Hakkın gür sesine,
Risale-i Nurlar’ın medyadaki diline,
Yeni Asya Gazetesi’ne,
Yeni Asya Gazetesi’nin İstanbul’u Nurlandıran binasına düşüyor yollarımız.
Ehli dünyada üşüyorum. Ve mübalâğasız söylüyorum: Kış olsun, üzerimde kabanım olmasın. Risale-i Nurlar’ın medyadaki dili ve Başyazarı Bediüzzaman Said Nursî olan Yeni Asya Gazetesi kâfi gelir, yeterlidir ısınmam için. Gözlerimin gördüğü, kalbimin eridiği, ruhumun huzura kavuştuğu, samimî, nurlu, sadakatli, adaletli, hürriyetperver, demokrat... Nicesi.. Nice müsbet sıfatlara sahip bu ortam kâfi gelir içimi ısıtmaya. İnanmayan gelsin görsün. Bir adım atsın bu gazeteden, bu dâvâdan, bu şefkatli muhabbetten içeriye. Biz seminere katılan yirmi küsûr kişi olarak inandık böyle olduğuna.
Şimdi güzel gazetemin kadrosundaki güzel insanların bizler için verdikleri emeğin tarifini yapıyorum;
Hepimizin, damaklarına yapışan dört gün süren seminer..
Dışarıdan gelen oklara karşı, kalkanımıza sığınışımızla, Yeni Asya Gazete binasına girişimizle başladı asıl huzurumuz, tebessümümüz, şevkimiz..
Bu kadar çok insan ve huzur dolu bir ortam. İşte benim YENİ ASYAM.
Belki hakikî gazeteciliğin nasıl olduğuna dair merakımız yöneltti bizleri bu seminere.
Belki yazmaya olan ilgimiz.
Belki kabiliyetimizin medya alanında inkişaf edeceğine inancımız.
Belki kafamızdaki sorularımıza daha yakından cevaplar arayışımız.
Belki de cemaatimize destek olma isteğimiz.
Her neyse, safiyane sebeplerden güzel neticeler doğdu. Nurlu gazetemin Nurlu kadrosu şevkle, gayretle, doğru gazeteciliği Risale-i Nur bakışıyla anlattılar bizlere, Üstadımın kâinata değişmem dediği Zübeyir Gündüzalp’in ismini alan toplantı salonunda.
Heyecanla dinledim. Dinledikçe işte bu dedim. İşte bu benim gazetem. Risale-i Nurlar’ın her harfini benimsemiş, sadakatli..
Yeni şeyler öğrenmek, gazetemizdeki samimî havayı teneffüs etmek geceleri huzur dolu uykulara daldırdı bizleri misafirhanemizde.
İlk gün, ikinci gün, üçüncü gün derken yoğun ve dolu dolu geçen günler son günü getirdi önümüze. Ve son gün. Hiçbirimizin son olmasını istemediği o gün. Son sıfatına lâyık görmediğimiz o gün. O gün gezdik gazetemizin birbirinden Nurlu köşelerini. Manşet toplantısını yaptığımız masaya dokundu ellerim. Meşvereti, istişareyi benimseyen gazetem.. O masada canlı canlı gördüm öyle olduğunu.
Sertifika Töreni
Seminerin son günü.
Latif Salihoğlu’nun dağıttığı bambu kaşıklarımızı aldık. Nur Hacınebioğlu’nun dağıttığı suluklarımızı aldık. O manevî hava havanın lezzetini aldık, içtenliklerini aldık. Sertifikalarımızı aldık. Üzerinde isimlerimizin yazıldığı defter ve kalemlerimizi aldık. Vedalaştık, tekrar görüşmek üzere birbirimizi Allah’a emanet ettik.
Ve ben adımızın yazıldığı bu kalemle yazdım bütün satırları. Adımın hemen arkasında yazılı olan YENİ ASYA kalkanım ile...
Lütfiye Kef
***
Okumak için tıklayınız:
Gazetecilik seminerleri sona erdi: Bu bayrağı sizler devralacaksınız!
Bu seminer bir başlangıç