Herkesin bildiği ve gördüğü üzere bazı ülkeler bütün maddi imkanlarını ‘savaş aletleri’ne harcıyor ve vatandaşını fakirliğe mahkum ediyor. Böyle ülkelerin “Güçlüyüz, savaşları biz kazanırız” demesinin bir anlamı olabilir mi? Bu ülkeler velev ki savaş kazansa, fakirliği mağlup edemeyen bir ülke gerçek anlamda zafer kazanmış sayılır mı?
Dünya Bankası, çatışma ve istikrarsızlık yaşayan ekonomilerde aşırı yoksulluğun diğer bölgelere kıyasla çok daha hızlı arttığına dikkati çekerek, temel kalkınma hedeflerine ulaşmanın daha da imkânsız hale geldiğini bildiren bir açıklamaya imza atmış.
Dünya Bankası’nın “İç İçe Geçmiş Krizler, Çoklu Kırılganlıklar” isimli analizinde, 2020’lerde çatışmaların daha sık hale geldiği ve buna maruz kalan ekonomilerin kalkınma göstergeleri açısından diğer ekonomilerin gerisinde kaldığı ifade edilmiş. Kişi başı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) 2020’den bu yana çatışma ve istikrarsızlık yaşayan ülkelerde yılda yüzde 1,8 küçüldüğüne işaret edilen açıklamada, diğer gelişmekte olan ekonomilerde ise yüzde 2,9 büyüdüğü vurgulanmış. Açıklamada, söz konusu ülkelerde bu yıl 421 milyon insanın günde 3 dolardan az gelirle yaşadığı ve bu sayının 2030’a kadar 435 milyona çıkması beklendiği aktarılmış. Aynı açıklamada, halen çatışma ya da istikrarsızlıkla karşı karşıya olan 39 ekonominin 21’inin aktif çatışma içinde olduğu ifade edilmiş. (AA, 27 Haziran 2023)
Savaşlar dolaylı olarak fakirlik getirdiğine göre bazı ülkelerin savaşları teşvik etmesi nasıl yorumlanabilir?
Elbette barış ve huzur isteyenler ‘çarpışma ve çatışmaya hazır’ olacak şekilde hazırlık yapmalı; ama her bahane ile savaşmaya meyilli olmamalı. Bazı ülkelerin sürekli savaşarak vatandaşına huzur vermediğine dünya tarihi de şahit. İçerde ve dışarda ‘düşman üreten’ anlayış vatandaşına huzur bırakır mı?
İslâm dünyasının yapması gereken de mümkün olduğu kadar barışı esas alması ve maddi imkanlarını silaha ayırmamasıdır. Silâha verilen her para vatandaşın fukaralığına atılan bir adımdır.
Avrupa ülkelerinin yüz yıl birbiriyle savaşıp, sonra da ‘birlik’ kurması ve bu şekilde zenginliğe kavuşması İslâm ülkeleri için doğru bir örnek değil mi?
Barış ve zenginliğe kavuşmak, İslam dünyasının da hakkı...