Gözle görülemeyen bir virüs bütün dünyaya “korku!” başlığı altında ehemmiyetli dersler almamızı ihtar etmektedir. Bu dersleri sırasıyla Risale-i Nur’dan takip etmeye çalışalım:
“İ’lem ey mağrur, mütekebbir, mütemerrid nefis! Sen öyle bir zâfiyet, acz, fakirlik, miskinlik gibi hallere mahalsin ki, ciğerine yapışan ve çok defa büyülttükten sonra ancak görülebilen bir mikroba mukavemet edemezsin; seni yere serer, öldürür...” 1
Üzerinde inceden inceye tefekkür etmemiz gereken ifadeler. İnsan, tevhid eksenli yaşamadığında, kibrin ve inatçılığın esaretine giriyor. Halbuki insan, acziyetini anlamalı ve ona göre hayatını idame etmeli. İnsan acziyetini bildiği oranda Rabbine yönelir. Koca koca pehlivanları, hatta dünyanın en güçlü insanlarının dahi ölümüne sebep olan virüslerin yaratılması üzerine düşünmemiz gerekir. Demek ki marifet, zahirde gördüğümüz cisimde değil, Rabbimize intisap etmekte. Virüs, dünya tarihinde olmayan bir misaldir. Bir savaş düşünün ki bir ferde karşılık tam 100 trilyon fert. Bu savaşı kim kazanır? Savaş tarihinde kendinden birkaç kat kalabalık orduların kumandanları tarihe geçerek “kahraman!” ilân edilirken virüslerin 100 trilyon hücreden oluşan insanoğlunu yere serip, öldürmesi Rabbimizin sonsuz kuvvetini, kudretini, haşmetini, azametini gösteren bir delil olduğunu okumayan insana ne demeli?
“Ey İnsan! Sen kendine mâlik değilsin. Sen, kudreti nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zât-ı Zülcelâlin memlûkusun. Öyle ise, sen kendi hayatını kendine yükleyip zahmet çekme. Çünkü hayatı veren O’dur, idare eden de Odur.” 2
Çoğu zaman hayatı veren ve idare edenin Rabbimiz olduğunu unutarak yaşamaya çalışıyoruz. Bu fuzulî ve üzerimize vazife olmayan çaba her zaman bizlere elem olarak dönüyor. Üstad, “Karışma, karıştırma” diyerek aslında bu işlere karışmamız takdirde iki cihanımızın da karışacağını ihtar ediyor. Bu karışıklara girmemek için bize zahiren düşman gibi görünen koronavirüs dahil, bütün mikropların, vebanın, selin, kıtlığın ve depremlerin Rabbimizin emrinde olduğu nazara verilerek Hakim ve Rahim esmalarını düşünerek bu tür hadiseleri anlamamız gerektiğini ihtar ediyor. Bizleri yoktan var eden, sayamayacağımız kadar nimet veren Rabbimizin sonsuz şefkatini ve her ne yaptıysa bir fayda, yarar, ibret levhası hükmünde yaratan Rabbimizin sonsuz hikmetiyle hadiselere bakmamız gerekiyor. Bunu yapabilen “Yaptığı her işinde bir nevi lütuf var.” cümlesinin sırrını yaşayabilir.
“Hayatına muzır mikroptan tut, tâ zelzeleye kadar binler taife düşmanları, hayatına karşı tehacüm vaziyetinde görür. Elîm bir korku dehşeti içinde, her vakit kendine müthiş görünen kabir kapısına bakıyor.” 3
İnsan kâinatla alâkalı. Kâinattaki her hadiseden etkilenen bir yapımız var. Peygamber Efendimiz (asm), “Sizin en akıllınız ölümü en çok hatırlayanınız ve ahirete en çok hazırlık yapanınızdır.” buyuruyor. Günlük hayat koşturması sanki hiç ölüm, kabir yokmuş gibi yaşamamıza sebep olabiliyor. Afetler bu durumu kırıyor. Son birkaç aydır koronavirüslerin dünyaya yayılarak ölümlere sebebiyet vermesi kabri, haşri, kıyameti, mizanı, hesabı, Cennet ve Cehennemi hiç olmadığı kadar sık hatırlatması ne kadar büyük bir rahmet değil mi? Yani, insanlık olarak bir virüsle bu dünyaya geliş sebebimizi hatırlamamız ve ona göre daha ciddî ahirete çalışmamız gerekmez mi? Koronavirüs, vazifeperver bir memur olarak bu hakikati bize her gün ihtar etmiyor mu?
Koronavirüsün vesile olduğu mesaja dikkat etmemiz gerekiyor. Doğru anlayamazsak, sebepler dairesinden çıkamazsak, şu an olduğu gibi “korku!” kıskacında inim inim inleriz. Milyarca insanın bu hakikatleri doğru anlayamadığından dolayı hayatlarını Cehennemî bir halete çevirmesi bizler için ibret vesikası olduğu kadar, ne kadar büyük ihsan olduğunu da düşünmemiz gerekiyor. İşin içine korku girdiğinde akıl iptal oluyor ve his ön plana çıkıyor. Hissi bakmaya başladığımızda ise artık önümüze gelen ne varsa korkmaya başlıyoruz. Üstadın “Ve nasıl ki hurdebinî bir mikroptan korkar, ecrâm-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar.” 4 ifadesi son derece manidardır. İnsanda his galip geldi mi mikrop, kuyruklu yıldız fark etmiyor. Neye denk gelse ondan korkabiliyor. Adını bile duymadığımız binlerce “fobi”si olan insanın varlığı mevzunun anlaşılması için yeterlidir.
Rabbim cümlemizi sadece Kendisinden korkanlardan eylesin inşallah!...
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nuriye, s. 100. 2- Sözler, s. 714. 3- Sözler, s. 711. 4- Lem’alar, s. 20.