"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

DIR DIR-GIRGIR

21 Nisan 2013, Pazar
Yazdığım yazılardan dolayı bazen esef ettiğim oluyor. Acaba yazılarımda ölçüyü biraz kaçırıyor muyum diye… Yazının başlığındaki ifade gibi; edna bir mensubu olmayı Rabbimden namütenahi bir huşu içinde niyaz ettiğim o güzide camianın altın prensiplerine aykırı ifadeler kullanıyor muyum acaba diye tir tir titriyorum. Eğlenmenin, gülmenin başka bir yolu var mı ki diye de teselli buluyorum. Muhterem okurlarım beni bağışlasınlar, herkes gibi bizim de meşrû dairede gülme, eğlenme, espri yapma hakkımız vardır diye düşünüyorum. Zira biz, demokrat olmayı zamanın dehasından ders almış bir büyük topluluğun fertleriyiz.

Yazdıklarımda çok büyük kusurların bulunduğunu biliyorum. Bu kusurlar için şu bir sineğin ağırlığını dahi taşıyamayacak kadar zayıf ve hislerine çabuk yenilen kardeşinize, duâlarınızı; üzerinde “Af Mektubu” yazılı bir zarfın içine koyup; biri ahirette biri de dünyada olsa dahi beraber olabilmeyi garantileyen dâvâ pulunu yapıştırarak, kalbimdeki o size has adrese gönderiniz… O engin hoş görünüze sığınıyorum, zira bünyemde bedduâlara yer kalmadı…
Şimdi nereden çıktı bu “dırdır - gırgır” diyeceksiniz. Bakın, isim olarak “dırdır” bezginlik verecek biçimde söylenen söz demektir. Zarf olarak; sürekli bezdirecek biçimde söylenip durmak anlamı taşır. Sözlük anlamı bu ise de, aynı şeyleri sürekli söyleyip yalandan, iftiradan, fitneden yoğrulmuş “dırdır”  biçimi vardır ki yüzünüze savurulduğu zaman kaşarlanmış “dırdır”cılar neşeden köşe olurlar. Bu garip mahlûkatın en sevdiği tipler, kendilerine benzeyenlerdir. “Dırdırcı” insan aynı zamanda geveze insandır, “dırdır” en çok kullandığı edebî san’at biçimidir. Bu silâh gibidir, hatunların erkek egemenliğine karşı en çok başvurdukları taramalı, ateşsiz otomatik bir silâh... Beyinsel travmalara yol açabilen çok eskiden beri kullanılagelen çenesel bir işkence âletidir. Bu silâhı yönetici kadroları veya adayları kullandıkları zaman, otomatiğe bağlanıp, Richter ölçeğine göre 12 şiddetinde sarsıntılara bile sebep olabilmektedir.

Dırrr... dırrr... dırrr...
Yakın çevrenizde bulunan en tanınmış “dırdırcılar”ı iyi tanıyın ki onların bulunduğu bir ortamı önceden keşfedip o ortamda bulunmaktan şiddetle kaçınıp derbeder olmayasınız ve ömrünüzün törpülenmesine müsaade etmeyesiniz.
“Dırdır”ın bir ileri aşaması “vır vır”dır. Bu da sinirlendirici bir biçimde durmadan konuşmayı anlatır. Bu “dırdır”ın bir nevi geri tepmeli, susturucu takılı, suikastlarda kullanılan dipçiksiz bir versiyonudur. “Vırvır”cının bulunabileceği her zeminden“dırdır”cılar gelmiş geçmiştir, oralardan uzak durun ki; maazallah sinirlenip katil olmayasınız. Dırdırcılar “dırdır” ederken “vırvır”cılar “vır vır” eder. Dırdırların vırvırlara dönüşmesi hengâmında çatala gelmemeye azamî dikkat gösterme mecburiyeti vardır. Bu bir bakıma dedikodunun da isim babasıdır. Hani bizim güçlü “vırvır”cıların ne kadar “dırdır”cı olduklarını hatırlayalım, kulakları çınlasın...

Vırrr... vırrr... vırrr...
“Vır vır”ın da ileri aşaması “hır hır”dır. Hani suçsuz yere hiç günahınız, kabahatiniz yokken “hem suçlu hem güçlü” sıfatı ile size saldırır birileri... Hani ininden kalkıp salya sümük saldırıyorlar ya... İşte “hır” çıkartmak maksadıyla düzenlenen bu seferler birer “hır hır” hareketidir. Zaten “hır”; kavga, dalaş, “hır çıkarmak”; kavga gürültü çıkarmak anlamına gelir. “Hır hır”cıların san’atıdır bu”hır hır”.“Dır dır” ve “vır vır”dan farklı olarak bu silâh bir saldırı silâhı olarak kullanılmaktadır. “Hırbo”, “hırboluk”,“hırçın”, “hırlamak” kelimeleri “hır hır” adındaki bu silâhın değişik çap ve ebatta  mermileridir.
Hırrr... hırrr... hırrr...
İşin tek teselli veren yanı “hır hır”cılarımızın da “dır dır”cı ve “vır vır”cılarımız kadar başarılı olmasıdır. Hiç olmasa “kötüler” arasında böylece denge sağlanmış oluyor.
Bir de “gır gır”cılar var... Hiçbir şeyi ciddiye almayan... “Nerede akşam orda sabah”la ömür zayi eden... Tepesine biniyorlar, sırtında hak etmedikleri pozisyonlar elde ediyorlar, yükseldikleri yüksek irtifadan tepelerine indiriyorlar şeytanî balyozları... Ama onlar işin “gırgır”ında... Memleket batmış, tefeciler beleşten parsayı, arsacılar arsayı almış götürmüş, ihaleler hale göre satılmış, taklalar atılmış, vatandaş itilmiş, bunların umurunda değil. Bizim bahsettiğimiz gırgır “mekanik olarak çalışan süpürge” veya “açık denizlerde balık avlamakta kullanılan büyük ağ” falan değil. “Gırgır”cıların san’atı “gır gır”dır.

Gırr... gırrr... gırrr...
Aklı havada bir kesim var ki, yükseklerden uçar. Bunlar da “pır pır” grubudur. Askerî rütbelerde kullanılan iki “pır pır”lı üç “pır pır”lı ‘argo’ deyim değil bizim şu “pır pır”...İlk akla gelen “pır pır”cılar; zengin sosyete kesimi, uçan hocalar, tepe noktalarda bulunan devlet ricali... Hepsi de kuş misalî. Yüksekten atanlar da diğer bir “pırpır” gurubudur. Bunların kahir bir ekseriyeti bu tutkularından dolayı havada can verme eğilimindedir.

Pırrr... pırrr... pırrr...
Kimi zaman dertten, kederden kimi zaman da ahmaklıktan “zır zır” ağlayan, kızını dövmediği için dizini döven, sonradan da rakibini öven bir de “zır zır” gurubu vardır. Bunlar, genelde yaptıklarından pişmanlık duyup meselâ; “elim kırılsaydı da şu partiye oy vermeseydim” diyerek “zır zır” ağlayan, ama fırsat ele geçince de yeniden kendisini zır zır ağlatanlara kölelik yapma ahmaklığına düşen yaltakçılardır. Bunlar ömür boyu zırlamaya mahkûmdurlar.
“Zır zır” da su tabancasına benzeyen bir nevi başka türlü bir silâhtır. Geri tepmelidir, önce sahibini ıslatır.

Zırrr... zırrr... zırrr...
Hele bir de kalp gözü kör, emeğe tekme atan nankörler takımı var ki “nankör kedi” misalî, kâh tırmalayan, kâh ciğer yiyen, kâh elin kapısında ayağa yüz süren bir güruh olup ömürleri damdan dama atlamakla tükeniyor… Bunun aslı, kısık sesle çok konuşan bünyelere verilen lâkaptır. Bu haliyle, “dırdır” ve “vır vır” ile yakın bir ilişkisi vardır.
Bir balık türü vardır ki aynı ismi alır: “Mırmır balığı…” Bu da “dır dır” veya “vır vır” eden bir hayvan türü müdür, deniz dibinde yaşamaya çalışan yarı hayvan yarı insan bir yaratık mıdır nedir, bilinmiyor.

Mırrr...mırrr...mırrr...
Bu aşamadan sonra çareyi kafa çekmede arayan garip bir topluluk var ki elinden bir şey gelmeyen, suya sabuna dokunmayan, zararı kendilerine olan bu kesime “fırfır” gurubu diyoruz. Bunlar ha var ha yok… Evlerinde rahat uyumaktan ziyade gece parklarda yarı felçli bir vaziyette uzanıp yatmayı tercih ederler… Yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi bunların kendilerinden başka kimseye zararı dokunmaz. Bu grubun kravatlı kesimi,“fırfır”ı hayatlarının en vazgeçilmez parçası haline getirip, medeniyetin bir ölçüsü olarak kabul etmek gibi bir gafletin içine girmişler. Bunlar da, aslı “yarasa” olup gece gezip gündüzleri yatan, ama kendilerinden olmayanlara; işe yarasa da yaramasa da, “yarasa” diyenlerin çoğunluğu teşkil ettiği yaramaz, pis kokulu enteresan bir topluluktur.

Fırrr...fırrr...fırrr...
Kötü san’atını terk etmeyene çarpsın diye duâ ettiğimiz uzun ve heybetli aracın ismine de “tır” diyoruz.

Tırrr... tırrr... tırrr...
Yukarıda anlatılanların bir özetini desen desen, nakış nakış işlenmiş vaziyette ozan diliyle bugünkü şiirimizde sunuyoruz.
Haydi hayırlısı!…

GIR GIR BEYLER
Ağlayan ağlar boşa,
Zır zır beyler zır zır zır.
Yaşlar şarap sarhoşa,
Fırfır beyler fır fır fır.
   
Dangıl dungul dangalak,
Kem küm yarım yamalak,
Çat pat, çat pat, lak lak lak,
Dırdır beyler dır dır dır.
   
Haraççılar haraçta,
Kapkaççılar kap kaçta,
Dedi kodu… top taçta,
Vır vır beyler vır vır vır.
   
Yerli kanatlı atlar,  
Yamuk yumuk kanatlar,
Uçan kor diplomatlar,
Pır pır beyler pır pır pır.
   
Kör kasap sağır manav,
Tavşan avcı, tazı av,
Kolcu bekçi hav hav hav,
Hır hır beyler hır hır hır.
   
Fötr şapka, fular, yaka,
Çalım, caka, fiyaka,
Şamata şaka maka,
Gır gır beyler gır gır gır.
   
Hizanî der kör kedi,
Vefasız nankör kedi,
Gör keleği gör kedi,
Mır mır beyler mır mır mır.
 
 
ÂŞIK HİZANî
Okunma Sayısı: 1506
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı