“Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı?”2
“Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı?”3
“Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmaya kâdir değil mi?”4
“Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar?”5
“Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun?”6
Yer ve gökteki hâdiseler ve mevcudat tarih boyunca insanlığın dikkatini çekmiştir. Yerdekiler genel olarak daha ulaşabilir görünür. Göktekiler ise elimiz yetmediğinden insana zayıflığını hatırlatır. Bu zayıflık belki de fıtratımızdaki daha güçlü bir zata bağlanma, inanma hissiyatını da ortaya çıkarır. Elbette bu hissiyat her zaman doğru yönde kullanılmamıştır. Eserde görülen azamet, letafet ve sanatı maalesef eserden bilme ya da kendi kendine olma gibi gaflet çukurlarına sıklıkla düşülmüştür. Yıldız, güneş gibi gök cisimlerine ilâh olarak inanma hep bu yanlış anlamanın neticesidir. Yerde de durum çok farklı değildir. Dağ, deniz gibi mevcudata zaman zaman inanılması hep bu yanlış idrakın meyveleridir.

Mezkûr ayetler tüm insanları aklı selim düşünmeye davet eder. Görülen kemalatın bir eser sahibine verilmesi gerektiğini ihtar eder. Mevcudat arkasındaki faaliyet Kadîr, Rezzak, Alîm gibi çok sayıda esma şehadetiyle Rabbimizden haber verir.
Yerin büyüklüğünü düşünmek!
“Yâ Eba Zer! Yedi göğün Kürsî'ye olan nisbeti, ancak geniş düzlük bir arazide (bir çölde) bırakılmış bir halka gibidir. Arşın Kürsî'ye büyüklüğü / üstünlüğü ise bu geniş düzlük arazinin halkaya olan büyüklüğü, üstünlüğü gibidir."7 hadisi sonsuz büyüklük içinde dünyanın ve insanın kapladığı alanı düşünmeye davet eder. Bu azamet tefekkürü acziyetimizi ve fakrimizi anlamamıza yardım eder.
İlim, irade, kudret sıfatlarını okumak!
“Şu kâinatta görünen ef’âl ile tasarruf edip icad eden Sâni’in, bir muhit ilmi var. Ve o ilim, Onun zâtının hassa-i lâzime-i zaruriyesidir; infikâki muhâldir. Nasıl ki güneşin zâtı bulunup ziyası bulunmamak kabil değil; öyle de, binler derece ondan ziyade kabil değildir ki, şu muntazam mevcudatı icad eden Zâtın ilmi, ondan infikâk etsin.

“Madem şu Kâinat Sahibinin böyle bir ilmi vardır. Elbette insanları ve insanların amellerini görür ve insanlar neye lâyık ve müstehak olduklarını bilir; hikmet ve rahmetinin muktezasına göre onlarla muamele eder ve edecek. Ey insan! Aklını başına al, dikkat et: Nasıl bir Zât seni bilir ve bakar, bil ve ayıl!”8
Sanat varsa sanatkâr vardır!
Evet, sanat varsa sanatkâr vardır. Mona Lisa tablosunu gören Leonardo Da Vinci’yi araması gerekir. Eser aynı zamanda eser sahibinin istidat, ilim, kudretinden de haber verir. Yer ve göktedeki tüm mevcudat ve hâdiseler Rabbimizin varlığını, sonsuz ilim, irade ve kudretinin aynasıdır vesselâm…
Dipnotlar:
1- İbrahim Suresi: 19.
2- Sebe Suresi: 9.
3- Fâtır Suresi: 3.
4- Yâsin Suresi: 81.
5- Zâriyât Suresi: 36.
6- Mücadele Suresi: 7.
7- Kenzu’l-Ummal, H. No: 44158.
8-Mektubat, s.235-236.