Her türlü otoriter baskıcı sistemi reddeden ve ayaklı bir hukuk okulu olan Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’i vefat yıl dönümünde rahmetle anıyoruz.
Ali Fuat Başgil, Bölükbaşıoğulları’ndan Mehmed Şükrü Efendi’nin oğlu olarak 1893 yılında Samsun’da doğdu. Orta öğrenimini İstanbul’da devam ettirirken 1914 yılında öğrenimini yarıda bırakıp Birinci Dünya Savaşı’na katılır. Paris Hukuk Fakültesi’nde “Boğazlar Meselesi” konulu teziyle doktor olan Başgil; sadece hukuk ilmiyle değil, ülke meseleleriyle de yakından ilgilenir bu dönemde. Hürriyet sevdalısı bir hukukçu olarak bu uğurda hapis yatan Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, konuştuğu kürsülerden “Yaşasın Millet!” diye haykırarak inerdi.
Askerî darbelere karşıydı
1949 yılında askerlerin İnönü iktidarını alaşağı etme düşünceleri ve darbe girişimlerine destek vermeyi reddeder. Bu reddediş ilk olmayacaktır Ali Fuat için. Hürriyetçi bir aydın olarak fikirlerini beyan etmekten çekinmeyecektir. Bu dönemde din ve laiklik konulu konferanslar düzenlemektedir üniversitelerde.
Darbecilerle yıldızı hiç barışmadı
1960 yılının Aralık ayında gördüğü bir rüyadan -rüyayı Başgil, ilâhî kâinatın en harikulâde tecellilerinden biri olarak değerlendirir- on gün sonra 1961 yılının Ocak ayında tutuklanacak ve Mart ayının 29’una kadar hapis yatacaktır. 10 Nisan 1961’de emekliliğini isteyecek ve politikaya girecektir. 1961 yılında Adalet Partisi Samsun listesinden bağımsız aday olarak Cumhuriyet Senatosu üyesi seçilir. TBMM’nin açılmasından sonra Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koyar. Fakat 27 Mayısçıların baskılarından dolayı adaylıktan çekilir.
Bediüzzaman’ın dostuydu
Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden merhum Bayram Yüksel, bir hatırasında Başgil’in şöyle dediğini aktarmıştı: “Bir zaman Ali Fuat Başgil,’ Üstadın ilmine hayranım. Bizim tahsil ettiğimiz ilimle, Üstadın ilmi mukayese edilemez. Üstada Cenab-ı Hak öyle bir ilim nasib etmiş ki; umman gibi, aştıkça kabarıyor. Bir deniz ki içine girdikçe giriliyor. Bundaki ilmin ucu bucağı yoktur. Diğer eserleri, ilimleri müstesna, yalnız Türkiye’de Osmanlı lisanını muhafaza ettiği kâfidir. Çünkü onun eserleri aynı zamanda Osmanlı lisanını muhafaza ediyor’ demişti.” Ayaklı bir hukuk okulu olan Başgil, 17 Nisan 1967 yılında vefat eder. Cenazesi büyük ve vicdanlı bir kalabalık tarafından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilir.
İstanbul - Yeni Asya