Zira “tek kişilik yönetim”de Cumhurbaşkanı’nın “ben ekonomistim, ekonominin sorumlusu benim ben!” çıkışlarıyla inadına dayatılan israf, lüks, gösteriş ve şatafatla muallel, yüksek enflasyon, kat kat faiz, katlanan döviz kıskacında bu “paket”le ekonomik yıkımın “makyajlama” atraksiyonu, samimiyetsizliği açığa çıkıyor.  

Ekonomistlerin tesbitiyle, kamu kurumlarında servisten fotokopiye, ajanda ve takvim eşantiyonundan sokak ampulüne, personel servisinin kaldırılmasına kadar bir dizi kısıtlama getirilirken, öncelikle başta “beşli çete” olmak üzere milyar dolarlık kur garantili, Londra mahkemelerinde tahkimli dev rant ihalelerinin peşkeş çekildiği, vergi afları, kredi ve teşvik, borç silme kıyakları sunulan “yandaş holdingler” tasarrufa tabi tutulmuyor.   

Bir tek 2024 yılında toplam 4.7 milyar dolar ödenecek, geçiş garantili köprüleri, tünelleri ve otoyolları, tek bir uçağın inmediği yolcu garantili havaalanlarını, hasta garantili şehir hastanelerini işletip milyarlarca dolar kazanan Hazine garantili şirketlerin kapsam dışı bırakılması, milyarlarca dolar aktarılan “kara delikler”in kapatılmaması bunun tezâhürü.

DOLAR GARANTİLİLER KAPSAM DIŞI!

“Paket”te şeffaflık, denetlenebilirlik, hesap verebilirliği olmayan ekonomik batakta “iktidara iliştirilmiş kamu ihalelerine abone şirketler”e çeşitli imtiyazlarla kaynak akışı, bu yıl 2 trilyon 210 milyar liraya varan, 8 trilyon 437 milyar tahmin edilen bütçe gelirinin yüzde 26’sını bulan vergi indirimi ve muafiyetleri istisnalarıyla servet transferi sürdürülüyor.

Milletvekillerince sayısı sorulduğunda “gereği kadar var” diye âdeta alay edilen uçaklara - helikopterlere, günlük 33 milyonu-bir milyon doları bulan 1050 odalı Sarayın masraflarının kısılmasına, sürekli yenileri ilâve edilen kışlık-yazlık saraylara dair en ufak bir kayıt yok.

Yine yanlış ekonomi politikalarıyla iki yılda 1 trilyon 58 milyar 285 milyon liraya mal olan ve faiz olduğu Diyanet’çe bildirilen, faiz ve dövizle uydurulan “kur korumalı mevduat”la bütçeye trilyonlarca yük yüklenirken, bu “paket”te de Maliye ve Hazine eski Bakanı’nın 2015’te devlette makam aracı israfına yönelik eleştirilere karşı “çerez parası tutmaz” deyişi hatırlatıyor. Bu yüzden “çerez bütçesi” de deniyor.

Bu arada tam bir “partizanlık”la partililerin doldurulduğu “arpalıklar”a ilişilmezken, Bakan ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı “paket”ten ne kadar tasarruf beklendiği belirtmezken, en az 2.4 trilyonu, ek bütçelerle 3 trilyon lirayı bulacağı peşinen hesaplanan bütçe açığına karşı ancak 100 milyarın karşılanabileceğine dikkat çekiliyor.  

TAM BİR “ALGI OPERASYONU”

Görünen o ki sermaye yerine emek vergilendiriliyor. İsraf ve savurganlık değil yatırımlar durduruluyor. Yanlış ekonomi politikalarıyla ekonomik yıkımın faturası yine işçiye, işsize, asgari ücretliye, emekliye, vatandaşlara kesiliyor. Zenginden değil fakirden, “itibardan” değil kamudan, sermayeden değil dar gelirlilerden, devletten değil halktan tasarruf ediliyor.

Bu arada “paket’in yerel yönetimleri de kapsayacağı” perdesinde muhalefetin kazandığı belediyeleri, iktisadi kuruluşlarını iş yapamaz hale getirme ve başarısız kılma komplosu kurulurken; üç yıl süreli olması, bunun da seçim ayarlı olduğu ve seçime doğru yine siyasi rant uğruna yeni bir “seçim ekonomisi”nin dayatılacağının ilânı oluyor.

Bundandır ki ekonomistler, enflasyondan büyümeye, işsizlikten ihracata ve milli gelire hiçbir “hedefi” tutturamayan “tek kişilik hükûmet”in, “paket”teki hedefleri tutturamayacağını; AKP iktidarında alây-ı vâlâyla tamim edilen “paketler” gibi bu “paket”in de “göstermelik” olduğunu, ekonomik batağın ve savurganlığın üstünün örtülmek istediğini ifade ediyorlar..

Akıbetsiz yedi “paket” gibi sekizincisinin de içinin boş olduğu, 22 yıllık iktidarın ardından “ucûbe otoriter rejim”de ekonomik iflası karambola getirme maksatlı tam bir algı operasyonu.

Hâsılı, “yeni paket”in de halkı avutma maksatlı göz boyama olduğu her haliyle sırıtıyor.