"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

DP canlanırsa millet yine oraya itibar eder ve yönelir

06 Ekim 2015, Salı
Avundukluoğlu: Bu partinin adı orada duruyor. Eğer orada iyi bir faaliyet gösterilirse, iyi bir ses getirirse bu milletin yine oraya yöneleceğini, itibar edeceğini düşünüyorum. Çünkü fazlasıyla ihtiyaç var…

DYP Kırıkkale eski milletvekili ve TBMM Fâili Meçhul Siyasî Cinâyetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu ile Demirel’in demokrasi ve hukuk mücadelesini konuştuk: 

CENÂZESİ TAM HALK ADAMININ CENÂZESİYDİ

Gerçek şu ki, o ezikliğe karşı Süleyman Bey’in cenâzesi gerçekten bir halk adamının, Müslüman bir liderin cenâzesine yakıştı. İmanlı, dini bütün, dindarların, şuurlu muazzam halk kalabalığıydı. Bir Müslümanın tavrı ve hareketi nasılsa onu ortaya koyan nezih bir kalabalıktı. 

Hem kalabalık vardı, hem de İslâm’ın emrettiği şekilde hem sükûnet, hem ciddiyet, hem asâlet, hem de Allah’ın rahmetine tevdi şekli vardı. Hem Ankara’da Kocatape’de, hem Isparta İslâm Köyü’nde…

Düşünün; Cumhurbaşkanlığı 2000 yılında son bulmuş. Sene 2015. Aradan 15 sene geçmiş. Bugün 20 yaşındaki gençler o zaman 5 yaşında. Ama gençler doluydu orada. İnsan ölünce herkes ölümü hatırlıyor, ölen kişiyi değerlendiriyor ve yaptıkları gözünün önüne geliyor. Bakıyor ki Süleyman Demirel haksızlık yapmamış, yolsuzluk yapmamış. Güniz Sokak’ta oturduğu evden başka mal varlığı yok. Onu da kardeşleri yaptı. Maaşından başka da bir geliri yok… 

TÜRKİYE’DE DIŞ DESTEK “OLUR” OLMADAN DARBE OLMAZ

Mâlûm bütün darbeler DP-AP-DYP misyonu silsilesine dayatılmıştır. Bu meyanda demokrasiyi inkıtaa uğratan darbe ve ara dönemlere demokratik direnç ve mücadelesine rağmen merhum Demirel hep itham edilmiştir. 28 Şubat sürecindeki tavrı dolayısıyla eleştirilmesi de bunlardan biridir. Bu konudaki kısa değerlendirmeniz nedir?

Ben o tarihte milletvekili değildim, ama siyaseti tâkip ediyordum. Türkiye darbe yapılması konusunda sürekli tehdit altındadır. Türkiye’de ihtilâle karar veren merciler, devletin içerisinde gözüktüğü kadar asıl güç dışarıdadır. Dışarıdan destek görmeden bu ülkede darbeyi kimse yapamaz. 

Biz ihtilâli yapanı ordu olarak görüyoruz. Ordu dış destek almadan darbe yapamaz. Dış desteği kurmadan, o irtibatları kurmadan, onlardan müsaade almadan o ihtilâl olmamıştır. 

27 Mayıs’ın arkasında da, 12 Eylül’ün arkasında da Amerika vardır. Ondan sonraki bütün girişimlerde de Amerika ile irtibat vardır. Darbeler, ara dönemler hep dıştakilerin oluru ile olmuştur. Orada “olur”u aldıktan sonra burada darbe olmaması mümkün değil. Peki “olur”u aldıkları halde yapamadıkları darbeleri Süleyman Demirel önlemiştir. 28 Şubat da bunlardan birisidir. 

Amerika, Türkiye’de siyaseten çok etkindir. 27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün arkasında Amerika vardır. Bu ülkede ihtilâl yaptırma gücünü elinde bulunduran gücün,”Türkiye’yi bırakalım da kendi halinde demokratik olarak yaşasınlar” diyeceğini düşünmeyelim. Kendi emrini, hâkimiyetini elinden bırakmamak için elinden geleni yapar… 

TÜRKİYE’DE, AMERİKA’NIN SİYASETTEKİ HÂKİMİYETİNİ ÖNLEYEN DEMİREL’DİR

Türkiye’de, Amerika’nın siyasetteki hâkimiyetini önleyen Süleyman Demirel’dir. Kesinlikle Türkiye’de demokrasiyi yerleştiren Demirel’dir. Bunun dışındaki görüşlerin tamamı yanıltma propagandasıdır. 

Demirel, ihtilâlin muhatabı, 6 kere gidip 7 kere gelen adamdır. Karalama da ondandır, hedef yanıltmadır. Şimdikiler, 6 kere değil, bir kere gitsinler bir daha gelebiliyorlar mı? Bakın; Anavatan Partisi gitti, bir daha gelemedi. Peki bizi kim yok etti? Bizi içeriden yok ettiler.

Süleyman Demirel çok farklı bir kişiliktir. Cumhurbaşkanlığından sonra tekrar siyasete dönmedi. Demokrat Parti, Doğru Yol Partisi adı altında devam ederken, onu yok etmek için çok ciddî bir mücadele vardı…

Türkiye’nin yakın siyaset tarihinde Süleyman Demirel’in oradaki varlığının çok ciddî araştırılması gerekir. Amerika’nın Türkiye’de yok etmeye çalıştığı adam Süleyman Demirel’dir. Çünkü Amerika’nın Türkiye’deki hedeflerini etkisiz hale getirmiştir. Hiç söylememiştir, ama gerçek budur. 

Süleyman Demirel, millî bir liderdir. Zaten Amerika millî liderleri yok ettikçe, Demirel’i devre dışı bıraktıkça hâkimiyetini kurmuştur ve şu anda Ortadoğu’daki hâkimiyet öyle kurulmuştur. Zira Ortadoğu’daki hâkimiyet Türkiye’den geçer. 

Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanlar vasıtasıyla yürütüldü. Bir de Irak ve Suriye’de kendi kontrolleri altına aldıkları Kürtler kullanılarak İslâm dünyasında kan dökülüyor. Kaldı ki, Türkiye’de ve dışta dinine bağlı en büyük grup Kürtlerdir. Kürtler gene dindardır, ama “Kürtlerin temsilcisi” gibi ortaya çıkanlar Marksisttir. 

İslâm coğrafyasında IŞİD diye bir şey çıkarıldı, aslında PYD’ye zemin hazırlanıyor. Ve kimin menfaatine gelirse o kullanıyor. Bir cinâyette, suç işlendiğinde kim menfaatleniyorsa fâili odur. Amerika, İngiltere, Yahudi vesâire… 

ÇOK CİDDÎ BİR SİYASAL MÜHENDİSLİK OLAYI VAR     

Türkiye siyasetindeki tıkanıklık ve çözümsüzlük ortada. Menderes’in mirâsı, Süleyman Bey’in devam ettirdiği Demokrat Misyonun, merkez sağın toparlanması için neler yapılmalı? 

Rahmetli Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olmasından sonra bu konuda zaten zâfiyet başladı. 

Süleyman Demirel’le bir sohbetimde kendisine şunları söyledim: “Sayın Cumhurbaşkanım, size grupta yapmadığım bir hareketten dolayı çok pişmanım” dedim. “Nedir?” dedi. “Bizi bırakıp bir yere gidemezsiniz!’ diye bağırıp, grupta bir konuşma yapıp, ‘Arkadaşlar, Süleyman Beyi oraya göndermeyelim” diye çıkıp bir konuşma yapmadığım için içim sızlıyor. Etkili olur muydum, olmaz mıydım bilmiyorum, ama sizi Cumhurbaşkanlığına göndermemek lâzımmış” dedim.

“Diğer milletvekili arkadaşlarla birlikte sizi Cumhurbaşkanlığı’na göndermeme kampanyasını ortaya koyamadığımdan dolayı pişmanım. Orada çok güzel görevler yaptınız, yeri ayrı. Ama bizim hareketimizin sonuca ulaşmasının şartı da sizin başımızda olmanızdı. Bizim hareketin sonuca gitmesinin bir tek şartı sizin başımızda olmanızdı. Nitekim siz gittiniz, peyderpey, yavaş yavaş dağılmaya başladık” diye konuştum…

Peki bu dağılma kendiliğinden mi oldu; hayır; dışarıdan da el atma oldu. Bu dışarıdan el atma bir tek parti dışında Türkiye’de el atma değil, yurt dışında dış mihraklar da buna el attı.

Ve Doğru Yol Partisinin başına gelmesi hiç düşünülmeyen kişiler partinin başına getirildi. Sonra hiçbir araya getirilmemesi gereken iki partinin, ihtilâle mâruz kalan partinin ihtilâlin ürünü partiyle bir araya getirilmesi suretiyle Doğru Yol Partisi yok edildi. 

Bu çok ciddî bir siyasal mühendislik olayıdır. Bunun mânevî sorumluluğunun altından bu dünyada da, öbür dünyada da kalkamazlar. Eğer DYP tek başına seçime girseydi, en az yüzde 15 oyu vardı. Kamuoyu araştırmaları onu gösteriyordu. Hâlâ da onun sıkıntısı çekiliyor. 

TÜRKİYE’NİN 24 SAATİ PROGRAMLIDIR

Türkiye’de siyaset, 1960 ihtilâliyle ihtilâllerle belirlenmeye başlandı. 60 İhtilâli, Demokrat Parti iktidarını Yassıada’ya soktu, yeni bir dönem başlatıldı. 12 Mart bir dönemdi; ancak baktılar ki 12 Mart’ta halledemediler, 12 Eylül’de hallettiler. Bunların hepsinin muhatabı da Süleyman Demirel’dir.

Ondan sonraki dönemi, artık Türkiye’de siyasetin idâre edilmesi ve yönlendirilmesi konusunda tecrübe kazanan dış güçler çok ciddî bir şekilde kullandılar. “Demokrat Parti’nin, Doğru Yol Partisi’nin siyaseten yok edilmesi lâzım” dediler. Başına adamlar getirtilerek verilen rolleri oynaması suretiyle yüzde 15 oranında oyu sıfıra müncer ettiler. 

Onun dışında Ortadoğu’da dayattıkları siyaseti uygulayacak bir parti kurdurup iktidara getirmek lâzımdı; AKP’yi kurdurdular, iktidara getirttiler. Onlar da verilen rolü çok güzel oynadılar. 

Bunun için Demokrat Parti’ye olan ihtiyacı ortaya çıkartmıyorlar, yaşatmıyorlar. Fâili Meçhul Cinâyetler Komisyon Başkanlığını yapmış bir kişi olarak söyleyeyim; Türkiye’nin 24 saati programlıdır. 23 saat 59 dakika 59 saniye değil, o bir saniyeye dahi müsaade yoktur. “Bir saniye bırakalım hele Türkiye’de siyaset nasıl olacak” diye bir saniyeye bile tahammül yoktur. Bunların hepsi dıştandır, içeridekiler de dışarıyla irtibat kurmadan bu iş olmaz. Kimisi direkt, kimisi aracı vasıtasıyla kuruyor; hepsi programlı…

Bu partinin geçmişi var, Menderes’ten, Demirel’den geliyor. Vaziyet ortada, geçmiş ortada, bunun değerlendirilmesi lâzım. Demokrat Parti kongreleri oluyor. İki kongredir tâkip ediyorum, hiçbir gazetenin en ufak köşesinde çıkmıyor. Televizyonlarda da çıkmıyor. 

Bu partinin adı orada duruyor. Orada iyi bir faaliyet gösterilse, eğer iyi bir ses getirse yine de bu milletin kafasında ‘merkez sağ’ ifâdesi parti ifâdesi var. Bunlar ne yapıyor düşüncesi var. Eğer iyi bir ses getirirse bu milletin oraya yöneleceğini, itibar edecek bir ortam görürse itibar edeceğini düşünüyorum. Çünkü fazlasıyla ihtiyaç da vardır.

DEMİREL, İSLÂM VE TÜRK DÜNYASINA ÇOK CİDDÎ MESAJLAR VERMİŞ, HİZMETLER ETMİŞ, HEDEFLER KOYMUŞ  

Son olarak Süleyman Demirel’i birkaç cümle ile nasıl târif edersiniz?

İslâm ve Türk dünyasının liderlerinin hepsi gelip Süleyman Bey’den direktifler alıyorlardı. Süleyman Bey vasıtasıyla bir ayakları Türkiye’de idi. Türkiye ile irtibat halinde idi. İrtibat için ille de iktidarda olmak gerekmez ki, bugünkülerin gidip İslâm dünyası ile, Türk dünyası ile görüşüp siyaset geliştirilmesi gerekir. Pakistan lideriyle, Afganistan lideriyle, Suriye’yle Irak’la, Mısır’la, Yemen’le görüşmeleri lâzım. Demirel bunu yapardı. Süleyman Bey, Türk dünyasındaki devletlerin hepsinin abisi idi.

Süleyman Bey’i tarih anlayacak inşallah. Demirel’i Türk milletinin anlaması lâzım. Süleyman Bey sadece Türkiye’de yaşayan insanlara değil, hem İslâm dünyasına hem Türk dünyasına çok ciddî mesajlar vermiş, hizmetler etmiş, onlara çok ciddî hedefler koymuştur...

RÖPORTAJ: CEVHER İLHAN  -  MEHMET KARA  -  MELİH TEKİN

Okunma Sayısı: 4611
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Süvari

    6.10.2015 14:21:13

    Sn.Sadık Avundukluoğlu ağabeyime katılıyorum.Slm.

  • İ.Hilmi Ünlü

    6.10.2015 11:07:58

    Malum bir hikaye adamın borcu var alacaklı sıkıştırıyor. Borçlu çaresiz. Çare düşünüyor ve diyor ki: Komşumun koyunlarım var. Otlamaya giderken dikenlere çalılara sürtünüyorlar. Takılan yünleri toplayıp eğirip ip yapacağım. Bunu da satıp senin alacağını ödeyeceğim. Alacaklı bu hale gülümsüyor borçlu ise: Elbette peşin parayı görünce gülersin değil mi? Eh bu haber de birilerini keyifli keyifli güldürüyor olsa gerek.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı