Dünyaya nizam, düzen ve demokrasi ulaştırmak iddiasıyla yola çıkan Amerikalı yöneticilerin, en başta ‘demokrasi götürmek için’ girdikleri ülkeleri mahvettikleri onlarca hadiseden sonra kesinleşti. Bu noktada en çarpıcı olanı Irak’ta yaşananlardır. Yalan ve yanlış bilgilerle dünyayı da aldatıp kendisine destekçi eden Amerika, güya Irak’ı ‘diktatör’den kurtardı.
Peki, hakikat öyle mi? Komşumuz Irak’ta gelinen noktayı değerlendiren Irak Müslüman Âlimler Heyeti Genel Sekreteri Prof. Dr. Şeyh Haris Ed-Dari, “Amerikalılar Irak’ı mahvetti” demiş. (Anadolu Ajansı, 24 Aralık 2011)
20 Mart 2003’te Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere öncülüğünde bir araya gelen ‘Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’nin bir askerî harekâtla Irak’a girmesiyle başlayan işgâlden bahsediyoruz. ‘Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’ bu işgale “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” adını takmıştı. Hatırlanacağı üzere, 21 Ekim 2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama yaptığı açıklamada, Irak’taki ABD askerlerinin 31 Aralık 2011’e kadar geri çekileceğini söylemişti.
2011’in sonuna yaklaşıyoruz. Bakalım ABD kuvvetleri gerçekten Irak’tan çekilecek mi? Yoksa yeni bahanelerle bu süre uzatılacak mı?
Tabiî ki ABD’nin Irak’tan çekilmesi ile her şey düzelmiş olmayacak. Nitekim, Irak Müslüman Âlimler Heyeti Genel Sekreteri Prof. Dr. Şeyh Haris Ed-Dari, “Bu yılın sonunda Irak’tan kısmî olarak çekilecek Amerikan işgal güçlerinin ardından Irak’ta durum daha da kötü olabilir. Çünkü Amerikalılar Irak’ı mahvetti ve bir kaos ortamı oluşturarak durumu baskıcı bir yönetime devretti” şeklinde konuşmuş.
Irak’ın rahata kavuşacağı günü beklerken, başka bir komşumuz Suriye ciddî sıkıntılar içinde. Daha doğrusu Suriye’de yaşayan insanlar, din kardeşlerimiz sıkıntı içinde. Biliyorsunuz, başka pek çok İslâm ülkesinde olduğu gibi “Suriye’de yaşayan vatandaş”larla “Suriyeli yöneticiler” arasında bir çelişki, bir uyumsuzluk var. Bir şekilde iktidarı ele geçiren ‘azgın azınlık’, çoğunluğu meydana getiren Müslümanlara yıllardan beri kan kusturuyor.
Yalnız şunu unutmamak lâzım: Bugün, Suriye’ye ‘demokrasi’ getirmek iddiasında olan ABD ve benzeri ülkeler kesinlikle samimî değil. Çünkü Suriye yönetimindeki ‘zalim’ler halka zulmederken onlar destek oldu. Ne zaman ki şartlar değişti ve ‘piyon’lar işlerine yaramaz hale geldi, yeni ‘piyon’lar bulmak için düğmeye bastılar.
Peki, böyle oluyor diye “Suriye’deki zalim iktidarda kalsın” mı diyeceğiz? Tabiî ki öyle de demeyeceğiz. Sadece oynanan oyunun farkına varacağız ve zalimlerden zalim beğenmek durumunda olmadığımızı bileceğiz.
Elbette uluslar arası ilişkiler sıkıntılı ilişkilerdir ve temelinde menfaate dayanır. Ancak halkı Müslüman olan komşularımızla yürüttüğümüz ilişkilerin bozulmaması için de mümkün olan dikkati ve özeni göstermek durumundayız. Okyanus ötesindeki ülkeler menfaatleri icabı bir süreliğine konu ile ilgilenir ve sonra unutur. Biz ise ömür boyu komşularımızın kapısını çalmaya, onlarla işbirliği hâlinde dertlerimizi çözmeye mecburuz. Gerek Suriye ve gerekse bütün komşu ülkelerimizin hür ve demokrat olması için elimizden geleni yapmalıyız, ama bunu yaparken kılı kırk yarmak durumundayız.
Gazetelere yansıyan ve Türkiye’yi idare edenlerce şimdilik inkâr edilen ‘projeler’e göre Türkiye Suriye konusunda daha sonra telâfisi zor tuzaklara sürüklenmek isteniyor. Aman dikkat edelim. Irak örneğinde olduğu gibi ABD’nin yeni planı Suriye’yi mahvetmekse buna âlet olmayalım...