Medine’de bulunan Mescid-i Nebevî, Peygamber Efendimiz’in (asm) kabrinin bulunduğu mübarek bir yer olup Mescid-i Haram'dan (Kâbe’nin de içinde bulunduğu alan) sonra, yeryüzündeki mescidlerin en faziletlisidir. Burada bolca salavat getirmek sünnet olmakla birlikte rahmetin de celbine vesiledir.
Salat ya da çoğulu olan salavat; dua, istiğfar, rahmet gibi manalara gelmektedir. İnsan, Allah’ın af ve rahmet kapısını en güzel bir şekilde salavat ile çalar. Keza salavat; Allah’ın, rahmet ve inayetiyle kusur ve günahlara mağfiret etmesi demektir.
“Hazîne-i rahmetin en kıymettar pırlantası ve kapıcısı zat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm olduğu gibi, en birinci anahtarı dahi ‘Bismillahirrahmanirrahim’dir. Ve en kolay bir anahtarı da salâvâttır.”1
Salavatı çokça getirmenin ve salavatla beraber selamı da zikretmenin hikmetini Üstad Bediüzzaman Hazretleri, şöyle izah eder: “O zat (asm) umum ümmetinin saadetiyle alakadar ve bütün efrad-ı ümmetinin her nevi saadetleriyle hissedardır ve her nevi musibetleriyle endişedardır. İşte, kendi hakkında merâtib-i saadet ve kemalat hadsiz olmakla beraber, hadsiz efrad-ı ümmetinin, hadsiz bir zamanda, hadsiz enva-ı saadetlerini hararetle arzu eden ve hadsiz enva-ı şekavetlerinden müteessir olan bir zat, elbette hadsiz salavat ve dua ve rahmete layıktır ve muhtaçtır.”2
Peygamberimizin (asm) ismi anıldığı zaman salavat getirmek vaciptir. Zira Cenab-ı Hak, Kur’ân'da: “Muhakkak ki Allah ve melekleri peygambere hep salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selam verin.”3 buyuruyor.
“Ehl-i İslâmın ve nev'-i beşerin medar-ı fahri ve bütün mevcudatın sebeb-i hilkati ve bütün füyuzat-ı İlahiyenin mazharı o âlî Peygamber”4 de kendisine getirilen salavatlardan aldığı manevî kuvvetini ve hakkını mahşer günü ümmetine karşı gösterecek, onların affına vesile olacaktır.
Bu mazhariyetin azamîyet derecede inkişaf ve inbisat ettiği yerlerden biri “Cennet bahçelerinden bir bahçe”5 olan Ravza-i Mutahhara (Peygamberimiz’in kabri ile minber arasındaki alan)’dır.
Ravza-ı Mutahhara'daki Cennet Bahçesinin, nasıl Cennet Bahçesi olduğuyla alâkalı bazı âlimlerin muhtelif izahları söyledir: İmam Malik ve onun gibi düşünen bazı âlimlere göre: “Bu bahçe gerçek bir Cennet Bahçesidir ve ahirette Cennete nakledilecektir”6.
Sair bazı âlimlere göre ise Resul-i Ekrem ‘in (asm): Cennetin “anaların ayakları altında”7, “kılıçların gölgesinde bulunduğuna”8 ve “hasta ziyaret eden kimsenin Cennet Bahçelerinden bir bahçede”9 olduğuna dair sözleri veya güzel geçen bir gün için, ”Bugün Cennet günlerinden biriydi”10 denilmesi gibi mecazi manalar ifade ettiği gibi “Cennet Bahçesi”nde de yapılan ibadetler sebebiyle rahmetin inmesi neticesinde insana mutluluk vermesi açısından Cennete benzer mana ifade eder demişler.
Dolayısıyla “Cennet Bahçesi”nde yapılan dualar en mühim bir vesile-i icabe-i dua olmasından buranın nuranî atmosferinde; salavat, istiğfar, tilavet-i Kur’ân, namaz ve ihlâsla yapılan bir tövbe ile Allah’ın rahmet kapılarını sonuna kadar aralama fırsatıdır.
Sair bir Cennet Bahçesi olan ve tüm peygamberlerin ümmetlerini fitnesinden istiaze ettiği Deccal ki: “Deccal’ın beraberinde bir cennet ve bir cehennem vardır. Onun cehennemi bir cennet, cenneti de bir cehennemdir.”11 Ve “Deccal'ın yalancı cenneti ise, medeniyetin cazibedar lehviyatı ve fantaziyeleridir.”12
Deccal’ın yalancı cenneti (hakikatteki cehennemi) olan medeniyet fantaziyelerinin aldatıcı ve uyutucu olduğu bu zaman diliminde nefis ve şeytana mukabil ihlâsla yapılan ibadetler büyük bir rüçhaniyet derecesinde bir vaziyet aldığından Deccal’ın yalancı cehennemi (hakikatteki cenneti) zamanında yapılan ibadetler de vesile-i icabe-i dua’dır.
Hz. Peygamber Efendimiz’e (asm) muhabbet ve bağlılığımızı ifade etmek, bizim için hem dünyada hem ahirette rahmet vesilesi olacaktır.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, 14. Lem'a, 2. Makam.
2- Mektubat, 24. Mektup, 1. Zeyl.
3- Ahzab Suresi: 56.
4- Tarihçe-i Hayat, Isparta hayatı.
5- Buhârî, Fadlı Salati Mescidi Mekke, 5; Müslim
6- Semhûdî, Vefâ'ül-Vefa' bi-ahbâri dâri'l-Mustafâ
7- İbni Hanbel, V, 198; Nesâî, Cihad, 6
8- Müslim, İmara, 146
9- İbnü'l-Esîr, en-Nihaye, 1/493; Semhûdî, 2/164
10- Müslim, Birr 40, (2568)
11- Müslim, Fiten, 104,109; İbni Hanbel, 5/383
12- Mektubat, 15. Mektup.