"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yüz... Ara yüz / Dil meselesi...

Caner KUTLU
14 Mart 2025, Cuma
Bir de arayüz var:

“İnsan beyni, sinapslarla (sinir sistemindeki özelleşmiş bağlantı noktaları) birbirine bağlanmış yaklaşık 86 milyar nörona (sinir hücresi) ev sahipliği yapıyor.  Hareket ederken ya da düşünürken beyinde küçük bir elektriksel uyarı üretiliyor ve bu, bir nörondan diğerine inanılmaz bir hızla gönderiliyor. Bilim insanları kafa derisi üzerine ya da beynin içine yerleştirilen elektrotlarla bu sinyallerin bazılarını tespit edebilen cihazlar geliştirdi. Bazı akademik ve ticarî gruplar, engelli kişilerin hayatlarını daha bağımsız ve kaliteli bir hâle getirmek için beyin bilgisayar arayüzü (BBA) cihazlarını test ediyor.”

Bu yeni yüzle insan için yeni bir görünme biçimi de üretilmiş oluyor. O hâlde, görünme biçimleri de hem şahsîleşmiş olurken, belki de müdahaleye açık hâle de gelebilecek. Bunun insan ben’i için ne demek olduğu şüphesiz zamana bırakılmış bir soru olacaktır. “Beyin bilgisayar ara yüzlerinin işleyiş sistemi, kullanıcının amacını gösteren beyin sinyallerinin tespit edilip gerekli ölçüm ve analizleri yapıldıktan sonra yönetilecek cihaza uygun komutlara dönüştürülmesine dayanıyor. Bu sistem sinyal toplama, özellik belirleme, özellik değiştirme ve cihaz çıkışı olmak üzere 4 temel bileşenden oluşuyor. Sinyal toplama aşamasında kafa derisine veya beyne yerleştirilen elektrotlarla beyin sinyalleri ölçülüyor. Bu sinyaller elektronik işleme için uygun seviyelere yükseltiliyor ve istenmeyen sinyaller filtreleme yoluyla temizleniyor. Daha sonra sayısallaştırılan sinyaller bilgisayara iletiliyor. Özellik belirlemede ilgili sinyaller yabancı içerikten ayrılıyor ve çıkış komutlarına çevrilmeye uygun bir hâle getiriliyor. Bu adımda kullanıcının amacı ile sinyaller arasında güçlü bir ilişki ve uyum sağlanması gerekiyor. Özellik dönüştürmede elde edilen ilgili sinyaller çıkış cihazı için uygun komutlara dönüştürüldükleri algoritmaya aktarılıyor. Son aşama olan cihaz çıkışında düzenlenen komutlar haricî aygıtı çalıştırıyor ve imleç kontrolü, robotik kol hareketi, dijital konuşma gibi işlevler mümkün oluyor. 

Makinenin önceliği verileri kullanarak komutlar vasıtasıyla bir söz dizini üretebilmek. Peki ya insan tabiatında/ tarihinde durum nasıl? 

Algoritmadan bağımsız; şüphesiz önce dil vardır. Varlığın dili, dilin varlığı ile bitişik yaratıldı denebilir. Bu sebeple felâket ile selâmet dilde saklıdır. “Terbiye edilmeyen dil vahşi hayvan gibidir kendi başına bırakılırsa insanları parçalar” denmiştir (İmam Ali) Nehcülbelaga 60. Hikmet eserinde geçtiği üzere. Dilin veya dillerin vahşetten evcilliğe,  medeniyete ve sağlıklı üretici kültüre dönüşmesi insanın tarihine dayanır.

Dillerin kendi tarihlerine gelince, bu tarih diyor Michel Foucault, Kelimeler ve Şeyler’de, bu tarih artık aşınma veya kaza, çeşitli unsurların takdim, karşılaşma ve konuşmasından ibarettir; bu tarihin ne kendine özgü yasası, ne hareketi, ne de gerekliliği vardır. Örneğin Yunan dili nasıl oluşmuştur? “Yunan dilinin ilk tabanına çok miktarda parçacıklar ve diyalektler yükleyenler, Fenike’li tüccarlar, Frigyalı, Makedonyalı ve İlliryalı maceracılar, Galatlar, İskitler, sürgün veya kaçak çeteleri olmuştur. Fransızca’ya gelince, bu dil Latince ve Gotça adlardan, Keltçe deyim ve inşalardan, Arapça tanımlık ve rakamlardan, İngilizce ve İtalyanca’dan, icabında yolculuklardan, savaşlardan veya ticarî ilişkilerden alınma kelimelerden meydana gelmiştir. Bunun anlamı, dillerin, göçlerin, zafer ve bozgunların, maceraların, alışverişlerin etkisiyle geliştikleri, ama bu gelişmeye asla, kendiliklerinden sahip olacakları bir tarihselliğin yol açmadığıdır. Diller, hiçbir iç açılımlama ilkesine boyun eğmezler; temsilleri ve bunların unsurlarını bir hat boyunca açımlayanlar dillerdir. Eğer diller için pozitif bir zaman varsa, bunu dışarıda, tarih cephesinde değil de, kelimelerin düzenlenişinde, söylemin oyuğunda aramak gerekir.

Bediüzzaman’ın başlangıç cümlesi: “efkâr ve hissiyatın mecra-ı tabiîsi nazm-ı maanidir” (Muhâkemât) üzerine bütün dil teorilerine karşılık bir mevki inşa etmek elzemdir. Yeni teknoloji ve sanatlar bizi buna mecbur ediyor. 

Okunma Sayısı: 884
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    14.3.2025 00:30:28

    Common Crawl 2007’de kurulan, kar amacı gütmeyen bir kuruluş. Gayesi internette yer alan içerikleri tarayıp, ücretsiz olarak sunmak. Bu listede İngilizce tabii ki ilk sırada. Yüzde 45’lik oranda üstelik toplam veri setinin yarıya yakını teşkil ediyor. İkinci sırada, ise Rusça yer alıyor. İngilizce metinlerin sekizde biri olarak! Türkçe’nin bu listede ilk 10’da olmaması, dahası Danca, Lehçe’nin bile altına yer alması düşünülmesi gereken bir konu. Üstelik her geçen yıl Türkçe’nin ağırlığı bu veri setinde daha da fazla azalıyor. Dil modellerinin Türkçe konusunda daha yetenekli olmasını istiyorsak daha fazla Türkçe -ve elbette kaliteli- içerik üretmek ve bu içerikleri görünür yapmak zorundayız.Ziya İldeniz/ Karar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı