Her mesleğin ve her işin bir tekniği olduğu gibi, şiirin de bir tekniği vardır. Her ne kadar bazı şairler şiiri kuralsız, kaidesiz, şekilsiz bir şekilde, kalbe geldiği gibi yazılabileceğini ifade etseler de, genel kanaat, şiirin tekniğine uygun bir tarzda yazılması yönündedir. Serbest şiir diye yazılan, belli bir ölçü ve kafiye aranmayan şiirlerde de yine bir iç âhenk ve gizli kafiye olması daha güzeldir. Tekniğine uygun yazılmayan şiirlerde duygu derinliği olsa da, usûl ve üslûp olmazsa, o şiir zayıf kalır. Okunduğunda insana fazla bir zevk ve haz vermez.
Bir yapı ustası, yaptığı binanın düzgün ve sağlam olması için tuğlaları belli bir düzen içinde ve tekniğine uygun olarak yerleştirir. Değişik tuğlalar kullanarak san’atına bir güzellik vermeye çalışır. Şiirde kullanılan her kelime de bir tuğla gibidir. Uygun yere yerleştirilirse şiir san’atlı ve sağlam olur.
İnsan çeşitli dillerle kendisini ifade eder. Konuşma dili, hâl dili, gönül dili gibi. Şiir de gönül dili ile konuşma san’atıdır. En etkili iletişim yollarından birisidir. Şiir, mısralarında letafet ve nezaket taşıdığı gibi, azamet ve şecaat de taşır. Muhatabına göre istimal edilir.
En kudretli Osmanlı Padişahları aynı zamanda birer şairdi. Gönülleri kadar şiirleri de zengin, kılıçları kadar mısraları da keskindi. Onun için şiir kudretin ve medeniyetin bir ölçüsü olarak da kabul edilebilir. Zaten en büyük şairler ve en san’atlı şiirler Osmanlı Devleti’nin en güçlü olduğu devirlerde ortaya çıkmıştır.
Şiir hakkında bu kadar kelâm sarf ettikten sonra, Elif’in şiire yapabileceği katkılar ve bizim Elif şairlerine verebileceğimiz destekler hakkında biraz söz edelim.
Yeni Asya Gazetesi şair ve yazarlar için bir okul olduğu gibi, Elif eki de bu okulun bir sınıfı olarak vazife yapmıştır. Genç yetenekler için bir fidanlıktır. Eski Elif’i bilenler, bu sınıfta öğrenim gören bir çok şair ve yazarın daha sonra başarılı eserlere imza attıklarını görmüşlerdir. Bu fidanlıkta inkişaf eden istidatlar bereketli meyveler vermişlerdir. Âcizane bizler de eski Elif’in rahle-i tedrisatını geçerek şiir ve yazı hayatına devam edecek birikime sahip olmuştuk.
Bu günkü Elif de aynı misyonu devam ettirmek üzere vazifesini yerine getirmeye çalışıyor. Biz de bir vefa borcu olarak bu vazifenin ifasında görev almak ve genç kardeşlerimize yardımcı olmak istedik. Bildiklerimizi paylaşmak, bilmediklerimizi beraber öğrenmek için sizlerle beraber olmak istedik. Bundan böyle, Elif’e gönderilen şiirleri edite etmek, şairleri ile diyalog içine girerek sohbet tarzına görüş alışverişinde bulunmaya çalışacağız.
Genç şairlerimize (ki, bütün şairler gençtir) başarılar diliyor, yeni çalışmalarınızı bekliyoruz. Her hafta Elif’lerde görüşmek üzere hoşça kalın.
İsa Yakan ismini gazetemizde zaman zaman görüyor ve şiirlerini zevkle okuyoruz. Bu şiiri de güzel çalışmalardan birisi olarak kabul ediyoruz.
Şiir, güzel san’atların en güzellerinden birisidir. Üzerinde ne kadar çok çalışılırsa o kadar güzelleşir ve değeri artar. “BEŞ VAKİT EZAN” şiiri üzerinde de biraz daha çalışılırsa daha güzelleşecektir. Bu şiir 6+6=12 hece ölçüsü ile yazılmış. Ama her kıtada aynı kafiyeler kullanılmış. Bir de kelime tekrarı fazla olmuş. Şiirde kelime israfı çok göze batar. Fazla tekrarlara girmeden, en az kelime ile en çok mânâyı ifade etmek, şiire derinlik kazandıracaktır.
Daha güzel şiirlerde buluşmak dileğiyle...
BEŞ VAKİT EZAN
Okunur her gün içten beş vakit ezan,
Ne güzel bir dâvet, ne güzel bir ilân,
Dinin şeâiri bu, bir dâvet ezan.
Ne güzel bir dâvet, ne güzel bir ilân.
Huzura, mi’rac’a dâvettir her ezan,
Okunurken o, duygulanır çok insan,
Uyarsa dâvete ödenir borç o an,
Ne güzel bir dâvet, ne güzel bir ilân.
Kılınca namazı huzur bulur insan,
Dolar kalbine ışık, nurlanır mekân,
Kaplar gönlünü ulvî duygular o an,
Ne güzel bir dâvet, ne güzel bir ilân.
İsa YAKAN
Gönen / Balıkesir
[email protected]
---------------------------
ABDİL YILDIRIM
[email protected]