"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukuk ve demokrasi için dayanışma şart

10 Kasım 2021, Çarşamba
Artık bu hadise iyice şirazeden çıktı, toparlanması lâzım. Toparlanması için de herkesin aklını başına toplaması ve sağduyu çizgisinde, hukuk ve demokrasi ekseninde bir duruş ortaya koyabilmeyi, bir uzlaşmaya varabilmeyi başarması lâzım.

Öncesi ve sonrasıyla 15-20 Temmuz süreci ve Yeni Asya -8-
Yeni Asya Araştırma Merkezi

***

Cemaatler AKP’yi iktidar yapmak için mi var?

Artı Tv’de ‘Her Açıdan’ programına katılan Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz: “Said Nursî’yi anlamayan dindarların demokrasiyi içselleştirmesi mümkün değil.”

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz Artı Tv’de yayınlanan ‘Her Açıdan’ programına katıldı. Erdal Doğan’ın gündeme dair sorularını cevaplayan Güleçyüz, “Said Nursî’yi anlamayan dindarların gerçek manada demokrasiyi içselleştirmesi mümkün değil” dedi. “Özellikle Türkiye’deki Müslümanların demokrasiyi  içselleştirmesi ve benimseyebilmesi için Said Nursî’yi anlaması lâzım” diyen Güleçyüz, “Said Nursî 1908’den itibaren bu konuyu çok güzel açıklamış. Referandum sürecinde de gördük, bazıları başkanlık sisteminde diyorlar ki; başımızda halife olacak. Bu mantıkla destekleyenler var. Şahsa dayalı bir hilâfet sistemi Bediüzzaman’ın ta o zaman reddettiği bir şey. ‘Zaman şahıs zamanı değil, şahs-ı manevî zamanıdır, yani meclis zamanıdır diyor. Ortak akıl çağına giriyoruz diyor. Dolayısıyla, Said Nursî’yi anlamayan dindarların gerçek manada demokrasiyi içselleştirmesi mümkün değil” diye konuştu.

Her kesimden feryatlar yükseliyor

Erdal Doğan’ın ‘Yan yanayız bir aradayız’ ismiyle farklı görüşlerden akademisyen, siyasetçi, sanatçı, yazar, hukukçu gibi kanaat önderlerinden bin kişinin ve Yeni Asya mensuplarının da imzaladığı bildirinin ne ifade ettiğini sorması üzerine Güleçyüz, bildirinin önemine değinip imzalama gerekçelerini anlatırken, OHAL’in olağanlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemden geçildiğini belirterek, “İktidar mensupları herşey hukuk içerisinde yürüyor deseler de maalesef realite onu göstermiyor” dedi. Her kesimden feryatlar yükseldiğinin ve büyük mağduriyetler oluştuğunun altını çizen Güleçyüz, hak ihlâlleriyle, yargısız infazlarla, savunma hakkının verilmemesiyle, âdil yargılanma hakkı gasp edilerek insanların en temel haklarından yoksun bırakıldığını söyledi.

Bu dayanışmaya Türkiye’nin şiddetle ihtiyacı var

Güleçyüz şunları söyledi; “Çok farklı dünya görüşlerine sahip olan ve bugüne kadar hiç yolları kesişmemiş olan insanlar, bildiri toplantısı vesilesiyle bir araya geldi. Birlikte bazı düşünceleri paylaştık. Ve gördük ki çok farklı dünya görüşlerine sahip de olsak, insaniyet ortak paydasında, hukuku, demokrasiyi ve demokratik yorumuyla laikliği savunma noktasında bir araya gelebiliriz. Yani bu değerler etrafında bir dayanışma mümkün. Türkiye’nin de bu dayanışmaya şiddetle ihtiyacı var. Bu sıkıntılı süreci aşabilmek için farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak, ortak değerler etrafında Türkiye’yi normal bir sürece, hukukun işlediği bir sürece döndürmek ve demokrasinin de önünün açıldığı bir sürece sokmak için ‘Yan yanayız, Bir Aradayız’ diyen insanların sayısının artması lâzım.”

Masumların hukuku savunulmalı

Bediüzzaman’ın hürriyet ve demokrasi kavramlarını savunan bir İslâm bilgini olarak tanımlayan Güleçyüz, Yeni Asya’nın vizyonunu ve tarihini anlattı. Özellikle 15 Temmuz sonrası Yeni Asya’nın duruşu hakkında bilgi veren Güleçyüz, Bediüzzaman’ın masumların hukukuna yönelik hassasiyetini gündeme getirdi ve OHAL ortamında yaşanan mağduriyetlerin çok fazla olduğuna dikkat çekerek masumların hukukunun savunulması gereği üzerinde durdu. 

Geciken adalet, adalet değildir

Güleçyüz, “Cemaatler manevî oluşumlardır. Bunların siyasî kavgalarda aktör olmaları esas yapmaları gereken hizmetlere zarar verir. Gülen örneğinde de görüldüğü gibi bu kavgadan en fazla zarar görenler masum taban olur. Bizim de en çok hassasiyet gösterdiğimiz ve en çok üzüntüsünü duyduğumuz durum bu. Bu masum insanlar böyle bir muameleye neden tabi tutulsun? Yaşlılar, yeni doğum yapmış anneler, sakatlıkları olan 80 yaşını aşkın insanlar cezaevlerinde tutuluyor. Bu mağduriyetler o hale geldi ki sadece cemaat mensupları değil, cemaatle ilgisi olmayan insanlar da... Sol görüşlü, muhalif veya aralarında şahsî husûmet var, şikâyet ediyor, ihbar ediyor ve onun da canını yakıyor. Bu durumda hukukun, yargının normale dönmesi lâzım. Geldiğimiz noktada dâvâlar tıkanmış durumda. Birçok kişinin 9, 10 aydır tutuklu bulunduğu halde iddianamesi dahi hazırlanmamış. Açılan dâvâlarda da kurumlara yazılan yazılara cevap gelmediği için mahkemeler duruşmaları sürekli bir ay, iki ay sonrasına erteliyor. Bu şekilde nereye varılabilir? ‘Geciken adalet adalet değildir’ prensibi var. Fakat şu an Türkiye’de hukuk devleti yerlerde sürünüyor. Bu uygulamalar hukuku tamamen sıfırlamış durumda” tesbitlerinde bulundu.

Risale-i Nur’daki prensiplere uymayan bir şeydi

Yeni Asya Yayın grubuna yönelik bir baskının olup olmadığını soran Doğan’a Güleçyüz şu cevabı verdi: “Birileri ısrarla bunlar da ‘FETÖ’cü diye bizim için emniyete ve savcılıklara ihbarlar yağdırdı. Fakat bizim duruşumuz çok net. Biz 1974’ten beri ayrıyız, Fethullah Gülen’in bazı tercihlerine çok ciddî eleştirilerimiz var. Bu tercihlerin yanlışlığından dolayıdır ki bu sıkıntıları yaşıyoruz. Kadrolaşma meselesi gibi. Bir başka yanlış da şudur; Said Nursî‘nin çok önem verdiği prensiplerden birisi istiğna dediğimiz kimseden bir şey istememek düsturu. Yani hizmetlerin samimiyeti ve ihlâsı da onu gerektirir. Ama himmet toplantıları diye gündeme gelen bu toplantılara da katılanlar şu an takipte, epeycesi tutuklanmış durumda. Yani çok abartılı sunumlarla ciddî kaynaklar toplandı himmet toplantılarıyla. Bu da Risale-i Nur’daki prensiplere uymayan birşeydi.”

O zaman bizi eleştirenler şimdi ‘FETÖ’cülükle suçluyor

“Bunun dışında olaylar bu hale gelmeden önce bize, ‘Bunlar çok güzel hizmetler yapıyorlar, neden eleştiriyorsunuz’ yönünde tepkiler veren iktidar yanlıları şimdi de bizi ‘FETÖ’cülükle suçluyorlar. Siyasî tarafgirliğin gözleri köreltmesinden başka bir şey değil bu, haktan yana duruş olabilse, prensiplere bağlı bir duruş sergilenebilse bu tarz 180 derecelik dönüşler olmaz. Halbuki bizde herhangi bir değişiklik yok, biz yerimizde sabit durarak prensiplerimizi savunmaya devam ediyoruz. Mağdur, mazlum ve zalimin kimliği sorulmaz. Kime haksızlık yapılıyorsa o haksızlığa karşı dururuz. AKP’ye 2008’de kapatma dâvâsı açıldığı zaman bunu da eleştirdik, karşı çıktık. Refah Partisi kapatıldığı zaman buna da karşı çıktık. Bir mücadele veriyorsanız hukuka ve demokrasiye bağlı kalmanız lâzım. Velhasıl bizde bir değişiklik yok, biz çizgimizde dosdoğru devam ediyoruz.” 

Bu fitnenin sönmesi için çağrılarda bulunduk

Erdal Doğan’ın iki yıl önce Yeni Asya’nın yaptığı itidal çağrısını hatırlatarak, buna tarafların nasıl tepki verdiği sorusuna Güleçyüz şöyle cevap verdi; “O dönemde bir sağduyu çağrısı yapılmıştı, ona da destek verdik, biz kendimiz de bir çağrı yaptık. Bu yangının, bu fitnenin söndürülmesi gerektiği noktasında ısrarla çağrılarda bulunduk. Bu durumun ülkeye ve millete hayır getirmeyeceğini gördük. Gelinen noktada maalesef bu ikazlarımızın haklılığı ortaya çıkıyor.”

Cemaatler AKP’yi iktidar yapmak için mi var?

“Cemaatlerin aslî görevleri manevî hizmetlerdir, onlara yoğunlaşmaları lâzım. Bunun yanında cemaat-siyaset ilişkilerine baktığımız zaman arada mesafe olması lâzım. Cemaatlerin mesafeyi koruması ve devletin de cemaatleri yasadışı yeraltı örgütü olarak görmekten de, gizli pazarlıklar yapmaktan da vazgeçip cemaatlere müdahale etmemesi lâzım” diyen ve son günlerde cemaatlerin akredite edilmesi olarak tekrar gündeme gelen projeye tepki gösteren Güleçyüz, “Birileri diyor ki, AKP ile artık devlet İslâmlaştı, cemaatlere gerek kalmadı. 

Cemaatler AKP’yi iktidar etmek için mi var? sorusunu sorarak şöyle devam etti; “AKP yokken cemaatler yok muydu? Veya AKP gidince cemaatler olmayacak mı? Böyle birşey olamaz. Yani bir partiye kendini endekslemiş cemaat diye bir şey söz konusu olamaz. Burada Diyanet’in de özerk bir konumda ve sivil oluşumlar olarak kalması gereken cemaatlerle pozitif bir ilişki içerisinde olması lâzım. Onları hegemonyası altına almaması lâzım” diye konuştu.

8 Haziran 2017

Bu akıl tutulmasından çıkmak lâzım

Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz ArtıTv’de yayınlanan ‘Gün Ortası’ programına telefonla bağlandı. Gündeme dair soruları cevaplayan Güleçyüz, “İşler iyice kontrolden çıkıyor, hukuka ve evrensel değerlere inanan siyaset mensuplarının bu konuda bir araya gelip iktidarıyla muhalefetiyle bir değerlendirme yapması lâzım” dedi. ‘Gülen cemaatiyle Saadet Partisi’nin bağlantısı ne olabilir?’ sorusuna hiçbir bağlantı olmaması lâzım diyen Güleçyüz, “Çünkü 28 Şubat’ta yaşananlar belli; çizgileri, dünya görüşleri, metotları, yaklaşımları falan tamamen farklı. Yani birbirleriyle bir ilişki içerisinde olduklarını düşünebilmek mümkün değil. Yaşanan hadiseler de onu gösteriyor. Dolayısıyla bu tutuklama işin ne kadar şirazeden çıktığının ve’ at izinin it izine karıştığı’ şeklinde ifade edilen durumun ne hale geldiğinin yeni bir örneği olarak ancak yorumlanabilir” dedi.

Komisyon havanda su dövdü

“Meclis 15 Temmuz’u araştırmak üzere komisyon kurdu. İktidarın tutumu yüzünden o komisyon da havanda su dövdü. Ve sonuç olarak böyle akla ziyan şeyler dile getiriliyor. Adalet istemek, demokrasiyi savunmak, OHAL’in kaldırılmasını istemek, hukuk ihlâllerinin bitmesini istemek, hepsi ‘Fetöcülük’ olarak itham edilmeye başlandı. Bu akıl tutulması, başka bir yorumu yok. Dolayısıyla demokratik siyaset yapan, hukuka ve evrensel değerlere inanan siyaset mensuplarının bu konuda bir araya gelip iktidarıyla muhalefetiyle bir değerlendirme yapması lâzım. Yoksa iktidar da bu işin altında kalır bu gidişle. Buna meydan verilmemesi tüm siyaset kurumunun ortak sorumluluğudur. Âcilen bunun yapılması lâzım .”

Herkes aklını başına toplamalı

“Tabloya baktığımızda mücadelenin yapıldığı adres ‘FETÖ’ ismi verilen örgüt, ama yapılanlara, gözaltılara, ihraçlara, tutuklamalara baktığımız zaman cemaatin tabanı hedefe konuluyor. Orada bir sakatlık var. Darbeyle de, terörle de hiçbir ilgisi olmayan ve bir delil de gösterilemeyen insanlar şu anda mağdur ediliyor. Bunun yanında işin siyasî ayağı konusu gündeme getirildiğinde hedef şaşırtılarak çok farklı ve hiç ilgisi olmayan adreslere doğru iş kaydırılıyor. Artık bu hadise iyice şirazeden çıktı, toparlanması lâzım. Toparlanması için de herkesin aklını başına toplaması ve sağduyu çizgisinde, hukuk ve demokrasi ekseninde bir duruş ortaya koyabilmeyi, bir uzlaşmaya varabilmeyi başarmaları lâzım.” 

Cemaatlere kurulan tuzaklar

Devlette kadrolaşma eğiliminin cemaatlere kurulan bir tuzak olduğunu söyleyen Güleçyüz, “Ticarîleşme, güçlendirme, ekonomide önünü açma gibi bir stratejinin kurbanı oluyor cemaatler. Bu tuzağa düşmemek lâzım. Cemaatler ne siyasileşme tuzağına, ne de ticarileşme tuzağına düşmemeli” şeklinde konuştu.

Said Nursî’nin birbirinizle kucaklaşın çağrısı var

Alevî ve Kürt meselelerinde Fethullah Gülen’in yaklaşımıyla Yeni Asya’nın yaklaşımındaki farklılıkların sorulması üzerine Güleçyüz, “Onun devletçi, milliyetçi, Türkçü, Turancı bir yaklaşımla meselelere bakması yine bizim eleştirdiğimiz davranışları arasındaydı. Alevî meselesi de aynı şekilde. Said Nursî’nin Ehl-i Sünnete ve Alevilere çabuk bu aranızdaki manasız nizayı kaldırın ve birbirinizle kucaklaşın şeklinde çağrısı var. Peygamberimiz de (asm) ‘Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz’ diyor. Bu çağrı ‘Ey Müslümanlar kardeş olunuz’un ötesinde bir çağrı. Böylesine evrensel bir kardeşlik manifestosudur Peygamberimizin (asm) söylemleri” dedi. 

14 Temmuz 2017

DEVAM EDECEK

 

Okunma Sayısı: 1588
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı