"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vasat ümmet ne demek?

13 Haziran 2019, Perşembe 00:38
Vasat ümmet, “İfrat ve tefritten korunarak inancında, ahlÂkında, her türlü tutum ve davranışlarında doğruluk, dürüstlük ve adalet çizgisinde kalmayı başaran dengeli, sağduyulu, ölçülü, insaflı ve uyumlu nesil, adaletli toplum” şeklinde de tanımlanmaktadır.

Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi Doç. Dr. Hüseyin Kurt Semineri - 2

3. Tevhîd, adalet, eşitlik

Kur’ân’da “a‐d‐l” fiilinin isim formunda ilk akla gelen anlamı “adalet ve eşitlik”tir. 

Bu çerçevede şu âyeti örnek verebiliriz: “Allah, adaleti, iyiliği ve yakınlara bakmayı emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.” (Nahl, 16/90, 76)

Bu âyetteki adl kelimesine İbn Abbâs, Hz. Peygamber’in (asm) sözlerine atıfla, “Allah’tan başka ilah olmadığına şehâdet etmek, O’nun eşi ve ortağı olmadığını söylemek, tevhid” şeklinde anlam vermiştir.

Beydâvî’ye göre, adl, “inanç, ibadet ve davranışlarda orta yolu takip etmektir.” Beydâvî’nin bu tanımı, orta yol takibini esas alan İslâm’ın genelde hayata bakışıyla ilgili temel anlayışı gözler önüne sermektedir.

Neticede Nahl 90’daki adl (adalet) kelimesi, Yüce Allah’ın varlık ve birliğine şeksiz imanı ifade eden tevhîdi, İslâm’ın genelde hayata bakışıyla ilgili temel anlayış olan orta yol prensibini, bireyin bizzat kendi nefsine ve diğer insanlara ve varlıklara karşı davranışlarını da kapsayan anlam genişliğine sahip bir kavramdır. Dolayısıyla adalet, kulun Allah katındaki itibarını, bireyin kendisine saygısını ve diğer insanlar arasındaki saygınlığını temin eden bir erdemdir.

4. Yüce Allah’ın kelimesi, Kur’ân’ın adaleti

Kur’ân’da a‐d‐l fiili, isim formunda “Yüce Allah’ın kelimesi olan Kur’ân’ın adaleti” anlamında da kullanılmaktadır. 

Bu kapsamda şu âyeti örnek vermek mümkündür: “Rabbinin kelimesi (Kur’ân), doğruluk ve adalet bakımından tamdır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, her şeyi işiten, hakkıyla bilendir.” (En’âm, 6/115)

Gazzâlî, Allah‐kâinat‐Allah’ın fiilleri ve adalet kavramlarını ilişkilendirerek Yüce Allah’ın adaletinin anlamını bilmeden O’nun âdil olduğunu idrak etmenin, fiillerini, yaratıp yönettiği kâinatı tanımadan da adaletini anlamanın imkânsızlığını dile getirirken; İbn Teymiyye, Yüce Allah’ın adaletini “yaratıklarına nimet vermesi ve iyilikte bulunması” şeklinde tanımlar. Kâinattaki tüm varlıklarla gerçekleşen hadiselerin hikmet ve adaletini kavrama arasında bir ilişkiden söz etmek gerekirse, bütün İslâm âlimleri Yüce Allah’ın bu anlamda da âdil olduğu konusunda görüş birliği içerisindedir.

Yüce Allah, kullarına sayısız nimetler verip, onları bazı imtihanlara tabi tutarken mükemmel bir adalet uyguladığı gibi, O’nun insanlık ailesine ilettiği son ilâhî mesaj olan Kur’ân’ın tüm içeriği de doğruluk ve adalet bakımından mükemmeldir. Onda ifade edilen tüm söz ve tehditler, ödül ve cezalar şartlarını oluşturan herkesi mutlaka bulacaktır. Yüce Allah, asla kullarına zulmedici değildir. 

O’nun kâinattaki bütün tasarrufları ilâhî adaletine uygun olarak gerçekleşmektedir.

5. Âdil, dürüst, güvenilir, özü sözü bir, doğru sözlü kişi

Kur’ân’da a‐d‐l fiilinin, isim formunda kullanıldığı anlamlardan bir diğeri ise “âdil, karakterli, dürüst, güvenilir, özü sözü bir ve doğru sözlü kişi”dir. O halde bu manalara da bakmak gerekir.

6. Adalet-sıdk ilişkisi

Farklı kalıplarıyla Kur’ân’da 155 defa kullanılan “sıdk”, sözlükte kizb’in karşıtı olarak “hakikati konuşmak, gerçeği söylemek, doğru, dürüst ve güvenilir olmak, doğrulamak, tamamen uymak, sözüne sadâkat göstermek” manalarına gelmektedir. Bu fiilden masdar olan sıdk kelimesi ise, “doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik, hakikati ifade eden ve gerçeğe uygun olan söz, sözün hem kalpte olana hem de dile getirilen duruma uygun olması” anlamlarını ifade etmektedir. Söz konusu nitelikleri taşıyan ve doğru sözün sahibi olan kişiye de sâdık denir. Bir şeyin objektif gerçekliği “hak”, bunun aslına uygun olarak anlatılması “sıdk” kavramıyla ifade edilir.

Sıdk kökünden türetilen ve “çok fazla doğru söyleyen” anlamındaki “sıddîk” kelimesi ise, “hiç yalan konuşmayan, doğruluğa aşırı derecede alıştığı için yalan konuşamayan, dosdoğru olan, sözünde duran, sözünde ve inancında doğru olduğunu uygulamalarıyla ispat eden, gerçek olduğuna inandığı şeyi onaylamakta tereddüt göstermeyen kişi, bütün söz, fiil ve hallerinde doğru olan kimse” manalarına gelmektedir. Bu doğrultuda Kur’ân’da Hz. İbrâhim, Hz. İdrîs, Hz. Yûsuf ve Hz. Meryem sıddîk olarak nitelenmektedirler.

Kur’ân‐ı Kerîm’de Allah’a ve peygamberlerine iman eden kimseler “sıddîk” olarak tanıtılmakta ve şu ifadelere yer verilmektedir:

“Allah’a ve elçilerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (özü sözü bir olanlar) ve Rab’leri katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar Cehennemliklerdir.” (Hadîd, 57/19)

Bu âyette geçen “sıddîkûn” kelimesi hakkında Mukâtil b. Süleymân, “verdikleri haberler konusunda peygamberlerden kuşku duymayanlar” ifadesini kullanırken, Dahhâk b. Müzâhim “Allah’a iman edip peygamberleri tasdik edenler” açıklamasında bulunmaktadır. 

Müfessir Mücâhid ise, bu âyeti referans alarak Allah’a ve Rasûlüne iman eden herkesin sıddîklar gurubuna gireceğini ifade etmektedir.

Adalet-vasat ilişkisi

Kur’ân’da farklı türevleriyle toplam beş defa geçen “vasat” fiili, sözlükte “yerleştirmek, ortada veya merkezde olmak, ara bulucu olarak davranmak, aşırı uçlardan kaçınıp orta yolu tutmak” gibi anlamlara gelmektedir. İsim olarak da “orta, merkez, öz, vücudun orta kısmı, ifrat ve tefritten uzak, mutedil söz, davranış ve hareket, çevre, etraf, âlem, mümessil, araç, orta derece” manalarına gelen vasat kelimesi, Kur’ân‐ı Kerîm’de “içine girmek, ortasına dalmak, ortalama, orta, dengeli, makul, adaletli, en akıllı, en âdil ve en dengeli” anlamlarında kullanılmaktadır. 

Bu kapsamda vasat kelimesi Bakara 143. âyette şu şekilde geçmektedir:

“Böylece sizi, insanlığa şahit / örnek olmanız için orta / ölçülü bir ümmet kıldık. Peygamber de sizin için bir şahit / örnektir.” (Bakara, 2/143)

Âyette zikredilen “ümmeten vesatan” ifadesi çerçevesinde müfessirler tarafından yapılan değerlendirmeler şu şekildedir:

Âyetin bağlam ilişkisini ve kıblenin Kudüs’ten Kâ‘be istikametine çevrilmesine karşı ehl‐i kitâbın takındığı olumsuz tavrı dikkate alan Kurtubî, “Kâ‘be nasıl dünyanın ortasında ise, İslâm ümmeti de orta bir ümmettir” ifadesini kullanmaktadır. Vesat ümmet “akıl, kalp ve nefis arasında denge kurmuş, bu nedenle de ölçülü ve dengeli kişilerden kurulu bir toplumu ifade eder.” Vesat ümmet, “ifrat ve tefritten korunarak inancında, ahlâkında, her türlü tutum ve davranışlarında doğruluk, dürüstlük ve adalet çizgisinde kalmayı başaran dengeli, sağduyulu, ölçülü, insaflı ve uyumlu nesil, adaletli toplum” şeklinde de tanımlanmaktadır. Vesatın, nicelik olarak ‘orta’, nitelik olarak ‘denge ve adalet’ anlamından hareketle vasat ümmetten kasıt, nitelik anlamında bir ortalıktır. Bunu da en güzel ‘denge’ ifade eder. Bu ümmet için ‘dengeli’ vurgusu, Yahudi ve Hıristiyanlıkta dengenin bozulduğu anlamını da verir.

Günümüz düşünce akımları göz önüne alındığında İslâm, gerçekten de ferdiyetçilik ile toplumculuk, sekülerizm ile teokrasi, dünya ile ahiret arasında dengeli ve orta bir yol takip etmektedir. 

İslâm’ın bu durumu, Hz. Peygamber’in (asm) şu hadisini akla getirmektedir: “İşlerin en hayırlısı, orta yollu olanıdır.” O halde İslâm’ın inşa ettiği vasat toplum, Allah’a ve âhiret gününe iman eden, orta, dengeli, sağduyulu, âdil, mutedil ve insanlara örnek olan bireylerden kurulu bir toplumdur.

-DEVAM EDECEK-

Okunma Sayısı: 5607
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı