Gazeteci Ruşen Çakır KHK’lılarla ilgili olarak “Esas suçlu tabiÎki bu KHK’ları hayata geçirenler. Bunlara karşı sessiz kalanlar, aslında bundan hoşlananlar da bir şekilde sorumlu” dedi.
HABER: LÜTFİYE KEF
[email protected]
Gazeteci Ruşen Çakır Medyascop TV yayınında KHK’lılara af gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ruşen Çakır, Türkiye’nin kanun hükmünde kararname ile işlerinden edilenler sorunu olduğuna dikkat çekerek devlette binlerce kişinin darbe girişimi sonrası darbe girişimi bahanesiyle görevlerinden alındıklarını belirtti. Görevlerinden alınan kişilerin büyük kısmının daha sonra aklandığını ve hakları olan görevlerine geri dönmeyi beklediklerini kaydeden Çakır, AKP grup başkan vekili Prof. Dr. Naci Bostancı’nın, ‘Kimisine ilişkin delil bulunamamış beraat etmiş, ama devlet aklında bir şüphe kalmış onunla çalışmak istemiyor’ sözleri hakkında, “Mahkemeler delil bulamadı, ama devlet hâlâ şüphelenmeye devam ediyor. Dolayısıyla bunlarla çalışmıyor, çalışmak istemiyor, şeklinde giden bir söylem” değerlendirmesinde bulundu. Ardından, “Bunun ne hukukla ne hukuk devletiyle ne demokrasiyle ne insan haklarıyla hiçbir şeyle alâkası yok” vurgusunu yaptı.
Bilinçli hatadan dönülmek istenmiyor
Gazeteci yazar Ruşen Çakır, “Buradaki anahtar kelime af” diyerek meselenin iktidar tarafından önce af telâffuzu ve ondan sonra affın söz konusu olmadığı şeklinde dile getiriliyor diyor ve bu noktada ikili bir sorun olduğundan şöyle bahsediyor: “Burada ikili bir sorun var. Birincisi kim kimi affediyor meselesi. Çünkü burada KHK’lıların mahkemeler tarafından aklanmış olduğu gerçeği var. Dolayısıyla af durumu yok tersine devletin yaptığı hatadan geri dönmesi var. Ama hata bilinçli bir şekilde yapıldığı için devlet tabi hatadan geri dönmek istemiyor.”
Esas suçlu, KHK’ları hayata geçirenler
“Devletin KHK’yla görevlerinden aldığı, onları mağdur ettiği, insanları affetmesi diye bir şey söz konusu değil. Burada esas soru söz konusu olan bu yanlış karşısında KHK mağdurlarının devlete karşı tutumlarının ne olacağı” diyen Çakır, “Dönem dönem birtakım insanlar devletin işbirlikçisi olarak bir şeyler yapıyorlar. Aradan zaman geçip, o sistemden çıkıldığı zaman o kişiler sadece emir kulu olduklarını, hiçbir suçlarının olmadığını söyleyerek, tonlarını yavaş yavaş değiştirmeye başlıyorlar. Meselâ Almanya’da Nazizm dönemimde kim ne kadar suçlu ya da yaşananlardan sorumlu? Burada öne çıkan 3 husus var: Suçlular var, doğrudan suçları hayata geçirenler var bir de onların suç ortakları var. KHK’lı öğretim üyelerinin üniversitelerden atılmasına neden olan rektörler suç ortağı. Esas suçlu tabiki bu KHK’ları hayata geçirenler. Bunlara karşı sessiz kalanlar, aslında bundan hoşlananlar da bir şekilde sorumlu” diye konuştu.
“Bir tür sivil ölüme mahkûm”
Türkiye’de yapılan hukuk dışı, insanlığa aykırı uygulamaların savunulacak tarafı olmadığının altını çizen Çakır, “Bu aykırı uygulamalara bir şekilde dahil olmuş olanlar ‘Ben emir kuluydum’ diyemez. Kim kimi affedecek? KHK’lıların affedilecek bir durumu yok. Onların zaten bir suçu yok. Onlara karşı suçlu olmadıkları halde haksız bir şekilde onları ekmeklerinden, özgürlüklerinden birçok şeylerinden edip, onları bir tür sivil ölüme mahkûm edenlerin affedilmeye ihtiyacı var. O affın olup olmayacağına karar verecek olan esas merci de onların mağdur ettiği kişiler olacaktır” şeklinde konuştu.