"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neden OHAL’de “baskın seçim”?

Cevher İLHAN
20 Nisan 2018, Cuma
Daha “uyum yasaları” çıkarılmadan ortaya atılan jet “baskın seçim”, aslında Türkiye’nin ekonomiden dış politikaya birçok alanda krizle tıkanıp yönetilemediğinin açık itirafı.

Oysa daha 14 gün önce, “erken seçimin Türkiye’yi uluslar arası alanda zâfiyetle itibarsızlaştırıp içte ve dışta terörle mücadeleyi akamete uğratacağı”nı belirten Bahçeli, “asla razı olamayız” demişti.   

Keza Erdoğan, bütün açıklama ve mitinglerde, halka karşı “Kesinlikle erken seçim filân yok” taahhüdünde bulunmuş; kurmaylarına da “Kapatın artık bu konuları, gündemden çıkarın. Çünkü bu tartışmalar en çok da ekonomiye zarar veriyor” uyarısı yapmıştı. Partisinin il ve ilçe kongrelerinde seçimlerin zamanında yapılacağını deklare etmişti.

Kısacası, “erken seçim”i kesin bir dille yalanlayan iktidar cephesi sözcüleri, süreçte, hep “sistemin işlediği”ni, “uyum yasaları” çıkarılmadan Türkiye’yi “erken seçim” gündemine sokmanın “dış güçlerin tuzağı” ve felâkete sürükleyecek bir “hıyânet” olduğunu ileri sürdüler.

Peki, ne oldu da milletin önünde defalarca teyid ettikleri bütün bu vaad ve taahhütlerden alelâcele yüz seksen derece çarkla caydılar?” 

NE OLDU DA “TAAHHÜT”TEN DÖNÜLDÜ?

Sürece baktığımızda, öncelikle dolar ve euronun önlenemeyen yükselişiyle akaryakıttan gıdaya, iğneden ipliğe her şeye zam üstüne zamla, işsizliğin kat kat artmasıyla, yüz binlerce işyerinin kepenk kapatmasıyla açığa çıkan ve ekonomide hızlanan kötü gidişi görüyoruz. 

Nitekim “ekonomik tetikçiler”den, “fren tutmayıp artış gösteren döviz fiyatları”ndan yakınan Bahçeli’nin “Türkiye’nin bu ağırlık altında daha fazla kalması, 3 Kasım 2019’a kadar bugünkü şartlar altında dayanması mümkün değildir” ikrarı kırılgan vaziyeti özetliyor. 

Diğer yandan “baskın seçim” telâşında, “kimyasal saldırı’ bahanesi”yle ABD-İngiltere ve Fransa’nın Müslüman komşu Suriye’yi bombalaması”nın “geç kalınmış doğru bir saldırı” olarak resmen desteklenmesiyle, iki hafta önce Ankara’da teyid edilen, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve birliğini “siyasî çözüm”le teminat altına alan “Astana ve Soçi süreçleri”nin tasfiyesiyle, Afrin’in ardından “Menbiç ve Fırat’ın doğusu hedefleri”ni peşinen ıskartaya çıkaran dış politika fiyaskolarının etkili olduğu görülüyor. 

Ayrıca OHAL KHK’larıyla yüz binlerce kamu görevlisinin sahte ihbar ve istihbarat jurnalleriyle, iddianâmesiz, yargısız ihrâç edildiği, mahkemede beraat ve tâkipsizlik kararı alanların işlerine iâde edilmediği, elli bin vatandaşın yargısız infazla tutuklandığı, ayyuka çıkan haksızlık ve hukuksuzluklarla mağduriyetlerin sürdüğü; AB raporuyla “Türkiye’nin demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, insan hak ve hürriyetlerinden dev adımlarla uzaklaştığı”nın bildirildiği vartada, hukuk ve adalet bütünüyle çıkmaza girmiş.  

TÜKENİŞİN SONUÇLARI ÖTELENİYOR...

Tesbit şu ki, on altı yıllık AKP iktidarınıyla gelinen noktada, Türkiye’yi ekonomiden dış politikaya, et ve saman ithaliyle tarımdan TEOG garabetiyle ve üniversitelerdeki garip olaylarla eğitime, toplumun kat kat artan cinnet ve cinâyetlerle sosyal bunalıma sürüklenmesine karşı çâresiz kalınmış.  

Bundandır ki, Suriye ve Irak başarısızlığından, “toplumsal, ekonomik ve çok sayıda menfi faktörleri, kontrol edilmeyen beklenmedik gelişmeler”i nazara veren Bahçeli ile yarım saat görüşen Erdoğan’ın, “Türkiye’nin önündeki belirsizlikler”den dolayı baskın seçim kendi ifadeleriyle “mecburiyetle âciliyet kesbediyor.”

Millet irâdesinin tecellisinin önüne bariyerler koyan, önseçim ve tercihin olmadığı, adayların genel başkan sultasınca belirlendiği, 12 Eylül’den kalma antidemokratik “darbe yasaları”yla, temsilde adâleti berhava eden yüzde 10 barajla, seçim güvenliğini muallel hale getirip âdil ve dürüst seçim zeminini yok eden ve gece yarısı oldubittiye getirilen “baraj ittifakı”yla 7. kez uzatılan OHAL ağır baskısı altında iki ay içinde “apar topar seçim”e gidiliyor.  

Ve bu telâş ve panikle siyasî iktidar, ekonomik çöküşün, dış politikada kaybedişin, özellikle akıbetsiz “Suriye fiyaskosu”nun, her gün şehitlerin geldiği devam eden terörün, demokrasi, hukuk ve adâletteki tükenişin vahim sonuçlarını “emrivaki seçim” sonrasına öteliyor. 

Bir defa daha bir dizi siyasî komplo ve kumpasla iktidar koltuğunda kalma hesâbına…

Okunma Sayısı: 4999
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı