"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Unutulan projeler

Faruk ÇAKIR
29 Nisan 2011, Cuma
Türkiye’de bir şeyler yapıldıysa bunlar ancak önce planlayarak yapılmıştır. Ekonomik hayatla ilgili planlar olduğu gibi, sosyal ve siyasî hayatla ilgili planlar yapanlar da vardır. Bilhassa ‘tek parti’ devrinde, ekonomik planlardan ziyade, sosyal ve siyasî planlar yapıldığına şahit olunmuştur. Öyle ki, o dönemde alınan bazı kararlarla milletimiz şoka uğratılmış, o şoktan kurtulmak için büyük gayretler sarfedilmiştir.

Meselâ, harf inkılâbı bu şoklardan biridir. Devrin idarecilerince, “Kur’ân alfabesi”nin zor öğrenilebildiği iddiası ortaya atılmış ve ‘Lâtin alfabesi’ne geçilmiştir. Buna bir de “Türk alfabesi” denilmiş ve gençler yanlış bilgilerle uyutulmuş ve büyütülmüştür. Neticede, dedelerimizin yazdığı mektubu, kitabı ve notları okuyamaz hale gelmişiz. Düşünün, İstanbul Üniversitesi’nin giriş kapısında yer alan ve belki de bazı ecnebi turistlerin dahi okuyabildiği ‘levha’yı, yazıyı oyumaz hale geldik! Hadi biz ‘cahil’ler okuyamıyoruz, o kapının altından geçen ve üniversitede görev yapan profesörlerden kaçı o levhayı, o yazıyı, o ‘hat’tı okuyabiliyor?
“Bütün bunların konumuzla ne alâkası olduğu” sorulabilir. Şöyle bir alâkası var ki, asıl projeler toplum hayatıyla, sosyal hayatla alâkalı olanlardır. Ekonomik projeler, insanların hayatlarını sosyal projeler kadar ‘derin’den etkilemeyebilir. Bununla birlikte ekonomik projeler de gereklidir.
Her iktidarın ve siyasetçinin kendisine göre projeleri olabilir ve bu da işin tabiatı gereğidir. Meselâ Türkiye’nin ‘tek parti devri’nden kurtulmasına vesile olan merhum Adnan Menderes bu projecilerden biridir. Merhum Menderes’in yaptıklarına bugün bakıp da “Bunlar da proje mi?” diyenler çıkabilir. Fakat o projeleri, 60 yıl öncenin şartlarıyla değerlendirmek gerekmez mi? Ülkemizin gerçekten ‘iğne ve iplik’e muhtaç olduğu dönemlerde kilometrelerce yol yapmak, deniz kenarındaki her ilçeye iskele yapmak, bugün için ‘en büyük havalimanı’ yapmaya eşdeğer, belki de daha önemlidir.
Yine, dedelerimizin ve babalarımızın şahit olduğu üzere; İstanbul’a bir “Vatan Caddesi”ni kazandırmak ve bunu da CHP’nin ‘muhalefet dışı muhalefet anlayışı’na rağmen yapmak çok çok önemlidir. CHP’lilerin ve “Millî Şef”in “Buraya uçak mı indireceksiniz?” sorusu bugün bile dilden dile dolaşmakta ve konuşulmaktadır. Bu bakımdan, her projeyi gününün şartlarında değerlendirmek önemlidir. Aynı şekilde hâlâ bitirilemeyen GAP projesi, tam anlamıyla hayata geçemeyen benzer projeler de çok önemli projelerdendir. Neredeyse yarım asra yaklaşan GAP projesinin hâlâ bitirilememiş olması Türkiye’nin çözüm bulması gereken bir sorudur.
Ekonomik hayattan ziyade sosyal hayatı ilgilendiren Avrupa Birliği hedefleri de Türkiye için en önemli projelerden biridir. AB üyeliği ya da o üyeliğin şartlarına uygun sosyal ve siyasî hayat seviyesi Türkiye’nin ihmal etmemesi gereken hedeflerdir. Bu konudaki ihmalimizin faturasını ödüyoruz ve maalesef bu gidişle ödemeye de devam edeceğiz. Oysa en az ekonomik projeler kadar bu proje de önemlidir ve ihmal edilmemelidir. Bu noktada attığımız adımların istikrarlı olmadığı da meydanda. Bir bakıyorsunuz o hedefe kilitlenmiş bir ülke görüntüsü veriliyor, bir bakıyorsunuz o hedef unutulmuş görüntüsü... Bu noktadaki istikrarsızlık hem ekonomik hem de sosyal hayatta yeni yaralar açıyor.
Umuyor ve temenni ediyoruz ki, projeler ‘hayal kırıklıkları’ ile son bulmasın. Tabiî ki ‘ahireti kazanmak projesi’ni de hiç unutmayalım...

Okunma Sayısı: 1869
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai Mumcu

    29.4.2011 00:00:00

    Henüz Anadoluya bile gelmeden Kur’an harflerini kullanmisiz.Yaklasik bin sene.
    Daha sonra Osmanli yüzyillarca bilhassa rüksek rütbeli subaylarina yabanci dil ögretmis. Sultanlarin cogu 3-5 latin harf lisanina arti Yunan harflerine vakifti. Bilinen latin harfleri ve Türkce’ye ithal edilen cengelli harfler örnegin Ç harfini Fransızca ögrenen Osmanli subaylari taniyordu. Kur’an harfine vakif olmakla latin harflerine vakif olmak biribirine mani degildi.

    Ancak Ingiliz Sömürge Bakani Gladston’un Ingiliz Avam Kamerasinda hayata gecirdigi plan cercevesinde Kur’an ya imha edilecek veya Müslümanlar Kur’andan uzaklastirilacakti. Lozan anlasmasinin yazilmayan sartnamelerinden biri de buydu; yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ya bu sarti harfiyyen icra ettirecek veya devlet olarak taninmiyacakti. Mustafa Kemal ve Mustafa Ismet bu Ingiliz yaptirimini Türkiye’de uygulamislardir. Okumasi ve yazmasi cok zevkli ve yazmasi STENO kadar hizli olan Osmanlica Kur’an hattini eften püften nedenlerle kaldirdilar. Gercek nedeni ise Türk tarafinin ödedigi bedeller cümlesinden bir Ingiliz YAPTIRIMI idi.

    Ben sahsen Osmanlica’yi Dr. Ali Kemal Belviranli’nin Osmanlica imla rehberinden seve seve ve kendi kendime az da olsa ögrendim ve yer yer kullaniyorum. Örnek olarak Latince 100 tane bir kelimesi yazincaya kadar Osmanlica harflerle 1000 adet bir kelimesi yazabiliyorum.
    Ayrica Kur’an harflerini kullanan tüm Müslümanlar artik 21. yüzyilda Latin harflerine vakiflar. Bize Latin harfleri büyük bir kazanim getirmedi. Son istatistiklerde ortalama olarak on senede bir kitap okuyormusuz.
    Nerede simdi Latin harflerinin avantaji?

    Harf inkilabi yapilirken Ingilizin Gladstone -Plani yaptirimini uyguladiklarini itiraf etmemek icin halka Kur’an harflerini kötüleyen BÜYÜK YALANLAR anlatilmistir.

    Bunu bilenler Türkiye’de bunu Kemalistlerin bak bak Ulumuza hakaret etti camuruna hedef olmamak icin henüz acikca dile getirmekten cekiniyor.
    Fakat bu Türkiye’ye de ancak yeni yeni gelen uluslararasi ve medenî 21. yüzyilda önüne gecilemeyen ifade özgürlügüdür.




(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı