"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

HSK bir yargı organı mı?

01 Mart 2018, Perşembe 17:12
Yargıya HSK müdahalelerini eleştiren hukukçu Taha Akyol “Bu nasıl hukuk?” diye sordu.

Hukukçu yazar Taha Akyol, yargıya müdahaleleri eleştirerek “Bu nasıl hukuk?” diye sordu.

Taha Akyol’un bugünkü Hürriyet’de yer alan yazısının bir bölümü şöyle: “CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun HSK konusundaki sözlerini parti gözlüklerimizi çıkararak okumalıyız.

Eğer hukuk siyasetten üstün olmalıysa siyasî görüşlerimizi bir tarafa bırakıp hukuk hassasiyetiyle bakmalıyız. Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı şu: Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ‘Terör Soruşturmaları Bilgi Kitapçığı’ adıyla bir metin bastırmış, hâkim ve savcılara dağıtmış. Kitapçıkta tutuklu yargılanan hâkimler ve savcılar konusunda mahkemelerin nasıl davranacağına ilişkin şu talimat yer alıyor: “Tahliye konusunda Hâkimler Savcılar Kurulu’yla mutlaka istişarede bulunulduktan sonra irade oluşturulacaktır.”

Yani mahkemeler, HSK’  nın onayını almadan bu dâvâlarda tahliye kararı vermeyeceklerdir!

Yetkisi var mı?

Siyasi bir kişilik olan Adalet Bakanı HSK’nın başkanıdır. Siyasi atamayla görev yapan müsteşar, HSK’nın tabii üyesidir. Ayrıca HSK üyelerinin tamamı yeni sistemde siyasi organlar tarafından atanmaktadır. Bu yapısı itibariyle HSK’nın siyaseten tarafsız kabul edilemeyeceğini Venedik Komisyonu adlı hukuk kurumu da 13 Mart 2017 günlü raporuyla tespit etmişti. İktidar siyasî söylemlerle bu raporu eleştirebilir ama ben sırf hukuk tekniği açısından Sayın Bakan’a ve Sayın Müsteşar’a sormak istiyorum: HSK bir yargı organı mıdır? HSK’nın mahkeme kararlarını denetleme yetkisi var mıdır? Mahkemelerin HSK gibi ‘idari’ bir heyete danışmasını hukuken nasıl izah edersiniz?! Yüksek yargı organı olan Yargıtay’ın bile böyle bir yetkisi yoktur!

Yürütme suç tanımı yapamaz

Başka bir sorun, kitapçıkta, hâkimlerin ‘17-25 Aralık 2013’ tarihini suç tanımında milât gibi kabul etmeleri isteniyor olması. Politikacılar bunu hep söylüyordu, ‘Kitapçık’la resmiyet kazandı. Halbuki kanuna göre, ‘suçun maddî unsurları’ yani FETÖ’nün gizli tarafı bilinerek hareket edilmişse, o tarihten önce de olsa suçtur. Bu ‘unsur’ bilinmiyorsa, o tarihten sonraki fiiller de suç sayılamaz. İktidarın kendi davranışını tanımlamak için geliştirdiği bu söylem, yargı için hukukî bir veri olamaz, hâkimlere bu yönde talimat verilemez. 17-25 Aralık tarihinin suç tanımı için kullanılamayacağı yolunda Anayasa Mahkemesi’nin de kararı vardır. (No: 2016/16092, paragraf 99-100) Yoksa Anayasa Mahkemesi kararları ‘herkesi bağlar’ değil mi?! 

Okunma Sayısı: 12129
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı