Bütün kâinat adeta bir vagon gibi insanın beslenmesi için koşturmakta, müthiş bir mekanizma ve sistem ile... İnsan ise bu sistemde kendi hayatı için, kendi beslenmesi için koşturmakta...
Dengeli ve düzenli olan bu sistemde insan da dengeli ve düzenli beslenmek durumundadır. Bu sistemdeki küçük bir düzensizlik hayatı çok olumsuz etkileyebileceği gibi, insan beslenmesindeki düzensizlikler de hayatı olumsuz etkilemektedir. Dengesiz, düzensiz ve yetersiz beslenme, çoğu hastalıkların oluşmasında etkendir. Beslenme ise anne rahminden ölene kadarki süreçte devam etmektedir ve hayatın her ânında sağlığımızı etkilemektedir.
İnsanın bu dünyada en çok önem verdiği şey kendi hayatıdır. O hayatın temelinde, merkezinde ise rızık dediğimiz nimetler yani besinler vardır. İnsan hayatının devam edebilmesi için bu rızıkların içinde bulunan besin ögelerine ihtiyaç vardır. Sağlıklı bir hayat için ise bu besin ögelerinin yeterli ve dengeli tüketilmesi gerekmektedir.
Yeterli ve dengeli beslenme, tamamıyla az miktarda veya aşırı miktarda tüketmek demek değildir. İnsan sağlığı için gerekli unsurlar vardır. Karbonhidratlar, proteinler, lipidler (yağlar), mineraller, vitaminler ve su insan sağlığı için olmazsa olmaz maddelerdir. Yeterli ve dengeli beslenme; bu besin ögelerinin düzenli ve dengeli bir şekilde tüketilmesi anlamına gelmektedir. Bu denge ve düzen için; vitamin ve minerallerin günlük yeterli miktarlarda alınması, günde 2-3 litre su içilmesi, günlük tükettiğimiz yiyeceklerin % 55-60’ının karbonhidratlardan, % 25-30’unun yağlardan, % 12-15’inin de proteinlerden gelmesi çok önemlidir. (Spesifik hastalıklarda bu oranlar değişebilmektedir.)
İnsanın bu oranların üstüne çıkması veya altına inmesi durumunda yani yetersiz ve dengesiz bir tüketim sonucunda, obezite, zayıflık, hipertansiyon, diyabet, çeşitli kanserler, bağışıklık sistemi hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları gibi birçok hastalığa zemin hazırlamaktadır.
Farklı bir nokta ise şudur; her insan metabolizmasının, yeme içme kültürünün, günlük faaliyetlerinin, sosyo-ekonomik durumlarının vs. farklı olduğu için, hastalık durumlarını da düşünürsek bu denge ve düzenin de her insan için farklı olması gerekmektedir. Bu sebeple diyetlerin kişiye özgü olması gerekmektedir. Çölyak, PKU (FenilKetonÜri) vs. gibi özel durumlarda o durumlara özel diyetlerin uygulanması gerekmektedir. Bu durumlarda uygulanan özel diyetler, denge ve düzeni sağlamak adına ciddî önem arz etmektedir.
Olması gereken bu denge ve düzenin nasıl olması gerektiğini açıklayan fenn-i iaşe ilmi, beslenme ve diyetetik bölümü olarak fakültelerde yerini almıştır.