Risale-i Nurlar’ın neşrinin öncü emektarlarından Mustafa Türkmenoğlu ve Kâmil Acar’ı vefat yıl dönümlerinde duÂlarla anıyoruz.
Risale-i Nur neşir hizmetlerinde öncülük yapmış Nur Talebeleri Mustafa Türkmenoğlu ve Kâmil Acar vefatlarının sene-i devriyesinde rahmetle yad ediliyor.
Nur dâvâsı uğruna “en çok hapis yatan Nurcu”
Mustafa Cahit Türkmenoğlu 1930 Afyon Dinar doğumludur. Risale-i Nurlar’a hizmet ettiği için çok çileler çeken bir hakikat kahramanıdır. 1957-1977 yılları arasında Risale-i Nurlar’ı okuduğu ve neşrinde bulunduğu için; Erzurum, Ankara ve Salihli hapishanelerinde, ‘Medrese-i Yusufiye’ mânâsında çileler çekmişti. Risale-i Nur Talebeleri içerisinde 54 ay hapis yatarak en uzun süre hapiste kalmıştır. Bediüzzaman’ın ‘dört Mustafa’sından biri olma şerefini kazanan Mustafa Cahit Türkmenoğlu, Ankara Hukuk’tan sıra arkadaşı Atıf Ural vasıtasıyla Risâle-i Nur’la tanışmış ve ferdî olarak bazı Risâleleri önce teksirde sonra matbaada bastırıp dağıtmaya başlamışlar. Türkmenoğlu, Bediüzzaman’la ilk defa Gülhane Parkı-Beyazıt arasında tramvayda, henüz hukuk talebesi olduğu gencecik günlerde görüşmüştür. Yazdığı Nur Risaleleri’ne Bediüzzaman kendi el yazılarıyla Türkmenoğlu’na duâlar yazmıştır.
Davaya adanan bir ömür
Neşir hizmetiyle meşgul olanlardan Atıf Ural ve Mustafa Türkmenoğlu, Risalelerin lâtin harfleriyle basımını ilk kez gerçekleştiren isimlerdir. 1956 yılında Risale-i Nurlar’a beraat kararı verilmesi üzerine Üstad Risalelerin basılması emrini vermiştir. Diyanet’in basmasına imkân vermeyince 1958 yılında Üstad talebelerine ‘öyle ise siz basın’ emrini vermiştir. Bunun üzerine Türkmenoğlu, teksir makinesiyle Risale-i Nur Külliyatı’ndan “Haşir ve Risalet-i Ahmediye’yi Kat’i İspat eder” isimli risaleyi, “Telvihat-ı Tis’a”yı, İhlâs Risalesi’ni, Uhuvvet, İktisat, Ramazan Risaleleri’ni birleştirip matbaada bastırdılar. Bu eser Ankara’da matbaada basılan ilk eserlerdi. Risâle-i Nur’un 1950’li yıllarda Ankara’daki neşrinde büyük emeği geçen Mustafa Cahit Türkmenoğlu Ağabey’in Üstad ve Nur hizmetiyle ilgili hatıralarını sunduğu “Dâvâya Adanan Bir Ömür” adında bir eser neşretti. 12 Temmuz 2007 Mart ayında Konya’da vefat etmiştir. Vefat yıl dönümünde Türkmenoğlu’nu rahmetle yâd ederiz.
Sadakat abidesi: Kâmil Acar
Kamil Acar, Van-Muradiye’de doğdu. Terzi Kemal olarak bilinen Kâmil Acar, 1952 yılında Hz. Bediüzzaman’ı ilk ziyaretine gitmişti. Üstad’ın “Senin ismin Kâmildir” dediği ve öyle kalan Kâmil Acar, bir manada Hz. Bediüzzaman’ın Van bölgesindeki gizli postacısı idi. Kâmil Acar bir istikrar ve sadâkat abidesidir. Muradiye depreminde ailesini ve üç evlâdının vefat etmesi ve İzmit’e göç etmesi ve çileli bir hayatına rağmen sadâkatinden, şevkinden hiç kaybetmemiştir. Üstadın ‘İran’a kitap göndermeyi temin et’ demesi üzerine Arapça Mesnevî-i Nuriye, İşaratü’l-İcaz, Asa-yı Musa, Hutbe-i Şamiye, Hubab, Nokta, Katre risalelerini teslim etmek için İran’a gitmiştir. Bediüzzaman Kâmil Acar için şöyle diyor: “Sen benim 27 senelik talebemsin. Seni bütün Haydaran aşireti yerine kabul ettim. Her sabah ism-i Azamla sizlere duâ ediyorum. Benim bir tane Kâmil talebem daha var. Sen de ikinci Kâmil’sin. Benim terzi talebelerim bana çok sadıktır.” Vefat yıl dönümü vesilesiyle Kâmil Acar’ı rahmetle anıyoruz.
Haber: Süreyya Nur İşler - İstanbul
[email protected]