18 Mayıs 2012, Cuma
“Abd” kul ve köle anlamına gelen bir kelimedir. Lügatte itaat etmek, tevazu göstermek ve kendisinden üstün olan birine isyan etmeden emrini yerine getirmek anlamına gelmektedir. İtaat bir çeşit ibadettir. Bu bakımdan Allah’a itaat ile ibadet eden kimseye “âbid” denir. Allah’a kulluk yapmaya ise “ubudiyet” denmektedir.
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de “Ben cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım” (Zariyat, 51:56) buyurmaktadır. Bu âyeti izah eden İslâm bilginleri “Allah insanları kendisini iman ile tanımaları ve itaat ile ibadet etmeleri için yaratmıştır” şeklinde izah etmişlerdir. Çünkü iman aklın ve kalbin ibadeti, namaz ve oruç bedenin ibadeti, zekât ve hac malın ve sıhhatin ibadetidir. Her aza ve duygunun da ibadeti vardır” demişlerdir.
“Abd” kelimesinin mastarı olan “ubudiyet ve kulluk” insana aittir. Kendisine ibadet edilen ise “Rububiyet” sıfatı ile muttasıf olan Allah’tır. Peygamberler de Allah’ın kullarıdırlar. İmanın ifadesi olan Kelime-i Şehâdet “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasulühü” şeklinde olup Peygamberimizin (asm) kulluğuna dikkat çekilir ve Kul Peygambere (asm) iman etmemiz istenir. Peygamberimizin (asm) Mi′rac’a çıktığını anlatan İsra Sûresinde Peygamberimiz (asm) için yüce Allah “Kulunu bir gecede Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürdü” (İsra, 17:1; Necm, 53:10) buyurarak kulluğunu öne çıkarmıştır. Hz. İsa (as) “Ben Allah’ın kuluyum” (Meryem, 19:30) derken yüce Allah sevgili kulları olan peygamberleri için “O ne güzel bir kuldu” (Sad, 38:30, 44) buyurmaktadır.
Bundan anlaşılmaktadır ki insan için en şerefli olan makam “Allah’a kul olabilmektir.” Nitekim Hıristiyan din adamları Peygamberimize (asm) gelerek “Sen bizim efendimize hakaret etmişsin” dediler. Peygamberimiz (asm) buyurdu: “Ben ne demişim de efendinize hakaret etmişim?” Onlar dediler: “Sen bizim efendimiz için ‘Allah’ın kulu’ demişsin. O ise Allah’ın oğludur” dediler. Peygamberimiz (asm) buyurdu: “Hz. İsa (as) Allah’a kul olmakla şeref duyar.”
Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki Allah’a kul olmak büyük bir şereftir ve Hıristiyanlar Allah’ı tanımadıkları için Allah’a kul olanın değerini de bilmiyorlar. Bir insan mensup olduğu efendisi ile şeref duyar. Bütün kâinatın yaratıcısı olan yüce Allah’a iman ile intisap ederek kul olmak elbette şereflerin en büyüğüdür. Nitekim yüce Allah “Ey İnsanlar! Rabbiniz olan Allah’a ibadet ediniz” (Bakara, 2:21) buyururken Allah’a olan ibadet ve kulluğun önemini ve uluvv-ü şanını bildirmektedir. Peygamberleri için “Abdinâ” buyurarak kendisine kul olduklarını ifade etmektedir. Peygamberimiz (asm) bütün insanlardan daha çok Allah’a ibadet ve itaatte bulunarak Kur’ân okumuştur. Gece sabaha kadar ayakta namaz kılmış ve ayakları şişmiştir. Neden bu derece ibadete yöneldiği kendisine sorulunca da “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurmuştur.
Allah’a kul olmak yüce bir makam ve büyük bir şereftir. Yüce Allah “Kuluna kitabı inzal eden Allah’a hamdolsun” (Kehf, 18:1) buyurarak kulluğun peygamberlik makamına insanı ulaştırarak Allah’ın kendisini muhatap ederek kitabı inzal edecek makama çıkardığını ifade etmektedir. Bu sebeple Hz. Ali (ra) “Allah’ım! Şeref olarak sana kul olmak kâfidir” buyurmuştur.
İnsan Allah’a kul olmakla hürriyetine kavuşur. Çünkü insan namazda “Allah’ım sadece Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım isterim” (Fatiha, 1:4) diyerek hiçbir şeye ve hiçbir varlığa kul ve köle olmayacağını ifade etmiş olmaktadır. Bunun için Peygamberimiz (asm) “Altının ve gümüşün kulu ve kölesi olana yazıklar olsun” (Tirmizi, Zühd, 42) buyurarak Allah’tan başkasına kul olmayanın başkasının kulu ve kölesi olacağını ifade etmiştir. Bunun içindir ki
Peygamberimiz (asm) önce kul, sonra resuldür.
İbadet, kulun Allah’ın huzurunda kendi aczini ve fakrını, yani Allah’a olan ihtiyacını görmesi, Allah’ın rahmetinden istemesi, Allah’ın kudretine sığınması, hayret ve muhabbetle secde etmesidir. Kul kendi kusurunu görüp istiğfar ile Rabbini her nevi şirkten ve noksanlıktan pak ve müberra olduğunu tesbih ile, Sübhanallah ile ilân etmesi; Allah’ın kudreti karşısında “Allah-ü Ekber” diyerek ilân etmesi; Allah’ın nimetlerine “Elhamdülillah” diyerek şükretmesidir. Namaz bütün bunların tamamını kendisinde toplayan bir ibadet olduğu için Allah’a kulluğun alâmeti olmuştur. (Sözler, 2004, s. 70–71)
Okunma Sayısı: 3049
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.