"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

40 yıldır DNA'nın hikmetli yaratılışı üzerine çalışan Nobel ödüllü Sancar DNA'yı anlattı

14 Mayıs 2016, Cumartesi 13:45
Nobel Kimya ödülünü alan Prof. Dr. Aziz Sancar'ın adı, kuruluşunda katkısı bulunduğu İzmir Uluslararası Biyotıp ve Genom Enstitüsü'nün konferans salonuna verildi.

Onur ödülü alan Aziz Sancar, basın toplantısında Nobel ödülünü aldığı DNA onarımına yönelik soruları yanıtladı, "Nobel'i almamın ikinci gününde Madalyayı Anıtkabir'e bırakmaya karar verdik. Çünkü madalya onların malı. Gençlere tavsiyem politikayla uğraşmasınlar. Bilimle uğraşsınlar" dedi. 

DNA onarımı mekanizmaları konusunda çığır açan çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü kazanan Prof.Dr. Aziz Sancar, Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından adına düzenlenen Onur Günü etkinliğine katıldı.

DEÜ Tıp Fakültesi bünyesinde oluşturulan İzmir Uluslararası Biyotıp ve GENOM Enstisüsü (IBG) ev sahipliğinde gerçekleştirilen programa, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da katıldı. IBG Müdürü Prof. Dr. Mehmet Öztürk, merkezdeki oditoryuma Aziz Sancar adını verdiklerini belirterek, “Bundan böyle bu binadaki her toplantıda onun adını hatırlayacağız, hatırlatacağız" dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mehmet Füzün ise “Türk bilim insanlarına bu onuru yaşattığı, özgüvenleri artırdığı ve moral-motivasyon verdiği için Aziz Sancar'la onur duyuyoruz. Sayın Sancar'ın IBG Danışma Kurulu Üyesi olması da bizim için ayrıca gurur vermektedir" dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Umutluyuz. Çünkü gençlerimizin önünde, Aziz Sancar gibi bir başarı abidesi var. Neden gençlerimiz tüm dünyanın kaderini değiştirecek yeni büyük buluşlara imza atmasın? Neden Aziz Sancar'ların sayısını artırmayalım? Ben o günlerin geleceğine tüm benliğimle inanıyorum" dedi.

Nobelli Sancar'a çeşitli kurum ve kuruluşların ödül takdiminin ardından, Prof.Dr. Aziz Sancar Oditoryumu'nun kurdelası kesildi.

SİGARA İÇERSENİZ DNA ONARIMI ONUNLA BAŞA ÇIKAMAZ

Bilim insanlarından öğrencilerden yoğun ilgi gören Prof. Dr. Aziz Sancar, ardından yine isminin verildiği salonda basın toplantısı düzenledi. Burada ödül aldığı DNA onarımına yönelik soruları yanıtlayan Prof. Dr. Aziz Sancar, DNA onarımından elde edilen gelişmelerin hastalara uygulanıp uygulanmadığı yönündeki soruya, “DNA onarımı kanseri önlemekte önemli bir mekanizmadır. Kanserin en büyük sebebi sigara içmektir. Sigara içerseniz benim DNA onarımı onunla başa çıkamaz, kanser olursunuz. DNA onarımı birçok kanser ilacının DNA tahribatını onarır ve kanser hücrelerini yok etmede daha etkili olması için çalışıyoruz. İleride hastalara uygulanacak seviyeye ulaşacağına eminim" dedi. 

Nobel ödülü alan Sancar, 40 yıldır DNA'nın hikmetli yaratılışı üzerine çalışıyor

İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, İsveç Akademisi, Karolinska Enstitüsü ve Norveç Nobel Komitesi tarafından kimya dalındaki Nobel ödülüne layık görülen Prof. Dr. Aziz Sancar, 40 yıldır DNA onarımı üzerinde büyük titizlikle çalıştığını söyledi.

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/bilim-teknoloji/nobel-odulu-alan-sancar-40-yildir-dna-nin-hikmetli-yaratilisi-uzerine-calisiyor_361807

KENDİMİZ YAPMAMIZ LAZIM

Temel bilimin önemine de değinen Prof. Dr. Sancar, “Her şey temel bilime dayanır. 1953 yılında DNA'nın şekli keşfedildiği zaman, temel bilimde sağlık alanlarında büyük bir yenilik açtı. Onun üzerinde çalışanlar da, ben de, 'kanseri tedavi edeceğim' diye düşünmüyordum. DNA onarımı üzerinde çalışırken kanseri tedavi edeceğim diye işe başlamadım. DNA nasıl onarılır onun üzerinde çalıştım ve mekanizmasını çözdüm. Bu da kanserin tedavisinde önemli olacaktır. Bu temel bilimlerde öyledir. Tıbbi bilim, temel bilime dayanmadan olmaz. Biz sürekli Avrupa'dan ABD'den ithal edemeyiz, kendimiz yapmamız lazım. Tekrar tekrar vurgulamak istiyorum" dedi. 

DNA ONARIMI SİRKEDİYAN SAATLE DE BAĞLANTILI

DNA onarımı hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Aziz Sancar, “DNA onarım mekanizmasını büyük bir derece çözdükten sonra bilimde hiçbir şey bitmez, devamlı yeni şeyler çıkar. Bazen bir dereceye geldiğiniz zaman temel sorun çözülmüş demektir. DNA onarımında o düzeye geldik. Bundan sonra kendimize ne yapacağımızı soruyorduk. Ayrıntılarını araştırdık. Bir baktık DNA onarımı, sirkediyan saatle ilgili, DNA onarımını kontrol ediyor. Sirkediyan saatin günlük ritmi, DNA onarımını nasıl kontrol ediyor, tıpta nasıl tatbik edebiliriz ona bakıyoruz. İnsanlık birbirine bağlı olduğu gibi kimyadaki reaksiyonlarda birbiriyle ilgili, kontrol ediyor. DNA onarımını bir dereceye kadar çözdük. Hücredeki bütün sistemlerle bağlantılı durumda Sirkediyan saatle kontrol ediliyor, şimdi o kontrolü kullanarak' kanser tedavisini daha etkili çözebilir miyiz?' diye ona çalışıyoruz" dedi.

BENİM ALDIĞIM ÖDÜL KİMYA ÖDÜLÜDÜR

İleride yaptığı çalışmalarla başka alanlarda da ödül alıp alamayacağı ve aldığı ödülün Tıp bilimine yakın olduğuna yönelik soruya ise Prof. Dr. Aziz Sancar, “Kimyacı arkadaşları kızdırmamayım ama kimya demek iki atom arasında bağ yapıp, bağı koparmak demektir. Ben bu karbon, karbon bağını yapıp onu koparmayı nano saniyeyle, gözle görüyorum. Bundan daha öte kimya olmaz. Benim yaptığım keşif kimyadır. Nobel'i verenler de, sağolsunlar öbür onarımı keşfettiğime ödülü verdiler. Bir de bu yönü var. Ondan öte kimya olmaz. Bu aldığım ödül kimya ödülüdür" dedi. 

Yeni Asya Yazarı Halil AKGÜNLER'İN konuyla ilgili önemli yazısı:

 

DNA ve genetik şifrelerimiz

Hiç dikkatinizi çekti mi, bilmiyoruz. Risale-i Nur’da kâinat ve dünya ve hayattan bahsedilirken bir çok yerde “kitap, defter, mecmua, fihriste, çekirdekteki program” gibi ilginç ve sırlı kelime ve tabirler kullanılır.

Mezkûr kelimelerin ve tabirlerin geçtiği ifadeler dikkatlice okunduğu zaman Üstad Bediüzzaman’ın çok mühim bir ilmî gerçekten haber verdiği kolayca anlaşılabilir: Bu ilmî gerçek ise, DNA ve Genetik Şifreler’dir.

İşte o misallerden birisi:

“Hem herşeyin evveline ve âhirine bakıyoruz; hususan zîhayat nevinde görüyoruz ki: Başlangıçları, asılları, kökleri, hem meyveleri ve neticeleri öyle bir tarzdadır ki, güya tohumları, asılları birer tarife, birer program şeklinde, bütün o mevcudun cihazatını tazammun ediyor. Ve neticesinde ve meyvesinde, yine bütün o zîhayatın mânâsı süzülüp onda tecemmu eder, tarihçe-i hayatını ona bırakır. Güya onun aslı olan çekirdeği, desâtir-i icadiyesinin bir mecmuasıdır. Ve meyvesi ve semeresi ise, evâmir-i icadiyesinin bir fihristesi hükmünde görüyoruz. (Mektubat, s. 225)” 

İşte bu ve buna benzer bir çok ifade doğrudan DNA ve genetik bilimine işaret etmekte. Bir bitkinin bütün programının çekirdeğinde yazılı olduğunu bildirmekte. İfadede geçen, “tarife, birer program, tarihçe-i hayatı, desâtir-i icadiyesi, mecmuası, evâmir-i icadiyesi, fihristesi” tabirleri ne kadar da güzel ve sırlı bir şekilde DNA molekülünü tanımlıyor. DNA tanımına ve işlevine nasıl da tam olarak uyuyor.

 İsterseniz DNA nedir kısaca ondan bahsedelim:

DNA bir moleküldür. Hayatın temelidir. Hücrenin en önemli programıdır. Hücre çekirdeğinde bulunur. Bütün canlı organizmanın kendisi ve çevresi ile ilgili bilgileri ihtiva eder.

Canlı için gerekli olan büyüme ve gelişme ile ilgili bütün kodları bünyesinde bulundurur. İki sarmal arasına bazların dizilişlerine genetik kod ve şifre adı verilir. DNA sarmalındaki bağlantı bazları, Adenin (A), Sitozin (C), Guanin (G), Timin (T) diye adlandırılır ve bu dizilişler her canlı için ayrı bir dizilişi ifade eder.

Yani her canlının farklı bir özelliğe sahip olması genetik şifrelerin farklı olması ile tanımlanır. Veya başka bir ifade ile her canlının DNA ve Genetik yapısı farklıdır.

Adeta harika bir bilgisayar programını andıran bu genetik şifreler binlerce bilgiyi de bünyesinde barındırır. Bir gram DNA içinde 1 trilyon CD’lik bilgi olduğu bilim adamları tarafından ifade edilmektedir.

Günümüz bilim dünyasında üzerinde en çok araştırma yapılan husus Genetik bilimidir. Canlı kopyalamadan tutun da, bitki üretimi, biyoteknoloji, tıp ve diğer ıslâh çalışmaları ile bilim dünyası bu sahada çok büyük ilerlemeler kaydetmiştir.

Hatta insanın gen haritası çıkartılarak bir çok hastalığın önü alınmaya çalışılmaktadır. Bazı ilim adamları ise gen teknolojisinden istifade ederek, insan ömrünün şu an için en az % 50 gibi bir miktar uzatılabileceğini iddia etmektedirler!

Görünen o ki bu teknoloji, bazı riskleri beraberinde taşımakla birlikte, önümüzdeki yılların en dikkat çekici teknolojisi olacaktır.

İşte DNA ve Genetik gibi hayat için çok mühim bir hususun Nurlarda yer alması oldukça dikkat çekici bir konudur. Üstelik bu konu için kullanılan tabirlerin DNA yapı ve fonksiyonuna tam olarak uyum sağlaması ayrıca üzerinde durulması gereken bir husustur.

Demek ki Risale-i Nurlar dikkatli incelense daha bir çok ilmî hakikate işaret ettiği ortaya çıkartılabilir.

Yeni Asya Yazarı Halil AKGÜNLER

Yaratılış kavramı nasıl anlaşılmalıdır? İki yaratılış kavramı: İbda ve inşâ

http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/iki-yaratilis-kavrami-ibda-ve-insa_336748

Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan Sancar'dan gençlere önemli tavsiyeler!

http://www.yeniasya.com.tr/bilim-teknoloji/nobel-kimya-odulu-nu-kazanan-sancar-dan-genclere-onemli-tavsiyeler_377610

Nobel ödüllü Aziz Sancar'dan ''Amerika Diyanet Merkezi'' yorumu...

http://www.yeniasya.com.tr/dunya/nobel-odullu-aziz-sancar-dan-amerika-diyanet-merkezi-yorumu_392047

Nobel ödüllü Aziz Sancar'dan, gençlere önemli tavsiyeler...

http://www.yeniasya.com.tr/dunya/nobel-odullu-aziz-sancar-dan-genclere-onemli-tavsiyeler_391414

Mimar Sinan’ın ustalık imzası Selimiye ve Risale-i Nur'da Mimar Sinan...

Risâle-i Nur'da Mimar Sinan ismi, yaratılıştaki harika sanat ve maharete bağlamında zikredilirken; mevcudatın yaratılışı Cenab-ı Hakk'a verilmeyip kendi kendilerine verildiği zaman, her bir taşın, zerrenin Mimar Sinan kadar bir maharete malik olmaları gerektiğine işaret edilmektedir. (Sözler, s. 510)

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/foto-galeri/mimar-sinan-in-ustalik-imzasi-selimiye-ve-risale-i-nur-da-mimar-sinan_392688

DHA

Okunma Sayısı: 5567
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı