"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet hukuka, hukuk adalete yaklaştıkça değerleri yükselir

30 Ağustos 2019, Cuma
Toplumun iç barışının ve huzurunun sağlanması, toplumu oluşturan fertlerin temel hak ve hürriyetlerine karşılıklı olarak saygı gösterilmesi ile mümkün olmaktadır.

Bunun yanında devletin temel yasası olan anayasa ile temel hak ve hürriyetleri kabul etmesi ve düzenlemesi gerekmektedir. Özellikle devletin kaba gücünü kullanan yürütme organının bütün eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetim yollarının temel yasa olarak ifade edilen anayasalarda özellikle belirtilmesi ve yargı organının idarî eylem ve işlemleri denetlemesi gerekir.

Devlet, antik çağlardaki gibi buyurgan, kendisine hizmet edilen ve kendisi için ölünen, devletin tapusunun elinde olduğu ‘mülk devlet’ anlamında bir organizma değildir. Günümüz toplumlarında devlet, vatandaşını mutlu bir şekilde yaşatmaya çalışan, varlıkları herkesin lehine paylaştıran, muhtaç olana ihtiyacı olanı asgarî düzeyde sağlayan hizmetkâr bir devlettir. Bu devlet anlayışı, gücünün kabalığının hukuk kuralları ile törpülendiği, bütün eylem ve işlemlerinin hukukla bağlandığı bir anlayışa sahiptir. Önceleri mutlâkıyetle yönetilen devletler meşrûtiyet, cumhuriyet ve demokratik cumhuriyete doru değişim göstermiştir. Bu yolculuk sürecinde günümüzde demokrasinin nitelikleri artmıştır. İnsan onurunun ön plana çıkarıldığı, düşünce ve fikir hürriyetiyle din ve vicdan hürriyetinin esas alındığı, gruplar arasındaki eşitsizliğin giderildiği, korunmasız gruplara pozitif ayrımcılığın yapıldığı, sosyal hukuk devleti anlayışının esas alındığı bir döneme girilmiştir. Zayıfı, güçsüzü, fakiri, mağduru koruyan hukuk, bunu devletin gücünü kullanma noktasında elinde bulunduran kimselere karşı mücadele ederek devleti hukuka uydurmuştur. Yani devletin hukuku içselleştirmesi sonucu ‘hukuk devleti’ anlayışı gelişmiştir. 

Hukuk genel olarak devlet destekli ve yaptırımı olan, adaleti netice veren toplumsal düzenleyici kurallar bütünü olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar toplumsal varlıklardır. Yani tek başına yaşaması fıtratına aykırıdır. İnsanın birçok ihtiyacı vardır; barınmak için eve, yaşamak için yiyecek, içecek ve giyeceğe vb. hayatını devam ettirebilmek için, fırıncıya, tamirciye vs. ihtiyacı vardır. İşte bütün bu ihtiyaçlarını kişinin tek başına karşılayabilmesi mümkün değildir. İnsanın aynı anda kasap, tamirci, fırıncı, saatçi, tesisatçı, bilgisayarcı vs. olması mümkün değildir.

Tabiî olanı bir meslekte uzmanlaşmak, ürettiklerini satarak ihtiyaçlarını karşılamaktır. Ancak insanlar seviye itibariyle bir değildirler. Çok güzel var, çirkin var; çok zeki ve zeki olmayan var; çok becerikli ve becerikli olmayan var. Yani her insan aynı özelliklere sahip değil, farklı farklı seviyeler, kabiliyetler ve standartlar vardır. Bu farklılıklar duyguların kontrolü, hayata bakış açısı, dünya görüşü vb. bakımlardan da geçerlidir. Bu farklılıklardan ya da farklı farklı sebeplerden dolayıdır ki, toplum içerisinde haksızlıklar, adaletsizlikler, kargaşa ve kaos olabilir. Haksızlıklar, yanıltmalar, hileler ya da toplumsal düzeni bozan çeşitli olaylar… Sonuç itibariyle toplum içerisinde farklı sebeplerden dolayı çeşitli haksızlıklar ve adaletsizlikler oluşabilir.

Yani toplumsal düzenin sağlanması ve haksızlıkların giderilmesi için fertlerin, genel, soyut, herkesi bağlayan kurallara ihtiyacı vardır, bu durum hukukun varlığını gerekli kılmaktadır. Ancak bu kurallara uyulmaması durumunda insanları bunlara uyduracak bir yapının, düzenin, organizasyonun olması gerekir. İşte bu organizasyon devlet olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani getirilen kurala aykırı hareket eden kişileri o kurala uydurma zorunluluğu olmazsa kural getirme, kural koyma da bir anlam ifade etmeyecektir. Bu bakımdan hukuk kuralları devlet düzeninin olduğu topluluklarda uygulama alanı bulan bir durumdur.

HUKUKUN BENİMSENMESİ: HUKUK DEVLETİ

Hukukun üstünlüğünün önemsendiği toplumlarda, ferdin diğer kişilerle, ferdin toplumla ve kişinin devletle olan ilişkileri önceden hazırlanmış soyut, genel, objektif hukuk kuralları ile belirlenmiştir. Aslında hukuk devleti hukukun üstünlüğüne dayalı devlet demektir. Bu düzende hukuk düzenine sadece fertlerin değil, kamusal gücü elinde bulunduranların yani devletin de hukuk düzenine uydurulması durumu söz konusudur. 1

Hukuk devleti bir anlamda hukuk düzeneğine demokratik değerler sistemini yerleştirme aracıdır. Hukukun devlet tarafından içselleştirilmesi olarak algılanabilir. Devletin bir anayasasının ve yasalarının olması, hukukun üstünlüğü için yeterli olamamaktadır. Yapılan Anayasanın ve yasaların hukukun üstünlüğünü amaçlaması ve adaleti sonuç vermesi gerekir. İnsanlık onuru, her şeyden daha üstün ve önemlidir, bunun için devletin üstün gücü sınırlanmalıdır. 2 

Anayasa Mahkemesi “İnsan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir düzen kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde Hukuka ve anayasaya uyan devlettir” biçiminde tanım yapmıştır. 3

Avrupa Komisyonu ise hukuk devletini; “insan haklarının ve temel hürriyetlerin etkili bir biçimde kullanılmasını sağlayan yasalar, bağımsız yargı, etkili ve kısıntısız yargı, yasalar önünde eşitliği sağlayan hukuk sistemi” olarak tanımlamaktadır.

Hukuk devleti kavramının ilk olarak kullanıldığı devletlerden olan İngilizler hukuk devletinin üç özelliğini vurgulamaktadır. “Bunlardan ilki hiç kimsenin mahkemece suçluluğu sabit oluncaya kadar hapsedilememesi, ikincisi hiçbir ayırım olmaksızın herkesin olağan mahkemelerin yargısına tabi olması ve nihayet üçüncüsü İngiliz anayasasının parlamento iradesiyle oluşmuş bir yasa olmayıp, mahkemelerin çeşitli dâvâlarda fertlerin sahip olduğu hakları tesbit etmesiyle oluşmuş içtihadî nitelikte bir anayasa oluşudur.” 4 Yine kimi İngiliz hukukçulara göre; “Hukuk devletinin iki unsuru vardır; devletin ve fertlerin hukuka uyması ve hukukun şahıs davranışlarına yön verebilir nitelikte, yani öngörülebilir olması.” Ancak bu öngörülebilirliği sağlayacak olan ilkeler hukuk devletinin özelliklerini oluşturur. Bu ilkeler; kanunların geleceğe yönelik, açık ve anlaşılır olması, kanunların istikrarlılığı, özel düzenlemelerin genel kurallara uygun olması, yargı bağımsızlığı, yargıya ulaşma hakkı ve adil yargılama kurallarına uyulması gibi ilkelerdir. 5

Hukuk Devletinde Temel Haklar Güvence Altındadır

Hukuk devletinin temel unsurlarından biri, kişi hakları ve hürriyetlerinin hukukun merkezine alınarak devletin müdahalesinden korunması için düzenleme yapılmasıdır. Hukuk devleti anlayışı, ferdî hak ve hürriyetleri de içine alan temel hak ve hürriyetlerin, güçlü bir organizasyona sahip olan devletin müdahale gücüne karşılık korunmasını gerektirmektedir.

Hukuk devletinde temel hak ve hürriyetlerinin korunmasına yönelik birçok yöntem geliştirilmiştir. Bunlardan en önemlisi, bir üst norm niteliğinde ve değiştirilmesi zor hukuksal metinler olan anayasalarda temel hak ve hürriyetlerin düzenlenmesidir. Bununla birlikte devletin organları ve yetkilerinin ve yetkilerinin sınırlarının da anayasalarda ifade edilmesi önemlidir. Vatandaşın sahip olduğu haklar güvence altına alınırken, devletin görev ve yetkileri, yetkilerinin sınırı özellikle anayasalarda belirtilmektedir. 

İkinci olarak, temel hak ve hürriyetlerin eğer sınırlanması gerekiyorsa bunun nasıl yapılacağıdır. Yani temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlanabilir. Her iktidar yönetiminde yönetim tarzına göre temel hak ve hürriyetlere dokunmak ve sınır getirmek söz konusu olabilir. Ancak bunun, iktidarın keyfi olarak yapacağı düzenlemelerinden ziyade, yasama organından çıkarılacak bir kanunla düzenlenmesi söz konusu olacaktır. Özellikle “kişinin sahip olduğu, dokunulmaz, vazgeçilmez, devredilmez temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hale getiren kısıtlamalar” hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Çıkarılan kanunun anayasaya uygunluğunu denetleme işini de Anayasa Mahkemesi yapacaktır. Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararlarında, temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği genel ilkesini belirledikten sonra, temel hak ve hürriyetlerin sınırlama sebeplerinin de belirtilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca temel hak ve hürriyetlerin kanunla sınırlanması durumunda şu hususa da dikkate edilmesi gerektiği Anayasa Mahkemesi tarafından vurgulanmıştır; bu sınırlama sonucunda “hürriyetin kullanılmasının imkânsız hale getirilmesi” durumunda bunun hukuk devleti anlayışına aykırı olduğu ifade edilmiştir. 6

Dipnotlar:

1- Kaboğlu Ö. İbrahim, Türkiye’de Hukuk Devletinin Gelişimi, http://www.todaie.edu.tr/resimler/ekler/400c3b113695644_ek.pdfdergi=Insan%20Haklari%20Yilligis.146

2- Kaboğlu, agm, s. 145.

3- Tahmazoğlu Üzeltürk, agm, s. 158.

4- Kısaca değinmek gerekirse İngiltere’de Anayasa hukukunun kurucusu olarak kabuledilen Albert Vincent Dicey’nin meşhur Anayasa Hukukuna Giriş kitabından alınan“Hukuk Devleti; Doğası ve Genel Uygulamalar” başlıklı bölümde hukuk devletinin gerekleri incelenmektedir. Bkz Çoban-Canatan-Küçük, age.

5- Çağdaş İngiliz hukuk felsefecilerinin ve hukukî potitivizm teorisyenlerinin enönemlilerinden birisi olan Oxford ve Columbia Profesörü Joseph Raz’ın 1977 yılında yayınlanan ve pek çok dile çevrilen kısa fakat etkili makalesi “Hukuk Devleti ve Erdemi” usûlî hukuk devleti anlayışını en iyi özetleyen metinlerden birisidir. Bkz Çoban-Canatan-Küçük, age.

6- Çağlayan Ramazan, Anayasa Mahkemesi Kararlarında Hukuk Devleti İlkesi, A.Ü. Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C. II, S. 1, s. 53.

Okunma Sayısı: 7479
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı