Sahabeler, Peygamberimizin (asm) örnek hayatını, sonraki nesillere aktaran mümtaz, seçkin insanlardır.
Amaçları Hazret-i Muhammed’in (asm) sünnetini gelecek nesillere, insanlara taşımaktır. Bu büyük şahsiyetler Kur’ân’ın nüzulüne, indirilişine de şahitlik etmişlerdir. Soruları ile âyet ve sûrelerin kapalı ifadelerinin açılmasına vesile olmuşlardır. Birbirleriyle karşılaştıklarında selâmdan sonra ilk sözleri: ‘Peygamberimiz (asm) ne buyurdu? Haberin var mı?’ olurdu. Fedakârlıkta ve İslâm’ı yayma konusunda o derece ileri gittiler ki, günlerdir açken, ellerine geçeni kardeşleri ile paylaştılar. Peygamberimizin (asm) sevgisi onlarda zirveye çıktı. Çağlara örnek oldular. Bulundukları Asr-ı Saadet asrı haline getirdiler. Canımız ve malımız Sana (asm) feda olsun Ya Resululllah (asm) diyebildiler.
Sünnete bağlılıkta eşsiz kimselerdi. Daima Resulullah’ın (asm) peşinden gittiler. İslâm’ı samimiyet ve ihlâsta çok ileri idiler. Bu yolu sıkı sıkıya takip ettiler. Peygamberimizle (asm) sohbet iksiri son derece tesirli idi. Adeta Hazret-i Muhammed’in (asm) rengine bürünüyor, o Nur ile boyalanıyorlardı. Huyları değişiyor. Sahabe rütbesi ile rütbeleniyorlardı. Çünki Onlar, Peygamber Efendimizin (asm) eğitiminden geçmişlerdi. Çünki onların gözü, gönlü, aklı ve kalpleri sadece Allah, Peygamber (asm) ve İslâm sevgisi ile dolu idi. Ali İmran Sûresi 110. âyette övülen insanlardı. Daha sağlıklarında, 10 tanesi Cennetle müjdelenmişlerdi. Kur’ân’ı, sünneti, hadisleri onlar koruyup muhafaza ettiler.
Çoğu Medine’de hurma dalları ile örtülü, Ravza-ı Mutahhara’nın avlusunda yaşadılar. Ashab-ı Suffa oldular. İslâmiyeti dünyanın dört bir tarafına yaydılar. Daha önce kız çocuklarını diri diri toprağa gömen bu insanlar; İslâm’la şereflenince karıncayı dahi incitmediler. Bütün işlerinde Allah’ın rızasını esas aldılar. Peygamberimizin (asm) yol arkadaşları olan bu insanlar, İslâm Ümmeti’nin de çekirdeğini meydana getirdiler. Asla yalana tenezzül etmezler. Zaten çok konuşmazlardı.
Kur’ân-ı Kerîm okunmasından ve manasının anlaşılmasından, Resulullah’ın (asm) hadisi şeriflerinin nakledilip öğrenilmesinden haz alırlardı. Allah’ın rızasını kazandıran ilimlerden bahsederlerdi. Bunlar haricinde konuşmayı çirkin görürlerdi. Cenab-ı Hak bizleri onların yolundan ayırmasın.