"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yaz Kur'an kursları faydalı, ancak yetersiz!

Prof. Dr. İlyas Üzüm
24 Haziran 2025, Salı
Klasik din eğitimi “bilgi ve bilişim çağı” gençleri açısından çok yetersiz kalmaktadır. Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatları olmak üzere, Hz. Muhammed’in (asm) peygamberliği, Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğu, ahiretin gerçekliği bugünün gençlerine “varlık âleminin şahitliğinde, aklı ikna edecek tarzda sunulmalıdır.

Görüş - İlyas Üzüm
[email protected]

İnsanın merak ve öğrenmeye elverişli bir donanımda olması, varlığın bütün boyutlarıyla incelemeye değer bir kitap özelliği taşıması, hayatın sürekli dersler veren bir tür “okul” olması, vb. keyfiyetler düşünüldüğünde, eğitim ve öğretim ne belirli yaş aralığı ile ne özel mekânlarla sınırlıdır. Ne var ki, çoğu sefer insanlar resmî eğitim kurumlarından mezun olduklarında bu sürecin bittiğini düşünebiliyorlar. Yine eğitim yılı tamamlanıp yaz dönemi geldiğinde çocuklarımız veya gençlerimiz yeni eğitim yılı başlayıncaya kadar “öğrenme” sürecinin dondurulduğunu değerlendirebiliyorlar. Oysa Bediüzzaman’ın ifadesiyle,- “bu dünyaya taallüm ve tekemmül için gelen insan”  hayatın her safhasında, zaman her diliminde kendisini fizikî, bilişsel ve duygusal olarak geliştirme ve gerçekleştirme faaliyeti içinde bulunmalıdır. 

YAZ TATİLLERİ NASIL PROGRAMLANMALI?

Sözü çocuklarımızın yaz dönemi programlarına getirmek istiyoruz. Eğitimciler yaz dönemini değerlendirmek için her yaş grubuna uygun çeşitli programlar öneriyorlar. Bu programlarda altı çizilen tavsiyelerden birisi, her öğrencinin kendi eğitim seviyesi ve şartları açısından hedefler belirleyip hedeflerine uygun bir “yaz tatili programı” çıkarmasıdır. Bu programı hazırlarken herkes; dinlenme, gezme, eğlenme, zorlandığı derslerde eksikliklerini giderme, çeşitli hobiler geliştirme… gibi alanlarda belirlemeler yapmalıdır. Söz gelimi bazı aktiviteler planlanırken yararlı televizyon programlarını izleme, bilgi sayar ile çalışma, yakınları ziyaret, spor faaliyetlerine katılma, katkı sağlayacak gezilere zaman ayırma… gibi hususlar zikredilmektedir. Bu çerçevede meselâ, yabancı dili geliştirme, bir müzik enstrümanı kullanmayı öğrenme, bir spor dalı ile daha yakından meşgul olma gibi faaliyetlerin özel bir önemi olduğunu kaydetmek gerekir. 

YAZ KUR’ÂN KURSLARI

Bunlara ilâveten bizim dikkat çekmek istediğimiz bir faaliyet alanı ise insan olmamız hasebiyle manevî yönümüz, diğer bir ifadeyle ruhî tarafımızla ilgili eğitsel etkinliklerdir. Bunun öneminin farkında olan anne-babalar açısından, bu alanda en yaygın olan ve çoğu sefer yeterli zannedilen faaliyet çocukların camilerde “yaz Kur’ân kurslarına” gönderilmesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen bu kurslar 2025 yılı itibarıyla 30 Haziran-15 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Kurumdan yapılan açıklamaya göre 4-6 yaş, 7-14 ve 14-22 yaş gruplarına yarım gün veya tam gün olmak üzere farklı program seçenekleri sunulmaktadır. Geçtiğimiz yıl bu kurslara 2.5 milyon dolayında öğrencinin katıldığı, bu sene rakamların biraz daha artacağı tahmin edilmektedir. 

Bu kurslarla ilgili olarak Başkanlık bünyesindeki Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan kitapçıkta programın amacı şöyle ifade edilmektedir: “Katılımcılara Kur’ân-ı Kerîm ve temel dinî bilgiler öğretimi yanında, millî birlik ve beraberlik bilincinin geliştirilmesi, sevgi, saygı ve dostluk bağlarının güçlendirilmesi, vatan, millet, bayrak, şehitlik, gazilik gibi millî ve manevî değerlerin özümsetilmesi, bir arada yaşama sorumluluk ve bilincinin geliştirilmesi gibi değerlerin kazandırılması.”  Yedi aylık bir süreyi kapsayan programda, Kur’ân-ı Kerîm’i okuma, dualar ve sureler ezberleme yanında temel dinî bilgiler, İslâm’ın inanç esasları, ibadetler, ahlakî değerler, Hz. Peygamber’in (asm) örnek hayatından davranışlar vb. konuların öğretileceği belirtilmektedir. 

KLASİK METODLARLA DİN ÖĞRETİMİ YETERLİ Mİ?

Söz konusu kitapçıkta kaydedildiği şekliyle, programın genel amaçları, yapısı ve uygulama ilkeleri, -biraz daha ayrıntılı olarak- Kur’ân-ı Kerîm dersi ilke ve yöntemleri, temel dinî bilgiler öğretim ilke ve teknikleri, konular, kazanımlar ve açıklamalar incelendiğinde, -sahadaki uygulamalar bir tarafa-, nazarî olarak özellikle Kur’ân-ı Kerîm’i okuma açısından oldukça yararlı bir çerçevenin gözetildiği anlaşılmaktadır. İtikad, ibadet, ahlâk gibi temel dinî bilgilere gelince, burada klasik usul ve anlayışlara yer verildiği görülmektedir. 

İMAN ESASLARI AKLI İKNA EDECEK ŞEKİLDE ANLATILMALI

Bu konular yöntem olarak genellikle “kimlik” üzerinden ele alınmakta ve aklî temellendirmelerden büyük ölçüde uzak şekilde sunulmaktadır. İfade etmek gerekir ki, bu tür klasik anlayışlar “bilgi ve bilişim çağı” gençleri açısından çok yetersiz kalmaktadır. Daha açık belirtmek gerekirse, başta Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatları olmak üzere, Hz. Muhammed’in (asm) peygamberliği, Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğu, ahiretin gerçekliği bugünün gençlerine “varlık âleminin şahitliğinde, aklı ikna edecek tarzda, insaniyetimizin onaylayacağı argüman bütünlüğü içinde” sunulmalıdır. Öte yandan söz konusu programın “konular ve açıklamalar” kısmından anlaşıldığında göre ibadetle de daha çok fıkhî hükümler boyutu ile ele alınmaktadır. Fıkhî hükümlerin elbette belli bir önemi olmakla beraber namaz, oruç, zekat gibi ibadetler bugünün insanına özellikle temel insanî ihtiyaçlar ve vaz ediliş gerekçeleri (hikmet-i teşrîiyye) yönüyle anlatılmalıdır.

***

Bediüzzaman’ın anne-babalara çağrısı: Çocuklar ailede iman dersi almalı

RİSALE-İ NUR’DA İMAN VE İBADETLER

Kur’ân hakikatlerini içinde yaşadığımız ahir zaman insanına aklî bakımdan “ispat temelli” olarak sunan Risale-i Nur, gerek inanç konularını gerekse ibadetlere dair temellendirmeleri “dinî kimlik”in yahut “kültürel kimlik”in gereği olarak sunmamaktadır. Çünkü bu, kelimenin tam anlamıyla “taklit”tir. Taklit sınırlı olarak işe yarasa bile, gerçeği ancak “makul” bulduğunda onaylayabilecek biçimde yaratılmış olan insan mahiyeti, Kur’ân’ın izlediği metot ve yapay zekâ çağının çocukları olan gençlerimiz açısından yeterli olamaz. 

İşte Risale-i Nur başta Yaratıcının varlığı, birliği ve özellikleri olmak üzere ahirete iman, Kur’ân’ın Allah kelâmı olması, Hz. Muhammed’in nübüvveti gibi iman konularını; a) fizikî alemin şahitliği, b) vahiy gerçeği, c) insanlık tarihi boyunca akıp gelen nübüvvet hakikati, d) İnsanın fıtrî yahut vicdanî değerleri gibi inkârı mümkün olmayan bir temellendirme zinciri ile ispat etmektedir. Meselâ gökyüzündeki varlıklardan başlayarak her bir varlığın Yaratıcıya olan delaletini ifade eden Ayetü’l-Kübra Risalesi kâinatın şahitliğinde tam bir iman dersidir. Böyle iman dersi alan bir kimsenin şüphe ve tereddütlere düşmesi söz konusu olamaz. 

Yine meselâ başta öldükten sonra diriliş olmak üzere ahireti imanı yine kâinattaki delillerle gözümüz önünde âdeta resmeden Haşir Risalesi başka bir örneği teşkil etmektedir. Şuna da işaret edilmelidir ki Risale-i Nur iman hakikatlerini sadece aklî delillerle temellendirmekle yetinmemekte; usulü, üslubu, ihlâsı, samimiyeti, sıcaklığı, kucaklayıcılığı vs. dolayısıyla aynı hakikatlerin insanın akıl, kalp, ruh gibi bütün benliğine ve duygularına yerleşmesine vesile olacak bir yol takip etmektedir.

RİSALE-İ NURLAR’DA İBADETLERİN ANLAM VE HİKMETİ ANLATILIR

Öte yandan Risale-i Nur başta namaz ve oruç olmak üzere hamd, tesbih, dua, şükür, zikir, istiğfar gibi ibadetleri yine “anlamı, hikmeti, insan hayatına kazandırdığı olumlu sonuçlar” gibi açılardan işlemekte ve büyük bir ibadet şevki uyandırmaktadır. Meselâ namazın anlamını, kâinattaki gözlemlerimizden anladığımız haliyle sonsuz Kudret sahibi olan Allah’ı tesbih ve hamd, tekbir ve sena, Onun sonsuz nimetlerine karşı şükür ve minnet boyutuyla anlattığı Dokuzuncu Söz örnek verilebilir. Yine Ramazan orucunun şahsî hayatımız, Allah’a şükür görevimizle ilgili taraf, sosyal bakımından ihtiyaç içinde olanları fark etme, nefsimizi eğitme gibi birçok hikmetlerine değinerek işlemekte ve bu ibadete karşı büyük bir şevk uyandırmaktadır.

ÇOCUKLAR AİLEDE İMAN DERSİ ALMALI

İfade ettiğimiz gibi çocuklarımız için yaz Kur’ân kursları özellikle Kur’ân okumayı öğrenme, bazı dua ve sureleri ezberleme açısından faydalı olmakla beraber hem tahkikî iman eğitimi, hem imanın yaşanması açısından ailenin büyük önemi vardır. Çocuklarımız hem Risale-i Nur’u okuyarak, hem de ailede bunun yaşandığını görerek sağlıklı bir dinî donanım ve bilince ulaşabilir. 

Bediüzzaman âdeta bir çağrı yaparak şöyle demektedir. “…Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkanlarını ruhuna alabilir. Âdeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Ahirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur, ‘Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?’ der. 

Bediüzzaman mektubun devamında da şunları dile getiriyor: “İşte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardır ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenatı ile onların defter-i a’maline vefatlarından sonra hasenatı yazdırmakla ve ahirette onlara derecesine göre şefaat etmekle bahtiyar evlâd olurlar.”  Görüldüğü gibi Bediüzzaman burada hem çocuğun ailede kuvvetli bir iman dersi alması gerektiğine, hem de anne-babasını dindar görmesinin önemine dikkat çekmektedir. Dolayısıyla çocukların eğitimi sadece onları belli kurumlara göndermekle sınırlı olmayıp anne-babalarının imanı yaşamaları ve ibadetlerini yapmaları ile doğrudan ilgili olduğu görülmektedir. 

Sonuç olarak; çocuklarımızın yaz dönemini değerlendirmeleri için hazırlayacağımız tatil programına öteki faaliyetlerle birlikte, hem yaz Kur’ân kurslarına gönderme planını koymalı, hem de evde “kuvvetli iman dersi” almalarını temin için Risale-i Nurları daha fazla okuma imkânları sağlanmalı, hem de evlerimiz imanın yaşandığı mekânlar olma vasfını daha parlak şekilde yansıtmalıdır.

Okunma Sayısı: 293
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı