Kitap ve gazete okuma noktasında iyi seviyelerde olmadığımız bir sır değil. İyi kitap ve gazetelerin çok daha fazla okunmasında hepimizin menfaati var.
Neticede ‘cehalet’ en büyük düşmanlar arasında sayıldığına göre; kitap okumadan cehaleti nasıl yerimizden ve yurdumuzdan kovabiliriz ki?
Düzenli olarak yayınlanan araştırma ve anket neticeleri kitap okuma konusunda dünya ülkeleriyle boy ölçüşecek durumda olmadığımızı ortaya koyuyor. Bazı ülkelerde insanlar haftada ya da ayda bir kitap okurken; Türkiye’de yılda kaç kitap okunduğunu kendimize sorarak cevap verebiliriz.
Türkiye’yi idare edenlerin, kitap okumayı teşvik noktasında üzerlerine düşeni yaptığını söyleyebilir miyiz? Okuya teşvik etmenin ilk adımı elbette ki ailede atılma. Fakat, aileler de bu konuda teşvik edilmiyor. Bir sonraki ve yine çok önemli olan, okullarda atılması gereken adımlardır. Elbette bazı çalışmalar yapılıyor, ancak okumayı teşvik eden, kitap okuduğu için desteklenen kaç öğrenci gördük ya da duyduk? Ya da okulların kütüphaneleri bu teşvikler için yeterli midir?
Tekirdağ’da gazetecilerin, Resmi Gazete’de yayımlanan ve kamu kuruluşlarına gazete alınmasını engelleyen ‘Tasarruf Genelgesi’ni protesto ettiği haberi duyulunca konu yine gündeme gelmiş oldu. Türkiye hem devlet olarak hem de millet olarak israfı önlemelidir. Fakat bu adımı atarken ilk iş olarak gazetelerin alınmaması ne derece doğrudur? İşin ehli olanlar mutlaka ayrıntılı hesap yapabilirler, ama bir ilde resmi kuruluşların alacağı gazetelerin bir aylık tutarı, o ildeki en küçük ‘tören’in masrafı kadar olur mu?
Süleymanpaşa Basın Mensupları Derneği Başkanı Abdullah Yalçın şöyle demiş: “Genelgenin sonuçlarından herkes etkilenmiştir. Bazı meslektaşlarımız işsiz kalırken, küçülme kararı alınan kuruluşlarda ise iş yükü artmış. Kamuya nitelikli haber ulaştırılması zorlaşmıştır. Kamunun bilgi almasını sağlayan, kamu yararı güden medya kuruluşlarının asli görevini yerine getirmesine ket vurulmuştur. Tasarruf edilecek alan burası mıdır? Haberden, bilgiden tasarruf olur mu? Gerçeğe, doğru bilgiye daha fazla ihtiyaç duyulan bu günlerde alınan bu karar, tüm toplumun zararınadır. Öte yandan bu karar, pandemi, ekonomik kriz ve dijitalleşme ile zaten büyük zorluklar yaşayan yerel basına ölümcül bir darbe vurmuştur. Yerel gazeteler devletten destek beklerken, bu genelge ile nefes alamaz hâle gelmiştir. Devletin başka kalemlerdeki masraflar yerine sadece gazeteler üzerinden tasarrufa gitmesi yerel medyanın adeta idam fermanı olmuştur.”
Devletin milyar liralık israf kalemleri varken tasarrufa gazete almamakla başlaması hayra alamet değil. Aksine insanların daha fazla okumayı teşvik edilmesinde sayısız fayda vardır. Ailede, okulda ve ‘resmi daire’lerde de kitap, gazete ve dergi okuyanlar teşvik edilmelidir. Türkiye, bunu yaparsa kazanır vesselam.