"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

ABDÜLMELİK SASCHA BROCK: İSLÂM BENİ SEÇTİ, GERÇEKLERİ BULDUM

05 Eylül 2012, Çarşamba
Müslüman olduktan sonra hayatımın bir anlamı olduğunun farkına vardım... Sanki yeniden doğmuş gibiydim. Enerji doluydum. Bambaşka bir duyguydu. Hayatta bir daha olmaz. Hatta ilk Müslüman olduğum o birkaç gün sanki ulvî bir dünyada uçuyordum. Sanki başka bir dünyada yaşamaya başlamıştım.

ABDÜLMELİK SASCHA BROCK: İSLÂM BENİ SEÇTİ

Selamünaleyküm.
Adım Sascha Brock. Müslüman olduktan sonra Abdülmalik ismini aldım. 1971 Almanya-Gesenkirchen doğumluyum. Hıristiyan-Katolik dinine bağlı bir aileden gelmekteyim.
Ben Katolik bir evde büyüdüm ve o şekilde yetiştirildim. O dönem dinî eğitimimde anne-babamın çok etkisi olmuştur. Dinî bilgim çok olmasına rağmen dini az yaşayan birisiydim. Dünya ile ilgili düşündüğüm her şey Hıristiyanlık üzerine kuruluydu, ama dindar bir Hıristiyan gibi yaşamıyordum.
Liseyi bitirdikten sonra meslek okuluna gittim ve orada ekonomi ve bilgisayar eğitimi aldım. Daha sonra marangozluk dahil pek çok iş yaptım. Müziği çok seviyordum. Geçimimi bu işten karşılamak için müzik ve dans organizasyonları düzenledim. Başarılı olmama rağmen ekonomik sebepler yüzünden o işi bırakmak zorunda kaldım.

MEDYADAKİ İSLÂM KARŞITI PROPAGANDA

İslâm dini ve Müslümanlarla ilgili aslında çok şey bilmiyordum. Sadece bize medyanın anlattıkları kadarını biliyordum. Fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, İslâm dini Almanya′da iyi bir şey olarak gösterilmiyor.
Meselâ; Pakistan′daki veya diğer İslâm ülkelerindeki kötü olayları hep İslâm′la ilişkilendiriyorlardı. Ve böylece toplum İslâmiyet hakkında çok olumsuz bir bakışa itiliyordu. Ancak ben İslâm′ın kötü bir din olduğunu düşünemiyordum. Çünkü benim Türk arkadaşlarım vardı ve onlar hiç de kötü insanlar değillerdi. Aksine cana yakınlıkları Almanlara göre mükemmel bir seviyedeydi. Herkese karşı çok saygılıydılar. Onlara misafirliğe gittiğim zaman sevgilerini ve samimiyetlerini hemen hissediyordum. Bugün bunu daha iyi anlıyorum ki; İslâm hakkında anlatılanlar, özellikle burada televizyonlar tarafından anlatılan herşey bir uydurmaca. Gerçek İslâm′ı değil de "politik oyunlarını" İslâm olarak bize yutturmaya çalışıyorlar.

BEN İSLÂMI DEĞİL, İSLÂM BENİ SEÇTİ VE ŞEREFLENDİRDİ
İslâm′ı nasıl seçtim konusuna gelince; şunu itiraf etmeliyim ki, İslâm beni seçti ve beni şereflendirdi şükürler olsun.
Bana hayat veren bu olay nasıl gerçekleşti şimdi size onu anlatayım:
Çalıştığım zaman benim gibi çalışan ya da üniversitede okuyan kişilerle bir evde oturuyordum. Bir gün bir genç taşındı bizim eve. Güçlü kişiliğiyle dikkatimi çekmişti. Ortak bir mutfağımız vardı. İşten sonra yemeklerimizi birlikte yerdik. Bir gün orada onunla sohbet ederken "Sen neye inanıyorsun?" diye sordum. O da hemen "Ben Müslümanım" dedi. "Ama sen Almansın nasıl oluyor bu?" dedim?
Bana Şeyh Nazım′la karşılaştığını ve onunla konuştuğunu söyledi. Bu adam İslâm′ı anlatıyor ve doğruları söylüyordu. Kalbimde bir kıvılcım oluştu. Kaldığımız ev kalabalıktı ve rahat edemiyorduk. Daha sonra birlikte bir ev tuttuk. Aynı meslekten olduğumuz içinde uyumluyduk. İkimiz de marangozduk. Erken gidip geç geliyorduk. Daha da iyi arkadaş olmuştuk. Onun sayesinde İslâm′a olan ilgim artmıştı. Bazen, o odasında namaz kıldığı zaman onun odasında oturuyor ve namazı bitene kadar onu bekliyordum.
Bir gün ben eve geldiğimde odasında zikir yapıyordu. Bitince, "Sen ne yapıyorsun?" dedim. Bana zikir yaptığını söyledi. Ben zikrin ne olduğunu bilmiyordum. Ona ne olduğunu sordum. Bana "bir çeşit derin düşünme, Allah′ı düşünme şekli olduğunu" söyledi.
Açıkçası bu yaptığı zikir kulağıma çok hoş gelmişti, hatta kalbimi ferahlatmıştı.
 Arkadaşıma "Ben de yapabilir miyim?" dedim. O da "Bir daha ki sefere birlikte yaparız." dedi. Tam bir hafta sonra Perşembe akşamı beni çağırdı ve birlikte zikir yaptık. Çok güzeldi. Artık sık sık zikir yapmaya başlamıştık. Bir kaç arkadaş daha katıldı bize. Zikir yaparken çok mutlu oluyordum. Bana bir gün sen de bizimle gel cemaatle birlikte yaparsın dedi. Lüneburg′daki cemaat her Perşembe hep birlikte zikir yapıyorduk. Az kişiyle yaptığımızda bile çok güzel oluyordu. Çok kişiyle yapınca daha da güzel oluyordu.
Günden güne hayatım değişiyordu. Bir kaç işim yolunda gitmemişti, ama mutsuz değildim. Çünkü çok iyi arkadaşlarım vardı.
Ama yine de benim hayatımda bir boşluk vardı. Buna karşı ne yapabilirim diye düşünürken elime İslâm′la ilgili bir kitap geçti. Birisi bana "Bir sorun olduğu zaman bu kitabı aç parmağını bir yere tut, cevabı orada yazıyor." dedi. Ben de onun dediği gibi yaptım kitabı açtım ve parmağımı bir yere tuttum.
Orada, "Her insana manevî bir lider lâzım." yazıyordu. İslâm beni dâvet ediyordu, ama ben onu kabul etmiyordum sanki. Bir şeyler yapmam gerekiyordu.
Arkadaşlarımdan Nakşibendîler hakkında çok şey dinlemiştim. Anladım ki, benim için İslâm′ı kabul etmenin yolu Nakşibendîlerden geçiyordu. O zamanlar Nakşibendîlerin Ramazan ayında Londra′da bir araya geleceklerini öğrendim. Bu beni çok heyecanlandırmıştı. Arkadaşıma ben, "Müslüman olmak, seninle birlikte Londra′ya gitmek istiyorum" dedim. O da çok memnun oldu ve hemen kabul etti. Gideceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyordum.
Bir ay sonra Ramazanda otobüsle Londra′ya gittik. Eskiden kilise olarak kullanılan, şu an ise cami olarak kullanılan büyük bir yerdeydik.
Camide yaklaşık bin kişi vardı. Şeyh Nazım oraya geldi. Her akşam namaz kıldırıyordu. Beni onun yanına götürdüler. Benim için çok yabancı ve yeni şeylerdi orada yaşadıklarım. Çok duygulu anlardı. Hatırladıkça ürperiyorum. Onun yanına gidince nefesim kesildi konuşamadım bile. Kardeşim Şemsettin ona, benim onun öğrencisi olmak istediğimi söyledi. O da hemen kabul etti ve ben orada Kelime-i Şahadet getirdim. Herkes birbirinin sağ omuzundan tuttu ve benimle birlikte hepsi şahadet getirdi. Çok güzel ve tarif edilemez duygular yaşadım. Bu benim İslâm′a giriş hikâyemdir.

HIRİSTİYANLIKTA OLMAYAN "GERÇEKLER"İ İSLÂM′DA BULDUM
Evet ben İslâm′ı seçmemiştim, İslâm beni seçmiş ve beni şereflendirmişti. Aslında her şey yüce Allah′ın takdiri. Ben de pek çok Alman gibi; Hıristiyan bir ailede büyüdüm. Annem ve babam din konusundaki eğitimime çok özen gösteriyorlardı. Bana her gün hikâyeler anlatıyorlardı. Benim için Hz. İsa ve getirdiği mesaj çok önemliydi. Ama kafamdaki Hıristiyanlıkla ilgili sorulara o zamanlar bir türlü cevap bulamıyordum.
"Hz. İsa haçta öldüğü için bizim hiç günahımız olmayacak, hepsi gidecek" diyorlardı. "Neden Hz. İsa haçta ölüyor ve bizim bütün günahlarımızı alıyordu? O zaman bizim sorumluluğumuz ne olacak?" gibi sorulara bir türlü cevap bulamamıştım.
Kilisede anlamadığım bir şey daha vardı: "Hz. İsa, Allah′a eşittir" deniliyordu. Bu asla gerçek olamazdı. Allah tek bir ilâh olmalıydı. "İnsanlara kendisini göstermek için bir insan olarak yeryüzüne inmiş" olabileceğini kafam almıyordu. İşte bu tür cevabı olmayan sorular benim Hıristiyanlığın bozulmuş bir din olduğunu düşünmeme sebep olmuştu. Ama İslâm′da aradığım her sorunun cevabını buldum.
 Allah′ın bize sorumluluk verdiğini düşünüyordum. Gidebileceğim en mantıklı yol İslâm′dı bana göre. Başka bir kurtuluşum yoktu. Hıristiyan kilisesinde inanç ve maneviyat yoktu, ibadet eksikti. Allah′ı yaşamak lâzım. O bir insan değil ki. O′nu göremiyoruz, O′nun için ibadet etmemiz gerekiyor. Bunlar beni düşündürdü ve İslâm′a yönlendirdi. Hıristiyanlıkta olmayan "gerçekler"i İslâm′da buldum. Artık sonsuz gerçekle buluşmuş ve onunla şereflenmiştim.

İSLÂM HAYATIMI TAMAMEN DEĞİŞTİRDİ
Müslüman olduktan sonra hayatımın bir anlamı olduğunun farkına vardım... Sanki yeniden doğmuş gibiydim. Enerji doluydum. Bambaşka bir duyguydu. Hayatta bir daha olmaz. Hatta ilk Müslüman olduğum o birkaç gün sanki ulvî bir dünyada uçuyordum. Sanki başka bir dünyada yaşamaya başlamıştım. Hayatım tamamen değişti. İslâmî ilimlerle de daha çok ilgilenmeye başladım. "Allah′ın ve yarattığı dünyanın" ne anlama geldiğini öğrendim. Allah her şey demekti. O′ndan geldik ve yine O′na döneceğiz. Dünyanın şehvetine kapılmayacağız. Hayatım tamamen değişti. Yeni şeyler öğrenmem gerekiyordu.

NAMAZ VE KUR′ÂN KALBİ AÇIYOR
Hiç unutamam, Müslüman olduktan sonraki yaptığım ilk ibadet yatsı namazını kılmak oldu. Hemen bütün ibadetlerimi yapmaya başladım. Oruç da tutuyordum. Kur′ân-ı Kerim′deki sûreleri zaten biliyordum. Müslüman olduğum için çok mutluydum. Namaz kılarken de sevinç doluydum. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ o duyguları hissediyorum. Bana göre namaz beni Allah′a yöneltiyor ve beni dünyadaki şeylerden uzaklaştırıyor. Seccadenin üzerinde namaz kılarken aklıma uçan halı hikâyesi geliyor. Namaz kılınca sanki uçuyorum. Beni dünyadan kaldırıyor. Biliyorum ki geri geleceğim; ama yinede mutluyum, çünkü namaz süresince Allah′ın yanında oluyorum. Namazın anlamı benim için bu.
Kur′ân-ı Kerim′in okunuşunun benim için büyük bir anlamı var. İlk defa Kur′ân-ı Kerim′i, Ramazanda okunurken dinlemiştim. Kur′ân′ı dinlemek çok güzel. Kalbi açıyor sanki. Ben bunu çok seviyorum. Hıristiyanlar da böyle bir duygunun zerresini dahi bulamazsınız. Kur′ân dinlemek veya okumak da, namaz kılmak gibi en güzel ibadetlerden birisi.

HAC OLGUNLAŞMA YERİ
Elhamdülillah 1989′da hacca gittim. Hacda tabiî olarak pek çok güzel olay ve güzel deneyimler yaşıyorsunuz. Oraya gidince tatile gitmiş gibi olmuyorsunuz. Bence orası biz Müslümanlar için özellikle benim gibi Batıda yaşayıp sonradan Müslüman olanlar için tam bir "olgunlaşma" yeri. Orada gerçek şeyler yaşıyorsunuz. Orada kardeşlerimiz tarafından çağrılıyoruz. İstanbul′dan otobüsle Mekke′ye gittik. 40 gün sürdü haccımız. Mekke′de ve Medine′de yaşadığımız şeyler çok güzeldi. Bunlar anlatılmaz yaşanır. Herkese özel deneyimler var orada. Herkesin oraya gidebilmesini dilerim.

YAKINLARIMIN TEPKİLERİ
İslâm′ı kabul edip, Müslüman olduktan sonra; ailemin büyük bir kısmı beni deli olarak gördü. Hiç anlamadılar. Bana düşman olanlar bile oldu. Annem de "Nasıl Müslüman olabilirsin?" dedi. Herkese anlattım. Nişanlım, yani evlenmek istediğim kişi hiç anlayamadı beni. Zaten ondan sonra da ilişkimiz de bitti. Beni tek anlayan ve pozitif tepki veren babaannem oldu. Ona gidip Müslüman olduğumu söyleyince, "Öyle mi oğlum, iyi yapmışsın." dedi. Ailemden gelen tek pozitif tepki oydu. Arkadaş çevremden aldığım tepkiler de farklıydı. Bazılarıyla hiç görüşmedim ondan sonra. Çünkü onlar kabul etmiyordu. Zaten beni anlayanlar da sonradan Müslümanlığı seçti Elhamdülillah.
İlk zamanlarda negatif tepkilerle başa çıkmak zor oldu. Çünkü ilk zamanlar İslâm hakkında fazla bilgim yoktu. Bana negatif bir şekilde sorular sordukları zaman o konuyu hemen araştırıyordum. Çok değişik şeyler soruyorlardı. Çoğunlukla beni provoke ediyorlardı. Ama o zamanlar daha gençtim. Şu an böyle şeylerle başa çıkabiliyorum artık. Şimdi onlar verdiğim cevaplar ve Hıristiyanlığın yanlışları ile ilgili anlattığım gerçeklerden korktukları için benden kaçıyorlar. Çünkü gerçeklerle karşılaşmaları onları rahatsız ediyor.
Pozitif tepkileri severek kabul ediyordum. Negatif şeylerle uğraşmak daha zor. Biriyle tartışmaya girip, ona İslâm′ı doğru şekilde anlatmaya değip değmeyeceğini anlayabilirsiniz. Dinleyiş şeklinden veya sorduğu sorulardan samimî olup olmadığını hissedebilirsiniz. Bazıları fikirlerinde o kadar sabitler ki, onlara ne kadar bilgi verirsen ver kalplerini doğrulara kapattıkları için bir faydası olmuyor. Dediğim gibi çoğu provokasyon olarak sizinle tartışıyor. Onlar bir şey öğrenmek için soru sormuyorlar. Yüce Allah bu zavallılara hidayet versin.

İSLÂMİYET, HADİSELERE BAKIŞ AÇIMI POZİTİF YÖNDE DEĞİŞTİRDİ
Etrafımdakilere daha saygılı olmaya çalışıyorum. Hangi dinden olursa olsun ister Budist, Yahudi, Hıristiyan ya da Müslüman; insanlarla daha iyi anlaşmaya çalışıyorum. Herkese iyi bir kardeş olmak istiyorum. Çünkü Allah′ın kimi seçeceği belli olmaz. Bunları hep yapmaya çalışıyorum. Herkese saygı göstermek, herkese yardım etmek, hayatta yapılabilecek küçük, ama anlamlı şeyler. Elhamdülillah, Müslüman olduktan sonra her şeye bakış açım pozitif yönde değişti. Para gibi dünyevî şeyler benim için artık önemli değil. Önemli olan gerçek bir insan olmak.

MÜSLÜMAN BİR EŞLE MUTLU BİR EVLİLİK
Bir arkadaşımın tanıdığı vasıtasıyla o zaman Fas′da bulunan eşimle ilk olarak internet üzerinden yazışmaya başladık. Uzun süre yazışıp telefonla görüştükten sonra onu görmek için Fas′a gittim. Bir başkasının nişan törenine katıldığımız bir esnada eşimle görüşüp anlaştık ve evlenmeye karar verdik. Sonra eşim Almanya′ya geldi ve evlendik. Elhamdülillah bir çocuğumuz oldu. Şu an serbest meslekle uğraşıyorum. Pazarlarda süs eşyaları ve takıları satarak geçimimi temin ediyorum. Mutlu bir evliliğim var. Boş zamanlarımda hobim olan fotoğraf çekmeye ve müzik yapmaya devam ediyorum.
 
BATININ PROBLEMLERİ VE GELECEĞİ
Bence Batı dünyasının aşılması imkânsız, büyük problemleri var. Ben Batı dünyasının yüz yıllardan beri sömürücü bir zihniyetle hareket ettiğini görüyorum. Her yerde savaştılar. Hiç iyi şeyler yapmadılar ve yapmıyorlar. Yapılan iyi şeyler ise genellikle özel insanların çabalarından kaynaklanıyor. Batının yöneldiği anlayış tamamen yanlış. Bence bu böyle devam etmeyecektir. Çünkü sadece para peşindeler. Bu hâliyle Batı ve bütün değersiz inançları patlamak üzere olan bir bomba gibi.
 
DÜNYANIN KURTULUŞU İSLÂMDA, MÜSLÜMANLAR TEMBELLİĞİ BİR KENARA BIRAKMALI
Aslında bütün dünyada yaşayan insanlığın tek kurtuluş çaresi İslâm. Fakat biz Müslümanların da unutmaması gereken çok önemli bir görev var burada: Bu güzel dinimizi dünyaya yayma konusundaki tembelliklerimizi bir kenara bırakıp, bütün gücümüzle mücadele etmek...
 
İSLÂM KARDEŞLİĞİ KUVVETLENDİRİLMELİ
Müslümanlar arasında bazı sorunlar ve noksanlıklar var. Bunlardan en önemlisi ise kardeşlik sorunu. Yüce Allah′ın kardeş olarak kabul ettiği bu Müslüman kitlenin arasında kardeşlik eksikliği görüyorum. Allah′ın bize bahşettiği bu kardeşliği gerçek anlamda idrak edemediğimizi düşünüyorum. Müslümanların birbirlerine daha fazla yardım etmeleri lâzım. İslâm dininin mensuplarının kurduğu çeşitli medeniyetler yaşadığımız şu son yüzyıla kadar çok ileri seviyedeydi. Batı dünyası barbarlığı yaşarken Müslümanlar medeniyetler inşa ettiler. Mimaride, bilimde, edebiyat da her konuda bu böyleydi. Bu, dinlerini yaşayarak kenetlenmiş ve kardeşliği zirvede yaşayan bir İslâm milletinin başarısıydı. Dolayısıyla tekrar güçlenmeleri, tekrar kenetlenip bir araya gelmeleri ile ilgilidir. Daha çok birbirimizi tutup birbirimize yardım edip Allah′a yönelmeliyiz. Ona kulluk etmeliyiz. Peygamberimizin (asm) bize dediği ve getirdiği mesaja göre yaşamalıyız. Hep Allah′ın kulu olduğumuzu, ona kulluk etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Müslüman kardeşlerimize yardımcı olmalıyız. Doğuda Batıda hiçbir Müslüman kardeşimizi yalnız bırakmamalıyız. Bunları yapmazsak İslâm kardeşliği zayıflar. Aslında İslâmiyet eksiksiz mükemmel bir din, fakat sorun şu ki bizler onu tam yaşamıyoruz. Saygı duyulması ve itaat edilmesi gereken tek gücün sadece yüce Allah olduğunu unutmamamız gerekiyor.
 
KUR’ÂN’A VE SÜNNETE GÖRE YAŞAMALIYIZ
Peygamberimizin (asm) bize öğrettiği şekilde Kur′ân′a ve sünnete göre yaşamamız lâzım. İslâmiyet sadece iyi bir düşünce, iyi yazılmış bir kitap değil; İslâm hayatın tamamını kapsayan bir hayat biçimidir. Onu yaşamamız lâzım ki o da yaşasın ve dünyaya sahip olarak insanlığa mutluluk getirsin. Yaşanan bir İslâm dünyaya hakim alabilir. Dünyada İslâm′la şereflenmeyi bekleyen insanlara İslâm′ı anlatma zorunluluğumuz her saniye hatırlanmalıdır. Aksi takdirde şu günahkâr yeryüzünde yaşanan ihanetlerin sorumluluğunu üzerlerimizden atamayız. Sadece adı Müslüman olanlardan değil, İslâmiyet′i hakkıyla yaşayan Müslümanlardan olmak zorundayız. Yüce Allah bizi İslâm′ı gerektiği gibi bilen ve yaşayan Müslümanlardan eylesin. Amin.  Esselâmu Aleyküm.
 
MUSTAFA ABLAK
Senarist - Yönetmen
Okunma Sayısı: 2310
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • hatice yılmaz

    30.10.2012 00:00:00

    bu programı izliyorum ve çok beğeniyorum. öğrencilerime de izletmek istiyorum. acaba mevcut bölümlerinin yayınlandığı bir site var mı? ya da nereden ulaşabilirim. öğrencilerimin de izlemesini çok istiyorum.

  • Sezai Mumcu

    5.9.2012 00:00:00

    Abdulmelik kardesin hikayesini ilgiyle okudum. Hikayenin evvela Almanca kaleme alindigini düsünüyorum. Sayet bu hikaye Almanca olarak Mustafa Ablak beyin elinde mevcutsa Yeni Asya International’da Almanca nesrolunmasi icin bizlere ulastirilmasi cok iyi olur. Bu tür hikayelerin Islama ilgi duyan Almanlar tarafindan okunmasina vesile olmak cümlesinden olarak bunun yapilmasinin gerekli oldugunu düsünüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı