Bilindiği gibi “tek kişilik hükûmet”te “millet ittifakı”nın kazandığı belediyelerin hizmetleri hep mani olunmak istendi. Salgında dahi yaptıkları yardımlar engellendi, bağış paraları bloke edildi, hastaneleri, aşevleri kapatıldı.

Bir taraftan iktidar belediyelerine her türlü destek verilirken verilirken, muhalefet belediyeleri büyük âdeta kıskaca alındı. Bununla kalınmıyor; muhalefete mensup belediyelerin çalışmalarına ket vurmak, başarısız göstermek uğruna fevkalâde sakil, basit çarpıklıklara tevessül ediliyor. 

En son “iktidar cephesi”nin çoğunlukta olduğu Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Meclisi’nde AKP’lilerin önerisiyle su ücretlerine yüzde 50 indirim yapılmasıyla çarpıklık bir defa daha sırıttı. 

Aslında AKP’nin MHP’nin desteğiyle vatandaşların içeceği suya göz diktiğini, muhalefet belediyelerini iflas ettirmeye uğraştığına, yüz binlerce ihtiyaç sahibi Ankaralının yardım almasına engel olduğuna dikkat çekerek, bununla asbestli borulardan su içilmemesi için yapılan çalışmalara balta vurduğunu, on binlerce çiftçiye verilecek kırsal kalkınma desteklerinin önüne set çektiğini, hizmet üretmek yerine hizmete engel olduğu bir defa daha kayıtlara geçti. 

Ancak daha da çarpıcısı, Ankara’da suya yüzde 50 indirimi dayatan AKP’nin Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, muhalefetin “Vatandaşımız suyu çok pahalı içiyor. İktidar, milletin cebinde üç beş kuruş para kalmış o paraya da gök dikmiş. AKP’li belediye vatandaşın cebindeki parayı alıyor. Kahramanmaraş, Türkiye’deki su havzası en yüksek illerden biridir ama suyu en pahalı içen illerden birisidir” yakınmalarına rağmen bir yıl içinde yüzde 105 zammı onaylamaları. 

Ve bu çarpıklık karşısında şu sorular soruldu: Ankara’da zaten mâliyetinin altında ucuz olarak fiyatlandırılan suya yüzde 50 indirimi dayatan iktidardakiler, neden sudan önce suyun çıkarılmasında ve abonelere ulaştırılmasında kullanılan ve yüzde 150’leri aşan elektrikte, doğalgazda yüzde 50 indirim istemiyorlar? Niçin akaryakıtta ve gıdada yüzde 400’lere varan indirim önergelerini vermiyorlar, yüzde 10 da olsa zamların geri çekilmesini talep etmiyorlar?

Ve bu durum, menfi, basit ve çarpık sığ siyasi atraksiyonunu bir defa daha su yüzüne çıkardı…

VAZİYET

“Rezerv iddiları” da boş…

Ekonomide zaman zaman Merkez Bankası’nın (MB) net rezervinin ne kadar kaldığı tartışma konusu olur. Aslında en son MB Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. “9 Eylül haftası itibariyle net rezerv 14,1 milyar dolar kaldığı, swap hariç net rezervler ise eksi 52,5 milyar dolar olduğu”nun duyurulması Hazine’nin eksi rezervde olduğunun açık ikrarı oldu. (gazeteler, 16.9.22)

Doğrusu ekonomistlerin analiziyle, MB sitesinde 5.6 milyar dolar kaldığı, dışarıdan alınan swap borçlarıyla eksi rezervin 66.9 milyar dolara indiğini hesaplıyorlar. Buna göre swaplar iptal edildiğinde büyük kur krizinin tırmanacağı; tıpkı doları 7 lirada tutmak için -kime gittiği hâlâ bilinmeyen- 128 milyar doların hebâ edilmesinde olduğu gibi, dolara - dövize yeniden müdahaleyle zaten tükenip ekside kalan MB’nin rezervlerinin daha da ekside dibe batacağı belirtiliyor. 

Zira tarihinin en dibinde değer kaybeden bir tek TL’nin dolara endekslendiği “dolar kuru korumalı mevduat”a şimdiye kadar 310 milyar liranın harcanması, yılsonuna kadar 400 milyarı bulması ekonominin baş aşağı düşüşünün en açık bir göstergesi olduğuna dikkat çekiliyor. 

Kısacası, “Cumhurbaşkanı her ne kadar 115 milyar dolar rezerv var” iddiasının aksine Hazine tamtakır, rezervi yok; bundandır ki dışarıda fellik fellik sıcak para aranıyor. Ancak gelecek paranın da çöküşü durduramayacağı ifade ediliyor… 

Yani iktidardakilerin “rezerv mezerv söylemleri”nin de altı boş…

KISACASI

 “İktidar ülkeyi yönetemiyor”

“İktidar partisinin ülkeyi yönetemediği açık. ‘Sabredin’ diyerek ekonomiyi düzeltemezsiniz. 2023’te artık Türkiye bir tercih yapacak.”

Gültekin Uysal DP Genel Başkanı

SÖZÜN ÖZÜ 

“Reisleriniz malınızı ceplerine indirmiş!”

“Evet. reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da sizden almışlar veya dimağınızda hapsetmişler. Eyyühe’r rüus ve rüesa! (Ey reisler ve yöneticiler!) Elinizdeki malımızla ve yanınızdaki aklımızla bize hizmet ediniz!” (Bediüzzaman, Münâzarât, 230)