"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Canım Dedem

15 Mart 2015, Pazar
Canım Dedem, diyerek mektubuma başlıyorum. Zira şehadetinizin üzerinden bir asır gibi bir zaman geçti. Derler ya dile kolay, tam yüz sene olmuş, tarihin akışı içinde tarihe sığmayan destanınızı yazalı, hatta yaşayalı.

Sen beni hiç tanımadan gittin o savaşa, ölümü göze aldın sen. Belki de ebedî saadetin anahtarı deyip şehadete doğru kanatlandın. Arkada beli bükülmüş ananı ve seninle ilgili binbir hayaller kuran sözlünü bıraktın. Niye? Benim için, benim gibi hiç tanımadığın torunların için... Çanakkele’ye giderken yanına dünya namına aldığın tek şey ise belki yavuklunun resmi, belki bir mendildi.

 Her ne kadar sen beni tanımasan da ben seni tanıyorum. Seninle her yerde karşılaşıyorum. Sana İslâm Kahramanı, Vatan kahramanı diyoruz. Seni kitaplardan, filmlerden, dizilerden daha da iyi tanıdım. Bizim için yaptıklarını gördüm. Cephede korkusuz bir aslan gibi savaştığını gördüm. Şu dünyadaki asıl kahraman sensin. Sen kahraman kelimesinin en hakikî karşılığısın.

Sen Çanakkale’de 215 kiloluk mermiyi vatan millet uğruna 3 kez namlunun ucuna taşıyan Seyit Onbaşsın.

Sen gelecek nesiller için kefensiz gömülen Mehmet’sin.

Sen “savaşta şehid olacağım” diye savaş başlamadan cenaze namazı kılan Ali’sin.

Sen hangi Nene Hatunun oğlusun? Hatta sen hangi Nene Hatun’sun? Sen ki bu cennet vatanda, hür yaşamış hür yaşayan bu milletin yetimlerinin babasısın.

Sen, “benim babam Çanakkale kahramanı” diye başı dik gezen çocukların babasısın.

Sen savaş meydanlarında, kanlı siperlerde, ateş hattında, Gelibolu’da, Anafartalar’da, Seddülbahir’de, “Allah Allah” diyerek düşmana saldıran kahramansın. 

Sen cebindeki bayat ekmeği düşmanıyla paylaşan mert askersin.

Sen daha 15 yaşında okul sıralarında değil cephelerde savaşan Mehmet’sin.

Sen konu Çanakkale’den açılınca hiç görmediği babasını hatırlayıp oturup hüngür hüngür ağlayan Cevdet Dede’nin babasısın. 

Sen, bedenindeki o kadar oku yok sayıp kaleye tırmanıp o şanlı sancağı oraya diken “Zafer bizimdir!” diye âleme ilân eden Ulubatlı Hasan’ın torunusun. Dün oğlun sana yetişmeye çalıştı, bugün de torunların senin gibi vatan aşkı ile yanıp tutuşuyor.

İslâm’ın, vatan denilen o kutlu mekânın binbir coğrafyasından gelmiş Ahmetlere, Mehmetlere selâm olsun. Sizin sayenizde öğrendim ben vatan sevgisini, siz öğrettiniz bana bu sonsuz aşkı.

Siz merak etmeyin, sizin torunlarınız olarak bizler de sizi unutmayacağız, unutturmayacağız. Sadece 15 Mart’larda değil, her zaman size minnet olduğumuzu duâlarımızla ifade etmeye çalışacağız...

R. Beyzanur ARIBENİZ

Okunma Sayısı: 1747
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı