Neticeler geniş bir perspektifle okunacak; korku siyaseti, camilerde mitinglere varan din istismarı, kamu kurumlarının, devlet kanallarının istimali, kara propagandalı provokasyonların, ardı arkası gelmeyen şâibelerin etkisi değerlendirilecek.  

Her ne kadar “millet ittifakı” ortak adayı Kılıçdaroğlu ikinci turda oylarını arttırsa da sonuçta Erdoğan’ın önde bitirmesine mukabil, vatandaşların bile bile yalana, iftiraya, hukuk tanımazlığa, montaja, sahtekârlığa kanması vakıası; 2017’deki referandumda, 2018 seçimlerinde, 2019 mahalli seçimlerinde ve son seçime “yüzde 48 - 52 oy”a nasıl çakıldığı yeniden araştırılacak.   

Öncelikle dolar ve oy uğruna “vatandaş” yapılan ve hâlâ sayıları bilinmeyen sığınmacılar yoğunlukla sandığa giderken, bütün çağrılara rağmen birinci turda sandığa gidemeyen 8.5 milyon seçmenin ikinci turda 11 milyona çıkması, yüzde 3 seçmenin daha gitmemesi tahlil edilecek.

Yine seçmenini bloke amacıyla nefret dilli “kutuplaştıran ayrıştırıcı kimlik siyaseti”yle, baskıyla, devlet imkân ve araçlarının tepe tepe kullanılmasıyla baştan sona âdil olmayan seçimde her türlü haksızlıkla milletin gerçek gündeminin karambola getirilmesi tartışılacak.

SEÇİM DEĞİL, DEVASA OPERASYON!

Seçim sonuçlarının açıklanmasının daha ilk saatlerinde seçmene hitabı, partili Cumhurbaşkanı’nın milleti bölüp parçalayan tahkir siyasetinin süreceğini gösteriyor.  

Zira ekonominin çöküşüne, depremdeki başarısızlığa, fahiş zamlara, ağır vergilere, yüzde 150’leri bulan hiper enflasyona, sefalete, yoksulluğa; dövizin yüzde 400 katlanmasına, yüzde 60-65’lere yükselen kat kat faize, işsizliğe, yüz binlerce işyerinin kapanmasına, yüzde 20’leri aşan işsizliğin vahim boyutlara ulaşmasına, yirmi beş milyonu bulan haciz ve icra dosyalarına rağmen aynı sonuçların tekrarlanması, “iktidar cephesi”nin beslendiği “düşmanlaştırma oyunu”nu sonuna kadar oynandığını ele veriyor.

Yolsuzlukların, hırsızlıkların, ihaleye fesad karıştırmanın, yandaşları kayırmanın, liyakatsizliğin, partizanlığın, milletin malına çökmenin, yağmanın, gasbın konuşulmaması ve toplum barışını tahrip etme pahasına her türlü tahrike ve kışkırtmaya başvurulmasıyla insanların bir defa daha yanıltıldığı ortaya çıkıyor.  

YILMADAN VE SİNMEDEN

Ama seçim kampanyasında sürekli tehdit eden, suçlayan, parmak sallayan tehditlerle, şantajlarla muallel kara propagandaya milletin yarısına yakınının kanmaması on ay sonra yapılacak mahalli seçimler öncesinde “tek kişilik otoriter ucûbe rejim”e karşı “güçlendirilmiş parlamenter sistem” ve “demokrasi hedefi”ni, Meclis hâkimiyetini, hukukun üstünlüğüyle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamanın, ekonominin ıslahı için demokratik istikrarı vurgulamanın önemini ortaya koyuyor.

Bu açıdan “millet ittifakı”nın yılmadan, sinmeden, haksızlığa ve hukuksuzluğa, yalana, şantaja, iftiraya teslim olmadan “demokrasi yolculuğuna, hak ve hukuk mücadelesine devam” mesajı fevkalâde ehemmiyet taşıyor…