Türkiye’deki ekonomik durum, özellikle de euro kurundaki yükseliş; Erasmus öğrenci değişim programından yararlanabilecek gençlerin belirli bir gelir grubuyla sınırlanmasına sebep oluyor.
Erasmus kapsamında Avrupa Birliği (AB) tarafından öğrencilere verilen ancak geçmişten bu yana tek başına yetersiz kalan maddî destek, Türkiye’den Avrupa’ya bu program dâhilinde gidecek gençlerin kendi ceplerinden harcama yapmalarını zorunlu kılıyor. Türk Lirası’nda son yıllarda yaşanan büyük değer kaybı ise öğrencilerin ve ailelerinin omzundaki bu yükü daha da arttırdı.
DW’de yer alan habere göre ekonomik durumu dolayısıyla Erasmus programından yararlanamayan ODTÜ İngilizce Öğretmenliği öğrencisi Şevval, yaşanan sorunu şöyle özetliyor: “Başarı ortalamam 4 üzerinden 3,82. İspanya Bilbao için Erasmus hibesi kazandım. Fakat ev depozitosu, uçak biletleri, vize ücreti gibi masrafları denkleştiremedim. Diğer dönem yine başvurdum, yine yapamadım ve çekilmek zorunda kaldım. Dışarıdan bir destek gerekiyordu. Ama Türkiye’de sadece Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) bursu ve çalışarak kazandığım maaşla geçindiğim için bu imkânsızdı. Hibe yeterli değil.”
İmkân eşitsizliği
Erasmus programı Türkiye’de 2004 yılından beri öğrencilere yurt dışında eğitim alma ve uluslar arası kültürel etkileşim fırsat sunuyor ve 2014’ten beri “Erasmus+” programı altında uygulanıyor.
Erasmus, AB üyesi ülkeler ile İzlanda, Lihtenştayn, Norveç, Makedonya ve Türkiye arasında devam ediyor. Akademik başarı notu ve dil sınavı öğrencilerin gidecekleri okulu belirliyor. Okulun bulunduğu ülkeye bağlı olarak aylık hibe miktarı belirleniyor. Program dâhilindeki ülkeler hayat standartlarına göre iki gruba ayrılıyor ve hibe miktarları bu iki grupta farklılık gösteriyor. Son verilere göre, Türkiye’den Avrupa’ya giden öğrencilere İngiltere, Fransa, Almanya, Danimarka, İtalya gibi Batı Avrupa ülkeleri için verilen miktar aylık 500 euro. Romanya, Polonya, Çekya gibi Doğu Avrupa ülkeleri için bu tutar 300 euro. Erasmus hibelerinin Türkiye’deki yönetiminden sorumlu kamu kuruluşu Ulusal Ajans’ın raporunda, programın, farklı sosyal çevrelerden gelen tüm katılımcılara eşit fırsatlar sunulmasını temin etme ve potansiyel katılımcılar arasında ayrımcılık yapmama sorumluluğu taşıdığı belirtiliyor. Fakat euro kurundaki artış ve ülkedeki ekonomik sıkıntılar sonucunda değişim programından yararlanabilen öğrencilerin sınıfsal profilinin daraldığını, artık temel belirleyici olanın akademik başarı değil, maddi yeterlilik olduğunu gösteriyor. Ailesinden ve başka bir dış kaynaktan destek alamayan öğrenciler, derslerinde başarılı olsalar da programa katılmaktan vazgeçiyorlar veya eğitim imkanları daha iyi olan okullar yerine ucuz ülkeleri tercih ediyorlar.