“Ailede Mutluluk Formülü: Samimî Hürmet, Hakikî Merhamet” konulu panelde, aile kurumunun iman, emanet ve merhamet ekseninde korunması gerektiği vurgulandı.
Toplumun temeli aile
YENİ ASYA - NURSEZA PARLAKOĞLU
FOTOĞRAFLAR: İSMAİL LALE - ESKİŞEHİR / YENİ ASYA
Eskişehir Sivil Yerel Oluşum Derneği, (ESYO) Eskişehir Yeni Asya Vakfı ve Bizim Aile Dergisi tarafından müşterek tertip edilen “Toplumun Temeli Aile” başlığı altında “Ailede Mutluluk Formülü: Samimî Hürmet, Hakikî Merhamet” konulu panel, 19 Ekim 2025 Pazar günü Eskişehir’de gerçekleştirildi.
Panelin açış konuşmasını Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik yaptı. Panele araştırmacı-yazar Metin Karabaşoğlu, gazetemiz yazarlarından Abdulbaki Çimiç, ve Osmangazi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doçent Dr. Nurcan Deniz konuşmacı olarak katıldı.

“Allahü Teâlâ’ya verdiğimiz sözün şuurunda olmalıyız”
Açış konuşmasına insanın yaradılış serüveninin başlangıcına atıfta bulunarak başlayan İzzet Atik, “Çocukluğumuzda dedelerimiz, babaannelerimiz bize ‘Ne zamandan beri Müslümansın?’ diye sorarlardı. ‘Kâlû belâdan’ derdik. Evet, biz bütün ruhlar yaratıldığında Allahü Teâlâ’ya ‘Biz senin kulunuz, senin her dediğini yapacağız’ diye söz vermiştik” ifadelerini kullandı. Bu sözün, insanlık tarihinin en temel taahhütlerinden biri olduğunu belirten Atik, “İnsanlık tarihi boyunca insanlar bu sözlerini bir şekilde ihmal ettiler. Allahü Teâlâ, bu sözümüzü tutmamız ve unuttuğumuzu hatırlatmamız adına birçok peygamber gönderdi, ardından uyarıcılar gönderdi” dedi.
Bütün derdimiz Müslümanların imanını kurtarmak
Atik, “Son uyarıcı olan Peygamberimizin (asm) bize getirdiği en büyük mu’cize olan ve kıyamete kadar mu’cizesi devam eden Kur’ân-ı Kerîm’le Müslümanların imanını kurtarmak, onları istikamette tutmak adına bu tür çalışmaları yapıyoruz” diye konuştu.

Eskişehir’deki bu toplantının bu gayeye hizmet eden buluşmaların bir devamı olduğunu ifade eden Atik, “Bütün derdimiz, imansızların imanı öğrenmesi, o kulvara girmesi; ama en önemlisi de iman sahiplerinin istikamette durabilmesidir” dedi.
Aileyi kuran da Allah’tır (cc)
Ailenin kudsiyetine dikkat çeken Atik, “Bugün ‘Mukaddes bir mekanizma var mı?’ diye sorulsa, herhalde ‘aile’ deriz. Çünkü aileyi kuran Allah’tır. Onun için kız isterken ne diyoruz? ‘Allah’ın emri, Peygamber’in kavliyle’ diyoruz. Aile olmayı Allah emretmiştir” ifadelerini kullandı. Aile kavramı üzerine her gün yeniden düşünmenin ve paylaşmanın bir zorunluluk olduğuna işaret eden Atik, “Derdimiz, insanların aile temelinde Allah’ın emrettiği şekilde yaşamasıdır; toplumla da o yaşantıyı paylaşabilmeleridir” diyerek, programa destek veren belediye başkanları ve idarecilere teşekkür etti.

Ailenin korunması gerekiyor
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Dr. Mevlüt Yılmaz, Eskişehir’in aile yapısı bakımından Türkiye ortalamasına göre dikkat çekici bir noktada bulunduğunu belirtti. Yılmaz, “Eskişehir, maalesef Türkiye’de sosyolojik açıdan TÜİK’in yayımlamış olduğu aile istatistiklerine göre boşanma hızlarında ülke genelinde beşinci sırada yer almaktadır. Dolayısıyla aile kurumu, yalnızca Türkiye genelinde değil, Eskişehir’de de toplumun öncelikli gündem maddelerinden biridir” dedi. Bu tablo karşısında ailenin korunması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Bizler de bu noktadan hareketle bu paneli tertiplemiş bulunmaktayız” ifadelerini kullandı.

Risale-i Nur, aileye dair de reçete sunuyor
Kur’an ve Sünnet’te ailenin önemine çok sayıda atıf bulunduğunu dile getiren Yılmaz, “Ailenin gerçek tanımı, anlamı ve önemi; karşı karşıya bulunduğu tehlikelerin neler olduğu ve bunlardan tam anlamıyla korunmanın yolları, günümüz insanının en öncelikli gündem konularındandır. Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadis-i şeriflerde ailenin önemine atfen çok sayıda ayet ve hadis bulunmaktadır” dedi. Panelin içeriğine de değinen Yılmaz, “Bu panelimizin temeli de Kur’ân ve Sünnet çerçevesinde, çağımızın bu yönüne bakan cihetiyle Risale-i Nur eserlerinde, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin sair eserlerinde aileyle ilgili sunmuş olduğu reçetelerin, panelistlerimiz tarafından sizlere arz edilmesine dayanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Merhamet temelli bir aile anlayışı şart
Panelin birinci oturumunda konuşan Osmangazi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurcan Deniz, aile kurumunun toplumun temelini teşkil ettiğini ifade ederek, aileyi “emanet” kavramı üzerinden değerlendirdi.

Deniz, “İki erkek evlâdımın annesi olarak Rabbime sonsuz şükürler olsun; onları bana emanet etti. Beni de, yine sonsuz şükürler olsun, anneme ve babama emanet etti; ayrıca beni eşime emanet etti” ifadelerini kullandı. “Neden bu kadar çok ‘emanet’ sözcüğünü kullandım? Çünkü biliyorsunuz ki mü’min ile münafığı birbirinden ayıran önemli bir özellik, emanete hıyanet etmemektir” diyen Deniz, Hz. Peygamber’in Veda Hutbesi’nde “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız” buyurduğunu hatırlattı. Kadına yönelik şiddet haberlerinin bu İlâhî emanet anlayışıyla çeliştiğini vurgulayan Deniz, “Peygamber Efendimiz, (asm) çocuklara ve aile fertlerine karşı insanların en merhametlisi değil miydi?” diyerek toplumun yeniden merhamet temelli bir aile anlayışına yönelmesi gerektiğini ifade etti.
“Evlerinizde Kur’ân’ı çok okuyunuz”
Fizikî şiddetin yanı sıra psikolojik ve ekonomik şiddetin de aileleri yıprattığını söyleyen Deniz, “Oysa ki Rabbimiz ‘Ben göklere ve yere sığmam, fakat mü’min kulumun kalbine sığarım.’ buyuruyor” diyerek insanın kalbini inciten tutumların manevî dengeyi bozduğunu belirtti. “Ekonomik şiddet de bir şiddet türüdür. Cimrilik de dinimizce hoş görülmeyen davranışlar arasındadır” diyen Deniz, Peygamberimizin (asm) “Mü’minlerin iman bakımından en üstünlerinden bir tanesi de, ahlâkı en güzel olanı ve aile fertlerine en lütufkâr davranandır” hadis-i şerifini hatırlattı. Helâl kazancın önemine dikkat çeken Deniz, “Evlerinizde Kur’ân’ı çok okuyunuz. Çünkü Kur’ân okunmayan evin hayrı az, şerri çok olur ve o ailenin geçimi daraltılır” hadisinden söz ederek Kur’ân merkezli bir aile hayatının hem manevî, hem de maddî huzuru getireceğini vurguladı.

İstişareye dayalı demokratik bir yaklaşım benimsenmeli
“Farkındayım, böyle biraz problem tespitleriyle başladım, ama bu problemleri tespit edelim ki farkında olalım; farkında olalım ki bunların çözümü için çalışalım istiyorum” diyen Deniz, aile içi iletişimden internet bağımlılığına kadar uzanan geniş bir yelpazede toplum meselelerine değindi. İnternet ve medya alışkanlıklarının çocuklar üzerindeki etkilerini anlatan Deniz, “23 yaşında bir genç, 3 yıldır evden dışarı çıkmamış, sadece telefonuyla vakit geçirmiş” örneğiyle bağımlılık problemine dikkat çekti. Ailelerin çocuklarıyla iletişimlerinde otoriter değil, istişareye dayalı demokratik bir yaklaşım benimsemeleri gerektiğini belirterek, “Anne babaların eğer demokratik bir tutum yerine otoriter bir tutum sergilediklerinde, internet bağımlılığının arttığı ortaya konulmuştur” dedi.
Medyada muhafazakârların temsili endişe verici
Deniz, medyada muhafazakâr ailelerin olumsuz temsiline de dikkat çekti: “Üniversitede okurken derdim ki: ‘Ya niye televizyonda hiçbir başörtülü göremiyoruz?’ Kendimizi yok sayılmış hissederdim. Ama hiç bilmezdim ki, başörtüsünün bu diziler yüzünden bu denli itibarsızlaşacağını. Medyada muhafazakâr ailelerin temsil ediliş biçimine itiraz ediyorum.” Aile değerlerinin yozlaşmasına yol açan içeriklerin gençler üzerindeki etkisine vurgu yapan Deniz, “Müslüman burjuvazisi, tesettürün yalnızca kadınlara has görülmesi ve dinî hassasiyetlerdeki zayıflama gibi konuların yeniden düşünülmesi gerektiğini” ifade etti.

Gençlerle iletişimde sevgi dili esas olmalı
Gençlerle ebeveynler arasındaki iletişim problemlerine de değinen Deniz, dinî emirlerin tehdit diliyle değil, sevgi diliyle anlatılması gerektiğini söyledi. “Anne babaların ‘Namaz kılmazsan hakkımı helâl etmem’ gibi ifadeleri çocuklar üzerinde olumsuz etki bırakıyor” diyen Deniz, “‘El âlem ne der’ yerine ‘Allah ne der, Peygamber ne der’ diyerek rehberlik etmeliyiz” çağrısında bulundu. Gençlerin en çok önem verdiği değerin “sevgi” olduğunu belirten Deniz, “Peygamberimiz de bize şunu söylüyor: ‘Kişi sevdiğine sevdiğini söylesin.’ Acaba söyleyebiliyor muyuz?” diyerek ebeveynlere sevgi dilini hatırlattı.
Sıla-i rahim ihmal ediliyor
Aile yapısındaki dönüşüme dikkat çeken Deniz, “Seksenli yıllarda dört aileden biri geniş aileyken, bugün bu oran on aileden birine düşmüş durumda. Geniş aile sıralamasında en sonda Eskişehir yer alıyor” bilgisini paylaştı. Bu değişimin yaşlı bakımı ve kuşaklar arası iletişimde zayıflamaya yol açtığını ifade ederek, Risale-i Nur’dan “Bahtiyardır o evlât ki, peder ve validesinin hastalık zamanında onların kalplerini memnun edip hayır dualarını alır” sözünü hatırlattı. Covid sonrası misafirlik kültürünün zayıfladığını dile getiren Deniz, “Belki bu panel bir vesile olur, buradan sonra evimize bir misafir davet edelim ya da gidelim. Ama gittiğimiz yerlerde de eksik aramayalım” dedi. Sıla-i rahimi devam ettirmek ve güçlendirmek için sabır, iyi niyet ve affedicilik çağrısında bulunan Deniz, “Gerektiğinde özür dileyebilmek ve haklıyken affedebilmek aslında yapabileceğimiz en önemli şey” diyerek konuşmasını tamamladı.
–Devam edecek–