"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anlaşıl(a)madığından eleştirilen bazı hadisler ve Bediüzzaman'ın harika izahları

02 Eylül 2015, Çarşamba 23:58
'Alimler peygamberlerin varisleridir' kudsi fermanının yansıdığı - dost ve düşmanın ittfakıyla- en güzide aynalardan birtanesi olması cihetiyle 'veraseti nübüvvet sırrına mazhar olan Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi; 'Hadis İlmi' konusunda da tartışılmaz bir otoritedir.

“Onun tevilini Allah’tan başkası bilemez. İlimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar ise, ‘Biz buna inandık. Hepsi Rabbimizin katından indirilmiştir” (Al-i İmrân Sûresi, 7.) deyip o gizli hakikatleri izhar ederler, açıklarlar. (Şuâlar, s. 498)

Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun. (Nahl Sûresi, 43., Enbiya Sûresi, 7.) ayetlerinin öncelikli muhataplarından birtanesi olan Bediüzzaman, insanların anlamayarak - Haşa!- inkarına kalkıştıkları, tenkit edip abartılı ve akıldan uzak buldukları, hakikatini anlamadan uydurma dedikleri bazı hadis-i şerifleri ve onların güzel manalarını ve hadis ilminin düsturlarını herkesin anlayıp hissedar olabileceği enfes bir tarzda izah ve ispat emiştir. 

Öyle ki inkarına kalkışılan ve reddedilen birçok hadis-i şeriften ehl-i imanın imanlarını kuvvetlendirecek nice peygamber mucizesi ve istifadeye medar nice ilimler çıkarmıştır. 

Bediüzzaman'ın 'Hadis İlmi' konusunda eşsiz otoritelerden birtanesi olduğunun sayısız örneklerinden ve delillerinden birkaçı olarak Risale-i Nur Külliyatı'ndan Mucizat-ı Ahmediye Risalesi (19. Mektup), Risalet-i Ahmediye Risalesi ( 19. Söz), 24. Söz, 3. Dal ( Kıyamet alâmetlerinden ve âhirzaman vukuatından ve bazı a'mâlin fazilet ve sevaplarından bahseden ehâdis-i şerife güzelce anlaşılmadığından, akıllarına güvenen bir kısım ehl-i ilim, onların bir kısmına zayıf veya mevzu demişler. İmanı zayıf ve enâniyeti kavî bir kısım da inkâra kadar gitmişler. Şimdi tafsile girişmeyeceğiz. Yalnız "On İki Asıl"ı beyan ederiz ile başlayan bölüm), Sünnet-i Seniyye'ye dair olan Sünnet-i Seniyye'nin hakikatinin etraflıca izahı ve ispatı olan 11, Lem'a, 28. Mektup, 2. Mesele olan 2. Risale'deki ''Hazreti Musa'nın, Azraile tokat vurup, gözünü çıkarması'' hadisesinin' enfes bir tarzda izahı gibi bölümler dikkatli bir nazarla tekrar tekrar okunmalıdır.

Bu doğrultuda Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin ; ''en ziyade insafsızların zihnini kurcalayan şu hadistir ki...'' ifadeleriyle söz konusu hadis-i şerifi ve benzerlerini hem avam, hem de havas diliyle, hem avama, hem de havassa anlatmaktadır.

''Bediüzzaman; 'Dünya öküz ve balık üstündedir' rivayetini nasıl yorumlamıştır?'' başlıklı Yeni Asya Risale-i Nur Enstitüsü'nün hazırladığı araştırma yazısını okumak için tıklayınız;

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/bediuzzaman-dunya-okuz-ve-balik-ustundedir-rivayetini-nasil-yorumlamistir_355125

İlgili Risalenin son bölümlerinde ise:

''Elhasıl, inkâr ve redde gitmek için, şu On Asıl'ı tekzip ve iptal etmek lâzım gelir. Şimdi, insafın varsa, bu On Usulü kemâl-i dikkatle düşündükten sonra, o aklın hilâf-ı hakikat gördüğü bir hadisin inkârına kalkışma. "Ya bir tefsiri, ya bir tevili, ya bir tabiri vardır" de, ilişme.'' şeklinde çok kapsamlı, ilmi bir derinliği olan ve ilmi donanım gerektiren oldukça önemli ve külli bir kaideyi nazara vermektedir.

Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'daki konuyla ilgili olan bölümler vesilesiyle bir peygamberi kudsi fermanları ve o fermanların güzelizahlarını istifadenize sunuyoruz;

'' (...) Ezcümle, en ziyade insafsızların zihnini kurcalayan şu hadistir ki:

لَوْ وَزِنَتِ الدُّنْيَا عِنْدَ اللهِ جَنَاحَ بَعُوضَةٍ مَا شَرِبَ الْكَافِرُ مِنْهَا جُرْعَةَ مَۤاءٍ     1 ev kemâ kàl.

Meâl-i şerifi: "Dünyanın, Cenâb-ı Hakkın yanında bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfirler bir yudum suyu ondan içmeyecek idiler." 

Hakikati şudur ki: عِنْدَ اللهِ tabiri, "âlem-i bekàdan" demektir. Evet, âlem-i bekàdan (devamlı ve kalıcı olan ahiret aleminden) bir sinek kanadı kadar bir nur, madem ebedîdir, yeryüzünü dolduracak muvakkat (geçici) bir nurdan daha çoktur. 

Demek koca dünyayı bir sinek kanadıyla muvazene (karşılaştırma) değil; belki herkesin kısacık ömrüne yerleşen hususî dünyasını, âlem-i bekàdan bir sinek kanadı kadar daimî bir feyz-i İlâhîye ve bir ihsan-ı İlâhîye muvazeneye gelmediği demektir.

Hem dünyanın iki yüzü var, belki üç yüzü var: Biri, Cenâb-ı Hakkın esmâsının âyineleridir (aynalarıdır). Diğeri âhirete bakar, âhiret tarlasıdır. Diğeri fenâya ( gelip geçicilik), ademe bakar. Bildiğimiz, marzî-i İlâhî ( Allah'ın rızasına uygun olan işlerden) olmayan, ehl-i dalâletin (hak yolundan sapmışinançsız kimseler) dünyasıdır. 

Demek, Esmâ-i Hüsnânın âyineleri ve mektubât-ı Samedâniye ( ve âhiretin mezraası olan koca dünya değil; belki âhirete zıt ve bütün hatîâtın (hataların) menşei ve beliyyâtın (belaların) menbaı olan, dünyaperestlerin dünyasının, âlem-i âhirette ehl-i imana verilen sermedî (daimi) bir zerresine değmediğine işarettir.

İşte, en doğru ve ciddî şu hakikat nerede? Ve insafsız ehl-i ilhâdın fehmettikleri mânâ nerede? O insafsız ehl-i ilhâdın en mübalâğa, en mücazefe zannettikleri mânâ nerede?''

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, 24. Söz, 3. Dal, 9. Asıl

DÜNYA PİS VE FENA MIDIR?


'' (...) Birinci nokta: Ehl-i dalâletin vekili der ki: “Ehâdisinizde dünya tel’in edilmiş ( lanetlenmiş),1 cîfe (leş) ismiyle yad edilmiş.2 Hem bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat dünyayı tahkir ediyor(küçümseme), ‘Fenadır, pistir’ diyorlar. Halbuki, sen bütün kemâlât-ı İlâhiyeye medar ve hüccet, onu gösteriyorsun ve âşıkane ondan bahsediyorsun.”

Elcevap: Dünyanın üç yüzü var.

Birinci yüzü Cenâb-ı Hakkın esmâsına bakar. Onların nukuşunu gösterir. Mânâ-yı harfiyle, onlara âyinedarlık eder.3 Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedâniyedir. Bu yüzü gayet güzeldir; nefrete değil, aşka lâyıktır.

İkinci yüzü âhirete bakar. Âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir.4 Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir. Tahkire değil, muhabbete lâyıktır.

Üçüncü yüzü insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü fânidir, zâildir, elemlidir, aldatır.5 İşte, hadiste varid olan tahkir ve ehl-i hakikatin ettiği nefret, bu yüzdedir.

Kur’ân-ı Hakîmin kâinattan ve mevcudattan ehemmiyetkârâne, istihsankârâne bahsi ise,6 evvelki iki yüze bakar. Sahabelerin ve sair ehlullahın mergub dünyaları evvelki iki yüzdedir.

Şimdi, dünyayı tahkir edenler dört sınıftır.

Birincisi: Ehl-i marifettir ki, Cenâb-ı Hakkın marifetine ve muhabbet ve ibadetine sed çektiği için tahkir eder.

İkincisi: Ehl-i âhirettir ki, ya dünyanın zarurî işleri onları amel-i uhrevîden men ettiği için veyahut şuhud derecesinde imanla Cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet, Hazret-i Yusuf Aleyhisselâma güzel bir adam nisbet edilse yine çirkin göründüğü gibi, dünyanın ne kadar kıymettar mehâsini varsa, Cennetin mehâsinine nisbet edilse hiç hükmündedir.

Üçüncüsü: Dünyayı tahkir eder, çünkü eline geçmez. Şu tahkir dünyanın nefretinden gelmiyor, muhabbetinden ileri geliyor.

Dördüncüsü: Dünyayı tahkir eder; zira dünya eline geçiyor, fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Teselli bulmak için tahkir eder, “Pistir” der. Şu tahkir ise, o da dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Halbuki makbul tahkir odur ki, hubb-u âhiretten ve marifetullahın muhabbetinden ileri gelir.

Demek, makbul tahkir, evvelki iki kısımdır. Cenâb-ı Hak bizi onlardan yapsın. Âmin, bihurmeti Seyyidi’l-Mürselîn.''

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur, Sözler, 32. Söz, 2. Mevkıf

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 10610
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı