölmesin!”